Adana'daki Misis Antik Kenti'nde güz dönemi kazıları sürüyor!

Adana'da, tarihi İpek Yolu güzergahında yer alan Misis Antik Kenti'nde güz dönemi arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor.

Yüreğir Belediyesinin yazılı açıklamasına göre, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden izler taşıyan antik kentteki kazılarda, bölge tarihine ışık tutacak yapıların gün yüzüne çıkarılması hedefleniyor.

Çalışmalarda, İtalya Roma Ulusal Araştırma Konseyinden Prof. Dr. Anna Lucia D'Agata ile Pisa Üniversitesinden Prof. Dr. Giovanni Salmeri'nin yanı sıra restoratör, arkeolog, sanat tarihçisi, filolog, heykeltıraş, ressam, topoğraf, fotoğraf sanatçısı ve üniversite öğrencileri de yer alıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir, antik kentteki arkeolojik kazıların 2012'den bu yana sürdüğünü belirtti.

Her yıl kazıya destek verdiklerini ifade eden Kocaispir, şunları kaydetti:

"Misis, Neolitik Çağ'dan beri yaşamın durmaksızın devam ettiği, nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış, efsanelere konu olan bir şehir. Belediyemizin destekleriyle devam eden projemiz ışığında burayı, tarihi ve doğal güzellikleriyle turizme kazandırmak istiyoruz."

Hasankeyf'teki kazılar Asurlulardan Cumhuriyet dönemine kadar izleri ortaya çıkardı!

Batman'ın Hasankeyf ilçesinde 1984'te başlayan ve çeşitli medeniyetlere ait kalıntılara ulaşılmasını sağlayan kazı çalışmaları, bu yıl kale bölgesinde yoğunluk kazandı.

Batman'ın Hasankeyf ilçesinde yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan buluntular, Mezopotamya tarihine ışık tutuyor.

İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Hasankeyf ilçesindeki Hasankeyf Kalesi'nde 3. dönem arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor.

Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zekai Erdal başkanlığında uzman ekip tarafından yürütülen çalışmalar, kale bölgesine yoğunlaştı.

İlk olarak 1984'te başlayan arkeolojik kazılarda bugüne kadar Asurlular, Sasaniler, Bizans dönemi, Dört Halife dönemi, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler, İlhanlılar, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait çeşitli kültür varlıkları gün yüzüne çıkarıldı.

Tespit edilen buluntular arasında Demir Çağı'na ait pişmiş topraktan at figürü, Artuklular döneminden kalma "köpek ısırması ile akrep ve yılan sokmasına karşı şifa tası", yine aynı döneme ait Orta Asya Uygur tipini yansıtan alçıdan insan yüzü kabartması, 13-14. yüzyıldan kalma renkli ve bitkisel bezemeli alçı parçaları (benzer örnekleri İran'daki Büyük Selçuklu ve İlhanlı camilerindeki mihraplarda görülüyor) yer alıyor.

Ayrıca Artuklulardan Osmanlı dönemine kadar uzanan sürece ilişkin kulplu ve çivili tabutlarla gömülmüş Müslüman mezarlarına ulaşıldı.

"Taşınır kültür varlıkları ortaya çıkarıldı"

Kazı Başkanı Doç. Dr. Zekai Erdal, 1984 yılında başlanan arkeolojik kazıların ilk etapta Ilısu Barajı'nın inşa sürecinde aşağı Hasankeyf'te su altında kalacak alanda yoğunlaştığını söyledi.

"İlçe merkezinde, Yamaç Külliyesi ve çevresinde, Salahiye bahçelerinde, Kasımiye ve Artuklu Köşkü alanlarında kazılar yapılarak, mimari buluntular ve buna bağlı olarak taşınır kültür varlıkları ortaya çıkarıldı." diyen Erdal, kazılar kapsamında tespit edilen mimari kültür varlıklarının uygun bir restorasyonla yerinde korunduğunu, taşınabilen eserlerin ise uygun yerlere taşındığını kaydetti.

"Hasankeyf, Türk-İslam medeniyetinin en önemli merkezlerinden biri"

Erdal, Hasankeyf'in geçmişte Mezopotamya bölgesinin önemli merkezlerinden biri olduğunu belirtti.

"Hasankeyf, Orta Çağ'ın hatta Türk-İslam medeniyetinin en önemli merkezlerinden biri. 1102 yılında bölgenin Artukluların hakimiyetine girmesiyle Hasankeyf bölgenin önemli cazibe merkezlerinden biri oldu. 1232 yılında ise ilçe Eyyübilerin hakimiyetine girdi ve cazibe merkezi olmaya devam etti. Hasankeyf, Artuklular ve Eyyubiler döneminde başkent olması dolayısıyla sanatçılar, müzisyenler, ilim adamları ve şairler için de cazibe merkezi olmuş ve Orta Çağ'daki bu görkemli döneme ait önemli kalıntılar günümüze kadar gelmiş." ifadelerini kullanan Erdal, bu kapsamda ayakta olan eserlerin kurtarıldığını, yer altında olan eserlerin ise kazılarla tekrar gün yüzüne çıkarılmaya çalışıldığını kaydetti.

Erdal, Ilısu Barajı'nın tamamlanmasıyla kazıların kale bölgesinde gerçekleştirildiğini dile getirerek, kalede yapılan kazılarda milattan önce birinci bin olarak tarihlendirilen döneme ait eserlerin bulunduğunu söyledi.

Kale bölgesinde devam eden kazılar kapsamında Asur döneminden günümüze kadar farklı medeniyetlerin izine rastladıklarını ifade eden Erdal, "Hasankeyf ve çevresinde 12 bin yılık medeniyetin var olduğunu söylemek mümkün." dedi.

Doç. Dr. Erdal, Hasankeyf kazılarında asıl amaçlarının ilçenin Orta Çağ'da Türk-İslam medeniyetinin Anadolu'daki önemli merkezlerinden biri olması dolayısıyla İslam medeniyetine ait taşınmaz eserlerin izlerini bulmak olduğunu sözlerine ekledi.

