Havva YORGANCI

 Palto

İlk Yayın Tarihi: 1835, Basım Tarihi, Haziran 2019 Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 224 syf, 54,8 bin okunma sayısı
YAZAR: Nikolay Vasilievich Gogol 31 Mart 1809 – 04 Mart 1852 Ukrayna asıllı Rus roman ve oyun yazarı. En çok tanınan eserleri Palto, Bir Delinin Hatıra Defteri ve Ölü canlardır. Rus düzyazı geleneğine Puşkin'le birlikte önemli ölçüde yön veren 'ilk büyükler' içinde apayrı yeri bulunan Nikolay Vasilyeviç Gogol sadece Dostoyevski gibi, kendisinden hemen bir kuşak sonraki yazarları etkilemekle kalmamış, aynı etkiyi üç dört kuşak sonraki (örneğin Andrey Bely gibi) yazarlar üstünde sürdürebilmiş, Rus edebiyatı devlerindendir. Onun, özellikle Ölü Canlar'da açıkça görülen, yaşam karşısındaki olumsuz tutumu, (biraz da, çağdaş büyük Rus edebiyat eleştirmeni V. G. Belinsky'nin etkisiyle) pek çok Rus yazarı tarafından benimsenmiştir.

Benjamin Button'un tuhaf hikayesi: Bir gün sanki hiç doğmamış gibi... Benjamin Button'un tuhaf hikayesi: Bir gün sanki hiç doğmamış gibi...

WhatsApp Image 2024-04-08 at 16.46.43
Gogol’u daha çok Rus olarak tanırız ve kendisi de zaten hayatının büyük bölümünü Rusya’da geçirmiş, Rusça yazmıştır. Türk kökenli olduğu iddiaları bir yana, Rus edebiyatının en cesur yazarlarındandır. Kazak Türklerinin Ukrayna ve Rusya’nın kuzey taraflarında her daim kültürlerini devam ettirdiklerini, belirli bölgeleri kendilerine yurt edindiklerini bilmekte fayda var, Gogol’u tanımadan önce. Çünkü Gogol, Ukrayna’da tam da dediğimiz gibi bir bölgede Kazakların içine doğmuştur. Doğum yeri olan Veliki Soroçinski, bir Kazak köyü sayılabilir ve Gogol, daha sonra hikayelerinde büyüdüğü ortamdaki Kazak kültürünü işleyecektir zaten. Ama onun Türk olduğu iddiası bu yüzden çıkmamıştır. İddianın nedeni Nikolay Vasilyeviç Gogol’un soyadıdır. Gogol soyadı, Slav dillerinde hiçbir manaya gelmez ama şimdiki Ukrayna’da yani Karadeniz’in Batı kıyılarındaki Türk dillerinde “gögöl” ya da “gögel” sözü pek yaygındır. Slav dillerinde “ö” sesi olmadığı için “Gögöl” kelimesinin “Gogol” şeklinde Slav dillerine geçtiği düşüncesi pek çok araştırmacının kabul ettiği bir durumdur. “Gögöl” sözcüğü, bugünün “gök” kelimesi ile ilişkili olarak “mavi, mavimsi renk” anlamındadır. Böyle olunca Gogol’un Türk kökenli olduğu iddiası vardır ama ne yazık ki eski Slav kaynaklarında Gogol hanedanlığının ya da Gogol soyunun Türk olduğuna dair bir belge bulunmaz. Gogol Realizmin etkisinde kalarak eserlerini yazmış aynı zamanda Rus realizminin de önderliğini üstlenmiştir. Gogol’un hayatını değiştiren ünlü yazar hiç şüphesiz ki Puşkin olmuştur ve yine öyle ki bu çok sevdiği dostu ve akıl hocası Puşkin’i kaybetmesiyle -ki bunu “Rusya’dan gelebilecek en kötü haber “ olarak yazmıştır- hayatında adeta bir çöküş ve dağılma dönemine girmiş adeta yaşama sevincini kaybetmiştir. Bu giderek toplumdan dışlanan ve eleştirilere maruz kalan Gogol için ağır bir depresyona girmesine sebep olmuş, dört gün yemek yememiş ve en sonunda hayata gözlerini yummuştur.

Şimdi gelelim kendisinden sonra gelecek ve Rus edebiyatını dünyaya tanıtacak olan Tolstoy, Dostoyevski ve Çehov’u etkileyen ve keza Türk Edebiyatında da etkilenen birçok yazarın eserine de yansıttığı "PALTO" öyküsüne. Öykümüzün kahramanı, dünya edebiyatının ilk küçük insanı Akaki Akakiyeviç; düşük dereceli bir memur. Bize göre her ne kadar basit, küçük şeyler gibi gelse de Akaki sahip olduklarını kabullenmiş ve bunlarla mutlu olmayı öğrenmiş biri. Hatta monotonlaşmış hayatını değiştireceği için terfi almayı reddedebiliyor. Yıllarca kullandığı eskimiş paltosunu tamir ettirmek için gittiği terzi; paltonun tamir edilemez halde olduğunu, yenisini diktirmesi gerektiğini söyleyince Akaki'nin hayatı başına yıkılıyor. Artık yeni bir palto parasını denkleştirebilmek için yaşamaya başlıyor. Uzunca bir süre yeni paltonun hayalini kurarak yaşıyor. Monotonlaşmış hayatına yeni bir amaç girmiş oluyor. Parayı biriktirip, paltosunu diktirdiğine hayal ettiğinden bile güzel olduğunu fark ediyor. Kendinden alt derecedeki memurların bile değer vermediği silik biriyken, işine yeni paltosuyla gittiğinde daha önce görmediği kadar saygı görüyor. İş arkadaşları yeni paltosunu kutlamak için parti vermeye karar veriyorlar. Hayatının belki de en heyecanlı, keyifli zamanını yaşayan Akaki; değişiminin sebebi olan paltosunu parti dönüşü çaldırıyor ve hiyerarşi katmanlarıyla olan savaşı başlıyor. Önce bekçiye giden karakterimiz, bekçinin görevini yapmayıp onu baştan savmasıyla emniyete gidiyor. Fakat oradaki görevlilerin de işini hakkıyla yapmadığını anlayınca çareyi dönemin sonradan önem kazanmış üst düzey bir yetkilisine başvurmakta buluyor. Oradan da yardım bulamayan hatta azarlanan, kovulan Akaki; toplumun çürümüşlüğü fark etmesi ve artık yaşam amacına dönüşmüş olan paltosunu kaybetmiş olması sonucu hastalanıyor ve ölüyor. Fakat öykümüz burada bitmiyor. Petersburg sokaklarında palto hırsızı bir hortlak görülüyor ve tanıyanlar onun Akaki olduğunu söylüyor. Hayattayken toplumun hiçbir tabakasından yardım alamayan, değer görmeyen Akaki; hortlağıyla bir nevi toplumsal adaleti sağlamaya çalışıyor. 

"Palto", küçük ve ezilmiş bir insanın gözünden toplumun ne kadar yozlaştığını samimi, sade bir üslupla gözler önüne seriyor. Her ne kadar o dönem yoğun eleştirilere maruz kalmış olsa da ilerleyen dönemlere göz attığımızda Dostoyevski’nin, Charles Dickens’in, Sabahattin Ali'nin ve sayısız pek çok sanatçının eserinin temeli Akaki Akakiyeviç’e dayanmakta. Ayrıca Palto, Rus edebiyatına realizm akımını tanıtan eserlerden. Tüm bunlar düşünüldüğünde Dostoyevski’ye hak vermemek elde değil.

‘Hepimiz Gogol’un Palto'sundan çıktık...