İşçi Haber Özel/ Röportaj

Tanzim satış fiyatları zincir marketlere yansıdı mı, yansıdıysa artan fahiş gıda fiyatları insanların ceplerini yakacak şekilde hızla devam etmesinin sebebi ne? Tüm bu soruları, Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Öz Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Şahin İşçi Haber'e cevapladı.

- Meyve sebze fiyatlarında ne zaman düşüş öngörülüyor?

Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, günümüzün küreselleşen dünyasında gıda sektörünün de küresel çaptaki piyasalar arasında bulunması nedeniyle bu konuda kesin bir tarih vermek yanlış olur. Yani ülkemizdeki gıda sektörü yalnızca Türkiye’nin iç dinamiklerinden değil, farklı ülkelerin de gıda sektörlerinde yaşanan gelişmelerden etkilenmektedir. Bu duruma bir de gıda sektörünün kuraklık ve diğer doğal afetler gibi olaylardan da etkilendiğini göz önünde bulundurursak, karşımızda çok bilinmeyenli bir denklem olduğu gerçeğini görmemiz gerekir. 

Bu bağlamda, söz konusu düşüşün yaşaması için öncelikle fiyat artışlarına neden olan girdi maliyetlerinde gözle görülür oranda bir iyileşme olması gerekir. Hükümetin aldığı tanzim satış tedbiri bu konuda belli bir oranda rahatlama ortaya koymuş durumda, bu durumun devamı fiyatlarda düşüşün önümüzdeki dönemde de devam edeceğini gösteriyor. 
Öte yandan, önümüzde ilkbahar olması ve havaların ısınmasıyla birlikte ürün çeşitliliğinin ve miktarının artması ile girdi maliyetlerinde de bir düşüş olacağından bu durum beraberinde de fiyat düşüşlerini getirecektir. 

tanzim satış ile ilgili görsel sonucu

Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: Muhalefet partisini protesto etmek zorunda kaldık Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: Muhalefet partisini protesto etmek zorunda kaldık

FİYATLARDAKİ ARTIŞ

Az önce bahsetmiş olduğum girdi maliyetlerindeki en önemli kalemin enerji fiyatları olması ve ülkemizin petrol üreticisi ülkeler arasında yer almaması nedeniyle uluslararası piyasalardaki petrol fiyatlarının da yakından takip edilmesi gerekmektedir. Şu an için gıda üreticisinin önündeki en büyük tehdit budur. 

Aslında şu anda dünya petrolün varil fiyatının önceki dönemlerden daha ucuz olduğu bir dönemden geçiyor, ne var ki petrol fiyatlarının dolar bazında fiyatlanması ve ülkemizde son dönemde yaşanan dolar kuru artışları ucuz enerjiye erişimimizi kısıtlıyor. Bu durumda üreticinin de, satıcının da düşük kâr oranlarıyla çalışmasına rağmen üretici ile satıcı arasındaki aracıların elde etmiş olduğu kâr oranlarının yüksek olduğunu görüyoruz. Bu aracılar, ülke içi nakliye aşamasındaki benzin ve mazot gibi enerji giderlerinin yüksek olduğu gerekçesini ortaya koyuyorlar. Burada vurgu yaptıkları bir diğer konu ise depolama meselesi… Özellikle soğuk hava deposu kiralarının, harcanan elektrik enerjisi fiyatları yüzünden yüksek olması da sebze ve meyve fiyatlarının yukarı doğru hareketlenmesine yol açıyor.

TANZİM SATIŞLAR FİYAT DÜŞÜRÜLMESİNDE ETKİLİ OLDU MU?

Kısmen etkili olduğunu görüyoruz. Bazı süpermarket zincirlerinde tanzim satış fiyatı oranına düşüşler olurken, halen bu fiyatların üzerinde satış yapan yerler de var. Ancak en azından bu yerlerde daha fazla fiyat artışı yaşanmıyor. Bu durum da alınan tedbirin geneli itibariyle başarı kazandığını gösteriyor. 

Özellikle son zamanlarda açıklanan enflasyon oranlarında perakende gıda fiyatlarının büyük ölçüde olumsuz yönde yer aldığını biliyoruz. Her ne kadar TÜİK enflasyon hesaplamalarında tanzim satış noktalarındaki fiyatları enflasyon hesaplamalarına dâhil etmese de, tanzim satış sayesinde aşağı yönlü baskılanan gıda fiyatları genel tabloya da yansımaktadır. Cari işlemler açığını kısa vadede önemli ölçüde aşağı çekmeyi başaran ülkemizin ekonomik verilerinin de bu şekilde olumlu bir yöne doğru seyretmesi, bu durumun sonuçlarından birisidir. 

REKABET KURULUNUN ZİNCİR MARKETLER HAKKINDA BAŞLATTIĞI SORUŞTURMA

Şu anda bu yalnızca bir soruşturmadan ibaret, henüz kesin bir değerlendirme yapılabilecek aşamaya gelmedi. O yüzden varsayımlar üzerinden konuşmak yerine sürecin biraz daha ilerlemesini beklemek daha doğru olur. 

Ama tanzim satışlar ile gelinen noktayı biraz daha irdelemek iyi olabilir. Bizce devletin elinde daima neo-liberal ekonomik sistemin aşırıya kaçan noktalarını vatandaş lehine baskılamak ve törpülemek için bir takım enstrümanlar bulunmalıdır. Serbest Pazar ekonomisinin kurallarına doğrudan müdahale etmekten bahsetmiyorum. Serbest Pazar ekonomisi elbette fiyatların piyasa koşullarıyla belirlendiği bir sistemdir ancak piyasadaki kartelleşmeden vatandaşların olumsuz yönde etkilenmelerini de önlemek gerekir. Devlet sosyal politikalar geliştirmekten asla geri duramaz.

- Bu türden bir fiyat artışının yeniden yaşanmaması için ne tür tedbirler alınmalıdır?

Aslında ben bu soruya Öz Gıda-İş Dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2018 tarihli, sekizinci sayısında kaleme aldığım makalede cevap vermiştim. Döviz kuru artışı neticesinde ortaya çıkan duruma reçete olarak “Krizi daha fazla yatırım ve istihdamla aşacağız” demiştim. 

Burada hükümetin verdiği teşviklerin seviyesini artırmasını ve özellikle tarım ve hayvancılıkta kooperatifçiliğin desteklenmesini gerektiğini düşünüyorum. Az önce bahsettiğim gibi, gıda sektörü girdi maliyetlerinin son derece önemli olduğu bir sektör. Nakliye gibi enerji maliyetlerinin büyük rol oynadığı aşamaları bile kendi bünyesinde çözüme kavuşturabilen kooperatiflerin sayısı arttıkça bu türden bir sıkıntıyı gelecekte yaşama ihtimalimiz düşecektir. Bu yönde adımlar atmamız lazım. Bu şekilde gelecekte yaşamamız muhtemel olumsuzlukların da önüne geçmiş oluruz. 

Fahiş fiyatlamanın önüne geçmenin asıl reçetesi üreticinin bu işten para kazanmasını sağlamaktır. Üreticinin para kazanamadığı hiçbir sistem başarılı olamaz. Biz Öz Gıda-İş Sendikası olarak, üreticinin hakkaniyetli bir oranda kâr elde ettiği, bunun neticesinde işçilerin de emeklerinin karşılığını aldığı adil bir sistem olması gerektiğinin düşünüyoruz. Neticede tüm sistemlerin adil olabilmesi için temeline “insan ve insan refahı” kavramlarını koyması gerektiğinden hareketle, bu yönde çalışmalar yürütüyoruz. 

ilginizi çekebilir