Kültepe Höyüğü'nde geçmişi 7 bin yıla kadar uzanan heykel ve kaplar çıkarıldı!

Kayseri'de kazı çalışmaları süren Kültepe Kaniş/Karum Höyüğü'nde bu yıl geçmişi 7 bin yıla kadar dayanan heykel, heykelcik ve kaplar bulundu.

Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, kazı bölgesine ziyarette bulundu.

Kültepe Höyüğü'nde geçmişi 7 bin yıla kadar uzanan heykel ve kaplar çıkarıldı

Büyükkılıç, bu yılki kazılarda Kalkolitik ve sonrasındaki Eski Tunç Çağı'ndan kapları, heykel ve heykelcikleri, Homeros'un destanlarında da adı geçen ve arkeoloji literatüründe "depas" olarak adlandırılan çift kulplu bardaklardan örneklerin yer aldığı bulguları inceledi.

Kültepe kazılarına destek vermeye devam ettiklerini, bu yılki kazılarda çok sayıda eserin gün yüzüne çıkarıldığını aktaran Büyükkılıç, "Tarihi bakımdan 7 bin yıla kadar uzanıyor. İnşallah iddialı bir şekilde Kültepe Kaniş-Karum'da önemli çalışmalar yapıp, müze bağlamında da bunu hayata geçirmek için gayret gösteriyoruz." ifadelerini kullandı.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ise Kültepe kazılarının 75 yıldır sürdüğünü, bu yıl bereketli bir sezon geçirdiklerini belirterek, verdiği destekten dolayı Büyükkılıç'a teşekkür etti.

''Türkiye'de 2022'de 730 noktada kazı çalışması yapıldı''

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'de geçen yıl rekor sayıda kazı yapıldığını belirterek, "Bu yıl da 650 noktayı geçtik. Yıl sonunda 700 noktayı geçmiş olacağız. " dedi.

Bakan Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2 milyar liralık yatırımla Kemer ilçesi Çamyuva Mahallesi'nde yaptırılan atık su arıtma tesisi inşaatında incelemede bulundu.

Ersoy, ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Antalya'nın Türkiye'nin dışa açılan en önemli kapılarından biri olduğunu söyledi.

Antalya'nın önemli sayıda turist ağırladığını belirten Ersoy, 2023 yılında da kente rekor sayıda turist girişinin olacağını ifade etti. Antalya Havalimanı'nın büyütülmesiyle turist sayısının daha da artacağını öngördüklerini kaydeden Ersoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya'yı hassasiyetle takip ettiğini bildirdi.

Bakan Ersoy, kentin ihtiyaçları ve yapılması gerekenler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sürekli rapor verdiklerini vurguladı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: Türkiye'de 2022'de 730 noktada kazı çalışması yapıldı

"Atık su arıtma tesisini martta açmayı planlıyoruz"

Antalyalı bir bakan olarak kenti sık sık ziyaret ettiğini anlatan Ersoy, "Altyapı çalışmalarına da önem veriyoruz. Kemer Çamyuva'daki atık su arıtma tesisini martta açmayı planlıyoruz. Yaklaşık günlük 45 bin metreküp kapasiteli arıtma tesisi yapıyoruz. Makine parkı 60 bin metreküpe göre yapılıyor. Hızla ilerliyoruz. Gelecek 50 yıl boyunca Kemer bölgesinin büyüme planları da dahil arıtma altyapısı ihtiyaçlarını karşılayacak bir yapı." diye konuştu.

Bölgeye yaklaşık 10,2 kilometre kanalizasyon sistemi döşendiği bilgisini veren Ersoy, 3,5 kilometre de deşarj hattı yapıldığını kaydetti.

Bunun 800 metresinin derin deşarj olarak deniz içerisinden yürütüldüğünü aktaran Ersoy, "İlçenin arıtmaları 80'li yıllarda yapılmış ve artık ihtiyaca cevap vermiyordu, kapasitesi yetmiyordu." ifadesini kullandı.

"Kazı bütçelerini yüksek oranda arttırdık"

Arıtma tesisi öncesinde Olimpos ve Phaselis ören yerlerinde incelemelerde bulunduklarını dile getiren Ersoy, ilk 5 yıllık dönemde kazı alanlarını 12 aylık sürece yayma kararı aldıklarını hatırlattı.

Bu kararla ilgili altyapı çalışmaları ve kuruluşların hepsinin tamamlandığını vurgulayan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerekli altyapıyı kurduğumuz için bu dönem çok hızlı ilerliyoruz. Geçen seneden itibaren kazı bütçelerini yüksek oranda arttırdık. Antalya'da 19 noktada kazı yerimiz var. Bu 19 noktaya 2023'te hem kazı hem de yeniden ihya, restorasyon adı altında 400 milyonluk bir kaynak kullanıldı. Önümüzdeki sezon bu rakamı minimum 600 milyon olarak belirledik. Hocalarımız projelerini sonuçlandırıp gönderdikçe bu rakamı daha da yükseltiyoruz."

"31 yabancı kazı başkanlığını 12 aylık kazı dönemine geçireceğiz"

Bakan Ersoy, Türkiye'de 144 Türk kazı başkanlığı, 31 de yabancı kazı başkanlığının bulunduğuna dikkati çekti.

Geçen dönem Türk kazı başkanlıklarının tamamını 12 aylık kazı dönemine geçirdiklerini anımsatan Ersoy, "Yeni dönemde de 31 yabancı kazı başkanlığını 12 aylık kazı dönemine geçireceğiz. Aralarından önemli olan 18'ine yıl sonuna kadar koordinatör Türk hoca atıyoruz. Hocaları atarken de ekipman, ekip ve finansman desteği ile aktarıyoruz. İlk çalışmayı Efes'te yapmıştık. Oraya 1 milyarlık bütçeyle başlangıç yaptık. Denizli'de Hierapolis'te de ikinci bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar ilk önce Patara'da ardından da Side'de yapılmıştı. Side'de çok hızlı sonuç aldık." değerlendirmesinde bulundu.

