Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin 05.06.2018 tarihinde açıkladığı "İmar Barışı" ile yapı kayıt belgelerinin verilmesi, milyonlarca konutun imar ve iskân sorununu çözmesi hedefleniyordu. Ancak geçen yıllara rağmen yapı kayıt mağdurlarının sorunları hala çözüme kavuşmamıştır.

Yapı kayıt mağdurları, müteahhitler tarafından kandırılarak imar izni olmayan evler satın almak durumunda kalmıştır. Bu durum, ev sahibi olma hayali ile ev alan vatandaşların beklentilerini hayal kırıklığına uğratacak bir sürece dönüşmüştür. İmar Barışı döneminde yaşananlar, yapı kayıt mağdurlarının çeşitli hukuki ve maddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.

Yapı kayıt mağdurları, mevcut koşullarda yaptıkları harcamaların borçları ile mücadele ederken, uzun süren mahkeme süreçleri ve belirsizlik ile de karşı karşıyadır. Devlet dairelerine başvurduklarında da mağduriyetlerinin çözüme kavuşturulması konusunda yeterli ilerleme sağlanmamıştır.

Özel Halk Otobüsü sahipleri İBB'den ödemelerini alamadıkları gerekçesiyle eylem yapıyor! Özel Halk Otobüsü sahipleri İBB'den ödemelerini alamadıkları gerekçesiyle eylem yapıyor!

Bu durum, yapı kayıt mağdurlarının yaşadığı zorlukları ve ekonomik sıkıntıları gösteren önemli bir tabloyu ortaya koymaktadır. Sorunların çözümü için daha etkin ve hızlı adımların atılması gerekmektedir. Devletin ilgili kurumları, yapı kayıt mağdurlarının haklarını koruyacak ve sorunlarına çözüm üretecek yöntemleri geliştirmelidir.

Yapı Kayıt Mağdurları Platformu çatısı aldında bir araya gelen vatandaşlar, bu süreçte zor durumda olan ailelerin sorunlarını ve yaşadıkları sıkıntıları gündeme taşımak, yetkililere seslerini duyurmak ve evleri için verilen telafisi olmayan yıkım kararlarını durdurmayı amaçlarken şu sözlerle yetkililere sesleniyorlar: 

Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN olmak üzere, tüm siyasi büyüklerimizden ve devletimizden talebimiz; tapulu yerlerimizde bulunan yuvalarımız yıkılmasın. Devletimizden beklentimiz yıkım değil, depreme dayanıklı olması şartı ile evlerimizin ruhsatlandırılmasına yönelik alternatif bir yol ve çözüm bulunmasıdır. Aksi halde milyonlarca vatandaş maddi ve manevi olarak büyük sıkıntılar yaşayacak ve devletine küsecektir. Bizler devletimizi seviyoruz ve devletimizden çözüm bekliyoruz. Kendi tapulu yerlerimizdeki yuvalarımız için verilen yıkım kararları durdurulmalı, hakkımızda açılan davalar, cezalar iptal edilmeli ve yeni bir düzenleme ile bu yaşanan sorunlar çözülmelidir. Geçmiş dönemlerde imar affından yararlananları, şehirlerde rant elde etmek için kaçak kat çıkan bunu fırsata çeviren müteahhitlerle kendi arsasında basit bir veya iki katlı müstakil ev yapanları birbirinden ayırmak gereklidir. Çünkü hiç kimse kendi ailesinin yaşayacağı evi inşa ederken malzemeden çalmaz, kötü malzeme kullanmaz. Aksine sağlam yapmak için elinden geleni yapar. Bu nedenle vatandaşın kendi arsası üzerinde evler depreme dayanıklı olup olmadığı test edilerek gözden geçirilmeli ve depreme dayanıklı olanlar ruhsatlandırılmalı, olmayanlar ise kentsel dönüşüm yada yada güçlendirme sürecine sokulmalıdır, zira bilindiği üzere kayıt altına alınmayan evlerin kentsel dönüşüm sürecinden yararlanması kanunen mümkün değildir.

Yapı kayıt mağdurlarından Süleyman Yıldırım yaşadığı mağduriyeti şu sözlerle anlattı: 

''Ben yapı kayıt mağdurlarından biriyim ve İstanbul Silivri'de yaşamaktayım. 2018 yılında hükümetin çıkartmış olduğu imar affından dolayı milyonlarca yapı kayıt mağduru oluştu. Önce yapı kayıt belgesi verdiler sonra o tarihte uyduda görünmüyor gibi sebeplerle parasını ödeyip aldığımız bu belgeleri 3 - 4 yıl sonra iptal ettiler. Dünyayı kasıp kavuran pandemi nedeniyle insanların şehirlerden uzaklaşarak yoğunluğu az olan kırsaldaki tapulu yerlerine izin alamaması sonucunda mecbur kalıp kendine barınacağı evler yapmıştır. Özellikle büyükşehirde yaşam koşulları, kiraların artışı da kırsala tapulu yerine müstakil 1 veya 2 katlı ev yapıp tarlasından geçimini sağlamaya yöneltmiştir. 4 milyon yapı kayıt mağdurunun 2 katı eklenmiş olup şimdi bu evler için ağır para cezaları yıkımlar ve hapis cezalarıyla karşı karşıya kalındı. Biz derdimizi hükümete 3 yıl boyunca anlattık. Denetlensin, incelensin, depreme dayanıklı değilse yıkılsın lakin dayanıklı ise yasal hale gelsin istedik. Bizler çok katlı binalar yapmadık. Bizi görmezden geldiler. Bu saatten sonra bizi görmezden gelenleri de artık biz de görmezden geleceğiz. Şu zor zamanda 4 milyon Yapı kayıt mağdurunu görmezden gelmeyeceklerdir diye umuyorum.''

Bir başka yapı kayıt mağduru ise yaşadığı sorunu şu sözlerle ifade etti:

''2019 yılında  3 katlı sıfır apartmandan 1 daire satın aldık. Kat mülkiyetli tapulu suyu bağlı elektrikde bağlandı. Deprem sigortası da yapılmış. Tapuya gittik harcı yatırdık. Kat mülkiyetli tapumuzu cebimize koyduk. Şükür eşimle 30 yıl çalışmamızın karşılığıydı. Seviniyorduk kendimize ait bir yerimiz oldu diye. 2021 yılında ilk önce su saatleri sonra da elektrik sayaçları söküldü. Kış gününde öylesine sokağa atıldık. Çok gücümüze gitti. Çevre şehircilik ve belediye topu birbirlerine attı. Bina 2017 yılından sonra yapılmış. Yapı kayıt belgesi iptal olmuş. Biz devletin verdiği kat mülkiyetli tapuya güvendik. Nerden bilebilirdik. 2 kişi ömrümüzün emeklerini yatırdık. Devletin verdiği kat mülkiyetli tapuya güvendik kısacası. Daha neye güvenebilirdik. Avukatlar ve giderlere para yetiştiremiyoruz. Kredi borcumuzu öderken bir de avukat parası çıktı karşımıza hem de öyle az paralar değil satın aldığımız kişi ise Almanya'da. Kimseden hiçbir şeye ihtiyacımız yok! Allahımız var bize yeter. Sadece bize ön ayak olacak elimizden tutup bize imar affı konusunda yardımcı olacak kişilere sesimizi duyurmak istiyoruz. İşte paranla rezillik budur. Paramızla imar mağduru olduk. Bu apartmanda bizim gibi 5 kişi daha mağdurdur. 5 daire ve 1 dükkan bulunmaktadır. Türkiye'de daha nice insanlar bu durumda.''