Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

Sevgili İzmirliler sizleri en kalbi duygularımla, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Milli Mücadele'nin zafer şehri, Anadolu'nun bereket kapısı, Ege'nin incisi İzmir'de sizlerle olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

İzmir'in yaralarını sarmaya az kaldı, 20 gün. Ama durmayacağız, ana kademe, kadın kolları, gençler... 20 gün durmak yok. 31 Mart akşamı İzmir bir başka güzel olacak. 1 asır önce düşmandan kurtuldu ama epeydir eser ve hizmet fukaralarından kurtulamadı. İzmir ihmallerin pençesinden hep yerinde saydı. Bu şehir hak ettiğinden, yerel yönetimler açısından maalesef çok azını aldı. Sizleri Meclis'te ve belediyelerde temsil etsin diye yetki verdiğiniz kişiler soruyorum ne yaptı? İzmirlinin can düşmanı olarak gördüğü terör örgütleriyle gizli saklı anlaşmalar yaptılar. Kendi içlerinde çıkar kavgasına tutuştular. Pazarlıklarla Meclis'e taşıdıkları kişiler soruyorum, şimdi nerede? Yüzlerine Atatürk maskesi takıp yan gelip yattılar.

CHP'nin 'demlendiği' müttefikleriyle ilişkisinde şeffaflık var mı? Yok. CHP'nin sırtından belediyelere kimlerin taşınacağını biliyor musunuz? Yok. Böyle siyaset olur mu? İzmir ve diğer şehirlerimizdeki CHP seçmenlerine bu yapılan reva mı? Bir genel başkan var ama varlığı yokluğu belli değil. Bu genel başkana gelen giden posta koyuyor. Biz siyasetteki 40 yılı aşkın tecrübemizle Özgür efendiye bazı tavsiyelerde bulunabiliriz. Özgür efendi mazlum karakterine döndü. Her kafası bozulan kendisine tekme tokat dalıyor. İstanbul'da kendini göstermek için sürekli azarlanıp burak tutmayın küçük enişteyi karakteri var. Zaten yarım gün mesai yapıyor. CHP genel merkezi ve adaylarıyla kendini kaptırdığı promoston siyaseti bir yere kadar işe yarayabilir ama milletin irfanına çarpıp darmadağın olur. CHP'nin geldiği şu içler acısı duruma bakar mısınız?

Milletimiz her alanda değişime ayak uydurdu. Sadece bu sürecin dışında muhalefet kaldı. Onu değiştiremedik. Dün de kendisini milletin üstünde görüyor ve tepeden bakıyorlardı. 31 Mart'a hazırlanıyorsunuz, biliyorum. Sandıkları gümbür gümbür patlatacaksınız. Kendi mensupları dahil herkese aynı nobranlıkla davranıyorlar. Bugün de terör örgütü uzantılarıyla kent uzlaşısı altında gizli saklı iş çeviriyorlar. Tuğla üstüne tuğla koydukları bir hayırlı işlerini göremedik. Şu Körfez'in çektiği nedir? Şu pisliği görüyorsunuz. İzmir buna mahkum mu? İzmir gibi bir şehir buna layık mı?

Bu kibirlerinin üstünü taklitçilikle kapatmaya çalışıyorlar. Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış. Bu şaşkınlar herkese ayar vermeye, herkesi kendilerine tabii etmeye çalışıyorlar. Daha bugünden böylesine havaya girenlerin yarın milletin başına neler açacaklarını düşünebiliyor musunuz? Ülke bunların eline kalsa hangi facialarla karşılaşacağını mayıs ayından beri görüyoruz.

Biz bu ülkenin önüne Türkiye Yüzyılı gibi bir vizyon koyduk. Rotamızı Türkiye Yüzyılı'na çevirdik. Gençler ben de size aşığım. Amacımız Türkiye'nin tüm zenginlikleriyle dünyanın en iyi ülkeleri arasında yer almasıdır. Üstesinden gelebilecek sorunlar sizi yanıltmasın. Programlarımızı kararlılıkla uyguluyoruz. Cumhurbaşkanıyla, kabinesiyle, belediyeleriyle milletimizin hizmetkarı olarak yolumuza devam ediyoruz. Biz size inanıyoruz, siz de bize inanıyor musunuz? Aksi yönde bir duruşumuzu görürseniz hiç çekinmeden yüzümüze haykırın. Biz de kibir olmaz hatalarımızı düzeltelim. Bizde eser olur, hizmet olur, mücadele olur, tamamlama, düzeltme olur. Biz kendimize işte bu kadar güveniyoruz.

İstanbul'daki üniversite öğrencilerinden Filistin'e destek eylemi İstanbul'daki üniversite öğrencilerinden Filistin'e destek eylemi

Gündoğdu Meydanı bugün bizi yine yanıltmadı. Emniyetten katılım sayısını istedim, 100 bin. Durmak yok, yola devam. 31 Mart pazar akşamı inşallah hep birlikte bu müjdeyi yaşayacağız. İzmir'in kayıp yıllarını hep birlikte telafi etmek istiyoruz. Belediyecilik zaten bizim işimiz. 31 yıldır tek başımıza iktidarız. Başka bir niyetimiz olsa zaten ortaya çıkardı, milletim bizi buralarda bırakmazdı. Amacımız insanımızın huzur ve refah seviyesini yükseltmek olduğunu herkes anladı.

Editör: Zeynep Peksoy