Kazı çalışmalarının meyvelerini aldıklarına işaret eden Ersoy, ören yerlerindeki ziyaretçi sayısının bir önceki yıla göre yüzde 48 arttığı bilgisini verdi.

"Cevherlerimizi ön plana çıkartacağız"

"Turizmi 12 aya yaymak, düşük sezonu yüksek haline getirmek istiyorsak, nitelikli turist hedefliyorsak bu değerlerimizi, cevherlerimizi ön plana çıkartacağız" diyen Ersoy, yaptıkları çalışmalarla hem kültürü koruma altına aldıklarını hem de bu durumu turizme çevirerek ciddi gelir elde ettiklerini vurguladı.

Kazı çalışmalarının hızla devam ettiğini anlatan Ersoy, şunları kaydetti:

"Türkiye'de 2022'de 730 noktada kazı çalışması yapıldı. Bu dünya rekorudur. Bu yıl da 650 noktayı geçtik. Yıl sonunda 700 noktayı geçmiş olacağız. Türkiye artık dünyada en çok, en etkili ve yoğun şekilde kazı yapan ülke konumuna geldi. Bu bizi sevindiriyor. Bunları da hızlı bir şekilde turizme çevirerek başta esnaf olmak üzere sektör temsilcilerinin yatırımlarının daha hızlı geri dönmesini sağlayacağız. Hem kültürü koruyacağız, ihya edeceğiz hem de turizme çevirerek bölgenin kalkınmasını sağlayacağız."

Bakan Ersoy'a Antalya Valisi Hulusi Şahin, Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz ile AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin de eşlik etti.

Tunceli'de "Gelin Odaları" turizme kazandırılacak!

Tunceli'de binlerce yıllık tarihe ışık tutan "Gelin Odaları" turizme kazandırılacak

Tunceli'nin Pülümür ilçesinde, Urartular dönemi sonrası inşa edildiği değerlendirilen ve halk arasında "Gelin Odaları" olarak bilinen tarihi yerleşim alanının turizme kazandırılması için çalışma başlatıldı.

Pülümür ilçesi, zengin yaban hayatı varlığının yanı sıra tarihi ve kültürel güzellikleriyle de her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.

İlçede sarp bir kayanın üzerine Urartular dönemi sonrası inşa edildiği değerlendirilen ve yöre halkı tarafından Gelin Odaları olarak adlandırılan alanda kaya mezarları, su sarnıcı ve basamaklı tünel binlerce yıllık tarihe ışık tutuyor.

Bölgenin daha fazla ziyaretçi çekmesi için Valilik ve Fırat Kalkınma Ajansı koordinesinde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Tunceli Müzesince proje hazırlandı.

Proje kapsamında yürütülecek çalışmalarla odaların çevre düzenlemesi yapılarak yürüyüş alanları oluşturulacak.

Vali Bülent Tekbıyıkoğlu da beraberindeki İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Nuh Köroğlu ve İl Emniyet Müdürü Hakan Duman ile Gelin Odaları'nı ziyaret etti.

Arazide incelemelerde bulunan Tekbıyıkoğlu, projeyle ilgili görevlilerden bilgi aldı.

Bakan Ersoy: Antik kentlerde kazı çalışmalarını 12 aya yayacağız

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Hierapolis, Efes, Bergama, Afrodisyas, Sardes, Sagalassos, Labranda, Milet, Lmyra ve Notion antik kentlerinde, kazı çalışmalarını 12 aya yayacaklarını bildirdi.

Bakan Ersoy, Denizli'deki Pamukkale'de bulunan Hierapolis Antik Kenti'nde düzenlenen "Geleceğe Miras Hierapolis" projesinin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, toplantı öncesinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Denizli'deki Laodikya Antik Kenti'nde incelemelerde bulunduğunu belirtti.

Bakan Ersoy: Antik kentlerde kazı çalışmalarını 12 aya yayacağız

Laodikya'daki kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan ve 2 yılda restorasyon çalışmaları tamamlanan Traian Anıtsal Çeşmesi'nin ayağa kaldırılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Ersoy, şöyle konuştu:

"Traian Çeşmesi, apsidal havuzuyla ayağa kaldırılan Anadolu'daki tek örnek olmasının yanında orijinal heykeliyle birlikte ayağa kaldırılan, bu planda ve milattan sonra 113-115 yılları arasında tarihlenen dünyadaki tek örnek. Bu istisnai çalışma Laodikya'nın simgelerinden birine yeniden hayat vermiş olmasının yanında arkeoloji dünyası için de parmakla gösterilecek bir restorasyon uygulaması olmuştur. 2022 yılında da Laodikya Batı Tiyatro yapısı, restorasyon çalışmaları tamamlanarak 1600 yıl sonra kapılarını yeniden etkinliklere açmıştı. Traian Çeşmesi ve heykeliyle de Denizlilerin eşsiz medeniyet mirasından yaklaşık 1910 yıllık bir parçayı bugünün kültür turizm hayatına kazandırmış oluyoruz. Şehrimiz için ciddi bir katma değer oluşturacaktır."

"Süreci hızlandırmanın vakti çoktan gelmiştir"

Türkiye'nin en çok ziyaret edilen ören yeri konumundaki Hierapolis'in 1988'den beri UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunduğunu hatırlatan Ersoy, Hierapolis'in insanlık tarihi noktasında hem cevapların hem yeni soruların kaynağı olma potansiyelini fazlasıyla taşıdığını kaydetti.

Hierapolis'teki kazıların 1957'de başladığını ifade eden Ersoy, "Bu 66 yıl içerisinde kentin sadece yüzde 3,5'i kazılmış ve ayağa kaldırılmıştır. Bu süreci hızlandırmanın vakti çoktan gelmiştir." dedi.

Türkiye'de arkeolojik kazıların 12 aya yayılması projelerinin kapsamını genişleteceklerini ve yabancı bilim heyetleri tarafından yürütülen kazı çalışmalarını da 12 aylık kazı projesine dahil edeceklerini duyurduklarını hatırlatan Ersoy, şöyle devam etti:

"Söz konusu kazılarla ilgili koordinasyonu sağlamak üzere Türk bilim insanlarından birer koordinatör kazı başkanı atayacağımızı da belirtmiştik. Halen 144 kazı ile yürütmekte olduğumuz 12 aylık kazı projemize yabancı heyetlerce yapılan 32 kazımızı da dahil ederek arkeolojik kazı çalışmalarımızın hem bütçelerini hem lojistiklerini tarihinde görülmemiş bir şekilde arttırıyoruz. Bu sayede arkeolojik alanlarımızdaki yapıları çok kısa sürelerde ayağa kaldırarak, antik kentlerimize ve bulundukları bölgenin kültür ve turizm potansiyeline katma değer kazandıracağız. Hierapolis başta olmak üzere ilk etapta Efes, Bergama, Afrodisyas, Sardes, Sagalassos, Labranda, Milet, Lmyra ve Notion'da 12 aylık kazı süreçlerimizi başlatıyoruz."

"Gelece Miras Hierapolis"

Bakan Ersoy, konuşmasında "Geleceğe Miras Hierapolis" projesine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Öncelikle ana ziyaretçi güzergahı üzerinde bulunan ve Hierapolis'in önemli yapılarından olan katedralde ve kehanet yapısında kazı, temizlik ve restorasyon çalışmaları gerçekleştireceğiz. Erken Doğu Roma Dönemi'ne tarihlenen bu iki yapıyı mevcut bloklarıyla ayağa kaldıracak ve bu alanları 2024'te ziyarete açacağız. Birçok önemli çalışmanın 2025'te tamamlanmış olmasını öngörüyoruz. Bunlardan bir tanesi Doğu Roma Kapısı ve surları ile Plütonyum'un güneyindeki yapıda mevcut olan mimari parçaların belgelendirilmesi ve projelendirilmesidir. Bunu hızlıca tamamlayıp mimari blokları yerlerine yerleştirecek ve 2025 yılında da bu alanları ziyarete açacağız. Aynı şekilde bazilika, kuzey ve güney nekropolleriyle Aziz Philippus Kutsal Alan ulaşım yolunda da kazı, restorasyon ve mevcut bloklarla kısmi ayağa kaldırma işlemlerini gerçekleştireceğiz. Antik Hierapolis tiyatrosu için de Koruma Bölge Kurulu kararıyla onaylanan projelerimiz mevcut. Oturma alanları ile yan duvarları statik açıdan sağlamlaştırılacak ve restorasyon çalışmaları gerçekleştirilecek."

Başka bir 2025 hedefli projenin de Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet veren Roma hamamına yönelik hazırlandığını aktaran Ersoy, bu kapsamda planlanan röleve, restitüsyon, restorasyon ve teşhir, tanzim işinin kurul kararı ile onaylandığını, uygulamaya yönelik çalışmaları başlattıklarını dile getirdi.

Hierapolis Arkeoloji Müzesi'nde çevre düzenleme çalışmaları da başlattıklarını ifade eden Ersoy, şunları kaydetti:

"Heykeller için yeni bir teşhir salonu oluşturulacak ve müze bahçesinde de açık alan eser sergileme mekanları tasarlayacağız. Buradaki her bir iş ayrı ayrı titizlikle yürütülürken bir yandan da biz bütüncül çevre düzenleme projesiyle Hierapolis Antik Kenti'ni yeniden planlıyoruz. Antik kentte ziyaretçi karşılama merkezleri ve otopark alanlarını yenileyecek, yeni bir ziyaretçi, yönetim planı yaparak kısa ve uzun tur gezi güzergahları oluşturacağız. Gece müzeciliği kapsamında da anıtsal yapıların ve kent içindeki gezi güzergahının aydınlatma çalışmalarını yıl sonunda tamamlamış olacağız. Bu sayede Hierapolis de Efes Antik Kenti gibi gece etkinliklerine ev sahipliği yapabilecek. Kazıların başladığı 1957 yılından bugüne kadar geçen 66 yıllık süreçte antik kentimizin sadece yüzde 3,5'lik bir kısmında arkeolojik çalışmalar gerçekleştirildi. İfade ettiğim bütün bu projeler, başlayan uygulamalar ve yoğun bir mesaiyle inşallah 2024'te bu oranı yüzde 20'ye, 2025'te ise yüzde 45'e çıkarmış olacağız. Bu iki yıllık süreç için başlangıç olarak 1 milyar liralık bütçe öngördük."

Ersoy, ilki Efes'te açılan dijital deneyim müzesi konseptinin bir örneğinin de burada yapılacağın belirterek, "Projelendirme çalışmalarımızı tamamladık. En kısa zamanda uygulamasını yaparak Hierapolis'e yeni bir istisna, cazibe unsuru kazandırmış olacağız." ifadelerini kullandı.

Prusias ad Hypium Antik Kenti lösemiye dikkati çekmek için turuncu ışıkla aydınlatıldı!

Düzce Belediyesi, Prusias ad Hypium Antik Kenti'ni, "Lösemili Çocuklar Haftası" dolayısıyla hastalığın farkındalık rengi olan turuncu ışık ile aydınlattı.

Belediyenin Kültür İşleri Müdürlüğü, tarihi milattan önce 3. yüzyıla kadar uzanan ve adını Bitinya Kralı I. Prusias'tan alan Konuralp bölgesindeki Prusias ad Hypium Antik Kenti'nde Lösemili Çocuklar Haftası nedeniyle farkındık etkinliği yaptı.

Aydınlatma sisteminin döşendiği 100 metre uzunluğunda ve 74 metre genişliğe sahip antik tiyatro, löseminin farkındalık rengi olan turuncu ile ışıklandırıldı.

''Gelecek 4 yıl Türkiye'de arkeolojinin altın çağını gerçekleştirmiş olacağız''

Dünyanın en prestijli restoran değerlendirme sistemlerinden biri olan Michelin Rehberi 2024'ün Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde düzenlenen törenine konuk olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, basın mensuplarına gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.

Bakan Ersoy, turizmde spor, kültür, doğa ve gastronomi gibi çok çeşitli ürünler olduğuna işaret ederek, "Gastronomi turizmi, özellikle şehir turizmini çok olumlu etkiliyor. İstanbul bu sene rekor sayıda ziyaretçi aldı. Şu anda ilk 9 aylık veriler çok olumlu. İlk 9 ayda 13.2 milyon ziyaretçi aldı. Bu da bir önceki seneye göre kıyaslandığında yüzde 12'lik bir artışa denk geliyor." diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: Gelecek 4 yıl Türkiye'de arkeolojinin altın çağını gerçekleştirmiş olacağız

"Yeni hedef şehirleri seçkiye dahil etmeye devam edeceğiz"

Göreve geldiği 2018'den bu yana Bakanlık olarak strateji değişikliğine gittiklerinin altını çizen Ersoy, şu bilgileri verdi:

"Aslında nicelik değil nitelik ön planda olacak demiştik. Tabii ki turist sayılarını arttırmayı hedefleyeceğiz. Ama öncelik olarak kişi başı gecelik gelirden aldığımız payı yükselteceğiz ve nihayet hedefe geldiğimiz nokta da bunu başarıyla yürüttüğümüzü gösteriyor. 2017 sonunda kişi başı gecelik 67 dolar olan harcama tutarı, bu yıl 100 dolara kadar çıktı. 2028 için çok daha büyük bir hedef koyduk. Bu rakamı 130 dolara getirmemiz lazım. Bu da konaklama dışı harcamayı çok yüksek tutmanız lazım demek. Konaklama dışı önemli 2 harcama var. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi gastronomi, ikincisi de alışveriş. Bu açıdan da Michelin Rehberi önemli."

Bakan Ersoy, Michelin yıldızlarının 100 yıldır verildiğinin altını çizerek, "100 yıldır verilen ama Türkiye'de de çok konuşulup, bir türlü harekete geçilmeyen hareketi biz pandemi döneminde başlattık. 2 yıl gibi kısa bir sürede Michelin yıldızının dikkatini çekip, Türkiye'ye gelerek araştırma yapmalarını sağladık. Geçen sene ilk kez İstanbul'da Türk restoranlarımızı kendi seçkisine dahil etti. O zaman da 'İstanbul bir başlangıç. Bununla durmayacağız' demiştim. Hatta 2 yıl da çok rekor bir süre. Normalde bazı mekanların yıldız alması 5, 6 yıl sürüyor. Ama Michelin grubu da söyledi. Türkiye'de Bakanlık ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı bu konuda çok profesyonel ve başarılı bir süreç yönetiyor. Michelin, dünyaya açılan kapılarımızdan. İnşallah bundan sonra yeni hedef şehirleri seçkiye dahil etmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Türkiye arkeolojide rakipsiz"

Nitelikli turizmde en önemli değerlerden birinin arkeoloji olduğuna vurgu yapan Ersoy, şöyle devam etti:

"Türkiye'ye baktığınız zaman Anadolu'nun her yerinden arkeoloji, tarih fışkırıyor. Türkiye bu konuda rakipsiz ama yeterince parlatamamış. Şu ana kadar (arkeolojik alanların) yüzde 10'u dahi kazılmamış, gün yüzüne çıkarılmamış. Bunları kazmanız gerekiyor, sonra bu kazdıklarınızı ihya ederek ayağa kaldırmanız gerekiyor. Sonra koruma ve tanıtım aşamalarını gerçekleştirmeniz gerekiyor. Bu bağlamda biz ilk 5 yıllık dönemde dedik ki, '45, 60 günlük kazılarla bu iş olmayacak.' Türkiye'de 12 aylık kazı programını başlatıyoruz ve bu sürecin ilk dönemini geçirdik. Türkiye'de bugün itibarıyla baktığınız zaman 144 noktada Türk kazı başkanlığı var. 32 de yabancı kazı başkanlığı var. İlk etapta Türk kazı başkanlıklarını 12 aylık sisteme geçiriyoruz. Başarıyla geçen dönemde bunu sağladık. Şimdi de ikinci aşamaya geçiyoruz. Yabancı kazı başkanlıklarını 12 aylık programa alacağız. Tabii bunu yapabilmek için de Efes gibi, 32 noktanın 18 tanesi çok önemli. Yıl sonuna kadar bu önemli noktalara koordinatör Türk bir kazı başkanı atıyoruz. Onlarla birlikte çalışacaklar."

Bakan Ersoy, kazılara ekip, ekipman ve ciddi bir finansal destek verdiklerinin altını çizerek, "1860'lardan beri Efes kazılıyor. Şu ana kadar yüzde 25'i çıkarılmış. Bu kazı programıyla birlikte gelecek 4 yılda, ilk etapta bu seviyeyi yüzde 45'lere kadar çıkaracağız. Hierapolis'te de durum vahim. Orada yüzde 3,5 kazılmış. Oradaki kazı oranı da 2024 sonunda yüzde 20, 25'leri geçecek. Sonrasında da yüzde 45'i geçecek şekilde oranı hızlı bir şekilde arttıracağız. Tabii çok büyük bütçe ayırma kararı aldık. Bu yıldan itibaren de bu uygulamaları başlattık. Efes'te bütçemiz bir milyar lira, Hierapolis'te de bir milyarlık bütçe ön görüyoruz. Belki bu rakam hocaların projeleriyle de değişebilir. Biz sınırlama koymadık. Hocalara başlangıçta 'Bu bütçemiz var ama projeler getirdikçe bütçenizi arttırırız.' dedik. Birçok kazı başkanlığında bunları yapıyoruz. Antalya genelinde de kazılara başladık. Phaselis Antik Kenti'nde çok ciddi bir çalışma başlattık. Hedefimiz son 60 yılda arkeolojiyle ilgili ne yaptıysak, bunu gelecek 4 yılda yapmak, dedik. Hocalarımız da hırslandı. İnşallah bu gelecek 4 yıl, Türkiye'de arkeolojinin altın çağını gerçekleştirmiş olacağız."

Van'daki ızgara planlı antik kentte yeni kale burcu tespit edildi

Van'ın Erciş ilçesinde yaklaşık 270 hektar alanı kapsayan ızgara planlı antik kent kalıntısında, 3 metre yüksekliğinde ve 10 metre çapındaki oval burç bulundu.

İlçenin Yukarı Işıklı Mahallesi'ndeki Zernaki Tepe'de, yaklaşık 2,5 kilometre uzunluk ve 1,5 kilometre genişliğe sahip alanda Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle başlatılan kazı çalışmaları 3 yıldır devam ediyor.

Van Müze Müdürlüğünün başkanlığında, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu'nun danışmanlığında yürütülen kazıların bu yılki bölümü başladı.

Önceki yıllarda yapılan kazı çalışmalarında Aramice yazılmış 5 kitabe, 4 metre 25 santimetre genişliğinde ve 6 metre uzunluğunda sur duvarları, seramiklerin ortaya çıkarıldığı antik kent kalıntısında, 10 metre çapında ve 3 metre yüksekliğinde oval şekilli kale burcu da bulundu.

Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Zernaki Tepe'deki kazılarda üçüncü sezona başladıklarını söyledi.

Alanda arkeolojik anlamda önemli bulguların ortaya çıkarıldığını belirten Çavuşoğlu, "Bu yıl da 3 metre yüksekliğinde 10 metre çapında oval biçimli bir kale burcuyla karşılaştık. Burcun tamamının ortaya çıkarılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Buradaki alan, Doğu Anadolu Bölgesi'nde ızgara planıyla kurulan tek antik kent özelliğini taşıması açısından önemli." dedi.

"Kitabelerin tercüme çalışmaları devam ediyor"

Antik kentin önemli bir tarihi alan olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 2,5 kilometre uzunluğunda 1,5 kilometre genişliğindeki alanda, geniş caddeler, arada dar sokaklardan oluşan Hippodamos planı (dikdörtgen planlı sokak sistemi) olarak da adlandırılan sistemin oluşturulduğunu biliyoruz. Bu sistem Doğu Anadolu Bölgesi'nde modern bir şehrin temellerinin atıldığını göstermesi açısından çok önemli. 2021 ve 2022'te burada yaptığımız kazılarda Aramice yazılmış 5 kitabe ortaya çıkarmıştık. Bu kitabelerin tercüme edilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Zernaki Tepe'nin hangi dönemde kurulduğu noktasına bu kitabeler bize bilgi verecek. Böylece tonlarca bazalt ve doğal kireçtaşının ortaya çıkarılıp surlarda kullanılmasına vesile olan uygarlığı tam anlamıyla tespit etmiş olacağız."

Ön bilgilere göre Zernaki Tepe'deki ilk yerleşimin Urartu döneminde olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Hem yüzeyde topladığımız seramiklerden hem de batı eteklerinde tespit ettiğimiz 2 kaya mezarından geçmişinin Urartu'ya kadar dayandığını biliyoruz. Ama özellikle Aramice yazıtlardan ve temel seviyesindeki buluntulardan net olarak belirlenecek. Duvarların 'kırlangıç sistemi' ile birbirine kenetlenme sistemini kullanan medeniyetin hangisi olduğunun cevabını arıyoruz." diye konuştu.

Türk Dünyası Arkeoloji Araştırma Enstitüleri ve Merkezleri Birliği kuruldu

Türk Akademisi bünyesinde Türk Dünyası Arkeoloji Araştırma Enstitüleri ve Merkezleri Birliği (ARICA) kuruldu.

Türk Akademisi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Sekretaryası desteğiyle 9-10 Kasım'da Özbekistan’ın Semerkant şehrinde Türk Dünyası Arkeoloji Enstitüleri ve Merkezleri Başkanları Birinci Çalışma Toplantısı düzenlendi.

Etkinliğe Türk Akademisi Başkanı Şahin Mustafayev, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Özbekistan, Rusya’ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti, Özbekistan’ın Karakalpakistan Cumhuriyeti ve Moğolistan'dan arkeolojik araştırma enstitüleri ve merkezlerinin üst düzey yöneticileri, arkeologlar ve uzmanlar katıldı.

Toplantının açılış konuşmasında Türk Akademisi Başkanı Mustafayev, Türk Dünyası Arkeoloji Araştırma Enstitüleri ve ARICA'nın kurulmasını öngören ilk çalışma toplantısının amaç ve hedefleri hakkında bilgi vererek Türk ülkelerindeki arkeolojik araştırmaları koordine etmek ve mevcut sorunları birlikte çözmek için Türk dünyasının arkeoloji enstitülerini ve merkezlerini birleştiren bir yapının oluşturulmasının önemini vurguladı.

Toplantıda Türk devletleri ve toplulukları arasındaki arkeoloji alanındaki işbirliği meselelerini ele alan katılımcılar, arkeolojik araştırma enstitüleri ve merkezlerinin bir ağ kurabileceği, bilgi paylaşabileceği ve ortak araştırma ve faaliyetler yürütebileceği bir platform oluşturulması konusunda mutabık kaldı.

ARICA'nın aktif işbirliği, bilgi ve deneyim alışverişinin yanı sıra ortak bilimsel araştırma ve diğer faaliyetler için bir platform haline gelmesi ve böylece Türk dünyasının arkeolojik araştırma enstitülerini, merkezlerini ve uzmanlarını birleştirmesi gerektiğini dile getiren katılımcılar, Türk Akademisi bünyesinde Türk Dünyası Arkeoloji Araştırma Enstitüleri ve Merkezleri Birliğinin kurulmasına ilişkin protokolü imzaladı.

Protokole Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Arkeoloji, Etnografya ve Antropoloji Enstitüsü, Kazakistan Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanlığı Bilim Komitesi Arkeoloji Enstitüsü, Kırgızistan Milli Bilimler Akademisi Tarih, Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü, Özbekistan Kültürel Miras Ajansına bağlı Semerkant Arkeoloji Enstitüsü, Özbekistan Bilimler Akademisi Milli Arkeoloji Merkezi, Sanat Araştırmaları Enstitüsü, Özbekistan Bilimler Akademisi Karakalpakistan Şubesi Karakalpak Beşeri Bilimler Araştırma Enstitüsü ve Rusya’nın Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü yöneticileri imza attı.

Toplantı çerçevesinde ayrıca Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisince hazırlanan 7 ciltlik "Volga-Ural Bölgesi Arkeolojisi" eserinin tanıtımı da yapıldı.

Karabük'teki antik kentte 1600 yıllık tohumlar gün yüzüne çıkarıldı

Karabük'ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti'nde sürdürülen kazılarda, küp içinde 1600 yıllık buğday, fiğ ve yoğurt otu ile demir bıçak ve bileme taşı gün yüzüne çıkarıldı.

Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan antik kentte, Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş'ın başkanlığında yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor.

Çelikbaş, gazetecilere, 2023'te Hadrianopolis kazıları kapsamında sondaj-3 isminin verildiği yapıda çalışmalara başladıklarını söyledi.

Çalışmalar sonucunda yılın sonuna doğru yapının üç bölümünü ortaya çıkardıklarını belirten Çelikbaş, "Yapının fonksiyonunu henüz tam olarak tespit etmiş değiliz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Fakat bu yapının bir odasının mutfak olduğunu net şekilde tespit ettik. Mutfak bölümüne bir merdivenle iniş gerçekleştiriliyor." dedi.

Çelikbaş, mutfağın küçük kare planlı olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

"Mutfağın ocak bölümü ortaya çıkarıldı. Hemen yanında ise içerisinde kaplar ve bu kapların 2 tanesinin içinde de tohum günümüze ulaştı. Uzmanlarıyla yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde tohumların cinslerini tespit ettik. Tohumların biri buğday, diğeri bezelye türü fiğ dediğimiz tohum. Diğeri ise yoğurt otu dediğimiz ot."

"Kapların yanında demir bıçaklar ortaya çıktı"

Eskipazar'da hala yoğurt otuyla yoğurt mayalandığını dile getiren Çelikbaş, "Ayrıca bu kapların yanında demir bıçaklar ortaya çıktı. Bu bıçakların hemen yanında da bir biley taşı tespit ettik. Bu biley taşının da aslında önemi şöyle. Bölgede Türk-İslam döneminden beri en ünlü bıçak biley taşı Eskipazar'da çıkıyor. Kösere taşı diyorlar. Muhtemelen bu bulmuş olduğumuz biley taşı da bu kösere taşıyla alakalı taş. Dolayısıyla Eskipazar'da uzun yüzyıllardır süren geleneği de bu şekilde görmüş olduk." ifadesini kullandı.

Çelikbaş, yapının yangınla tahrip olduğunu anlatarak şöyle konuştu:

"Üst yapısı büyük ihtimalle ahşapmış. Ahşap çatı çökünce içerisindeki bu eserlerle birlikte günümüze kadar ulaşması mümkün olmuş. Yapının yangınla tahrip olduğunu biz stratigrafik açıdan da tespit ettik. Yapmış olduğumuz çalışmalarda stratigrafik açıdan yapının milattan sonra 4. yüzyıldan sonra 7. yüzyıl aralığında kullanılmış olduğunu gördük. Muhtemelen bu bölümdeki eserlerle mutfak bölümünün de bu tarih aralığına ait olduğunu düşünüyoruz."

Yapının fonksiyonuyla ilgili şu an net bir şey söylemenin mümkün olmadığını vurgulayan Çelikbaş, "Çünkü yapının küçük bir bölümünü ortaya çıkardık. İlerleyen dönemlerde yapacağımız çalışmalarla da yapının fonksiyonunu net şekilde tespit etmeye çalışacağız. Bu mutfak bölümünde ortaya çıkan eserlerin yaklaşık olarak günümüzden 1600 yıl öncesine ait olduğunu tahmin ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kayseri'deki kazı çalışmalarında mozaik alan 600 metrekareye çıktı

Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, İncesu ilçesinde devam eden kazı çalışmalarında mozaik alanının 600 metrekareye kadar çıktığını bildirdi.

TRT İspanyolca yayın hayatına başladı TRT İspanyolca yayın hayatına başladı

Dursun, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ile birlikte Örenşehir Mahallesi'nde devam eden kazı çalışmalarını yerinde inceledi.

Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Dursun, kalıcı çalışmaların 3 yıl önce başladığını anımsattı.

Büyükşehir Belediyesinin destekleriyle yapılan kazılarda bazı alanların açığa çıkarıldığını vurgulayan Dursun, "Yapı, her yıl genişleyerek büyüyor. Yapılan ilk değerlendirmelerdeki 300 metrekare mozaik alan şu anda 600 metrekareye kadar çıktı." dedi.

Çalışmaların yaklaşık 4 bin metrekare alanda sürdüğünü ifade eden Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaptığımız değerlendirmelerde buranın 4. yüzyılda inşa edildiği kanısına vardık. Buluntulara göre burada 3. yüzyıla ve daha sonrasına ait izler de bulunuyor. Taban mozaiklerinde kullanılan işçiliğin kaliteli olması, buranın döneminde çok önemli bir villa olarak kullanıldığını düşündürüyor. Kabul salonu olarak gösterilen yerde Latince yazıt bulundu. Bunun dışında Grekçe yazıtlar açığa çıkarıldı. Çoğunluk olarak geometrik süslemeli mozaikler burada mevcut. Bu yılki kazılarımızın sonuna geldik. Çalışmalarımız inşallah seneye devam edecek."

"Oldukça değerli taban mozaiklerine sahip"

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Can Erpek ise çalışmalara destek veren Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve İncesu Belediyesine teşekkür etti.

Gelecek yıl yapılacak çalışmalarla kazı alanın genişleyeceğini belirten Erpek, şunları kaydetti:

"Kazı çalışmalarında ilk etapta 4. yüzyıl olarak düşündüğümüz inşa çalışmalarının 3. yüzyıla kadar indiğini söyleyebiliriz. Yapacağımız çalışmalarda belki daha erken bir döneme ilişkin verilere de ulaşabiliriz. 3. yüzyılda inşa edilen yapının arkeolojik verilere göre 6. yüzyılda da kullanıldığına dair elimizde bilgiler var. Yapı, Bizans döneminde ve Türklerin Anadolu'ya gelmesinden sonra da kullanılmaya devam etmiş. Burası, yaklaşık 33 mekana sahip, çok geniş bir alana yayılmış, üst düzey bir konut ve bu konutun henüz sınırlarına tam olarak ulaşmış değiliz. Oldukça değerli taban mozaiklerine sahip. Kapadokya bölgesini de içine alan İç Anadolu Bölgesi'nde bu denli geniş bir konut ve tabanında zemin mozaiklerini görmüyoruz. Kapadokya bölgesinde Roma ve Bizans dönemleri içerisinde genelde imparatorluk mülklerinin olduğunu biliyoruz. Burada da yazıtlarda 'Hyacinthos' ismine ulaştık. Bu ismin bir yönetici olduğunu değerlendiriyoruz. Veriler netleşince imparatorluk mülkünde görevli önemli birinin konutu olduğunu daha net söyleyebiliriz."

Kayseri'nin açık hava müzesini andırdığını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükkılıç ise şehrin farklı noktasında 6 arkeolojik kazı çalışmasına destek verdiklerini belirtti.

Bu desteklerle kültürel zenginliklerin açığa çıkması ve insanlığın yararına sunulmasını amaçladıklarını aktaran Büyükkılıç, "Burada yapılan kazılarda çıkan mozaikler Kayseri'nin Anadolu'daki medeniyetin beşiği olduğunu bir kez daha vurgulamış oldu." dedi.

Van'daki İremir Höyüğü'nde Demir Çağı izleri araştırılıyor

Van'ın Gürpınar ilçesindeki İremir Höyüğü'nde yürütülen kazı çalışmalarında Urartulardan önceki dönemlere ilişkin bulgular araştırılıyor.

Otbiçer Mahallesi'nde dört yıl önce keşfedilen İremir Höyüğü'nde Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle başlatılan kazı çalışmaları devam ediyor.

Van Müzesi Müdürü Erdal Acar başkanlığında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hanifi Biber'in danışmanlığında yürütülen kazılarda, antropolog, arkeolog sanat tarihçi ve işçilerden oluşan 20 kişilik ekip yer alıyor.

Van Müzesi Müdürü ve Kazı Başkanı Erdal Acar, AA muhabirine, yaklaşık 6 kilometrekarelik bir alanı kaplayan höyüğün Urartu ve öncesine ilişkin önemli bulgular barındırdığını söyledi.

Kazıların dört yıldır devam ettiğini anlatan Acar, "Kaçak kazıların çok olması dolayısıyla buraya müdahale etmemiz gerekti. Höyük, şimdiye kadar tespit edildiği kadarıyla Erken Tunç, Demir Çağı ve Urartu dönemine ait eserleri barındırıyor. Burası, müzedeki eserleri zenginleştirmesi açısından önemli. Çavuştepe Kalesi, Şamran Kanalı ve devamında Hoşap Kalesi bir turizm koridoru şeklinde. İlerleyen yıllarda inşallah hem İremir Höyüğü hem de çevresindeki diğer tarihi yapılar turistlerin hizmetine sunulacak." dedi.

"Yoğun olarak Tunç Çağı bulguları geliyor"

Doç. Dr. Hanifi Biber de Gürpınar Ovası'ndaki İremir Höyüğü'nde dört yıldır yürütülen çalışmalarda elde edilen bulguların, söz konusu bölgenin Erken Tunç Çağı'nın yanı sıra Demir Çağı'nda da yoğun kullanıldığını gösterdiğini belirtti.

Kazıların Urartu öncesi dönemlere ışık tuttuğunu anlatan Biber, şunları kaydetti:

"Kazılarda önemli beklentilerimizden biri, höyüğün konisinde yer alan açmalardan birinde özellikle Demir Çağı'na ait bulgular elde edebilmek. Çünkü daha önceki iki açmada, höyüğün en üst katmanlarında az da olsa Demir Çağı'nın ve daha alt tabakalarda ise Erken Tunç Çağı'nın yaşandığı dönem olan milattan önce 3500'lerden başlayıp yaklaşık 2000'lere kadar geçen bir sürecin izlerini tespit etmiş bulunmaktayız. Çünkü höyüğün hemen yanı başında Urartu kalesi olan Çavuştepe var. Yönetici sınıfların kalede yaşadığını biliyoruz ama halkın nerde yaşadığını bilmiyoruz. Demir Çağı'na ait köy yerleşiminin izlerini tespit etmek istiyoruz. Ayrıca daha önce yapılan kazılarda, höyüğün doğu eteklerinde Urartu ve muhtemelen Urartu sonrası döneme ait mezarlar tespit edilmişti. Bu sene bu bölümdeki kazılarımıza da devam etmeyi düşünüyoruz."

Biber, önceki yıllarda yapılan kazılarda daha çok Erken Tunç Çağı'na ait çanak-çömlekler, hayvan kemiklerinden yapılmış delici aletler, obsidyenden üretilmiş kesici ve delici aletler ile farklı cins taşlardan üretilmiş ağırşak, havaneli, ezgi taşı ve benzeri pek çok malzeme bulunduğunu aktararak, "Bu seneki amaçlarımızdan biri yoğun olarak Tunç Çağı bulgularının ele geçtiği höyükte Demir Çağı'na ait daha fazla bilgi ve belgeye ulaşmak." diye konuştu.