1864 yılı, Kuzey Kafkasya’nın binlerce yıllık halkı olan Çerkesler için bir dönüm noktasıydı. Çarlık Rusyası’nın Karadeniz’e açılma politikasıyla birlikte başlattığı işgal hareketleri, Çerkes halkını öz yurdundan kopardı. 21 Mayıs 1864’te Kbaada’da (bugünkü Krasnaya Polyana) yaşanan son savaş, Çerkeslerin kaderini belirledi.
Bir Halkın Vatanından Koparılışı: Çerkes Sürgünü
Rusya’nın Kafkasya’daki yayılmacı politikası 1556’da başladı ve 300 yıldan uzun süre direnişle karşılaştı. Çerkesler, bağımsızlıklarından vazgeçmemek için verdikleri mücadelede ağır bedeller ödedi. Teslim olanlara ya sürgün ya da Rus ordusuna katılma seçeneği sunuldu.
Kbaada Vadisi’nde yapılan son direnişin ardından, nehirler Çerkes kanıyla kırmızıya boyandı. Bölge bu yüzden “Kızıl Çayır” olarak anıldı. Hayatta kalanlar, sadece taşıyabilecekleri birkaç eşyayla Karadeniz kıyılarına sürüldü.

Karadeniz üzerinden Osmanlı topraklarına gönderilen Çerkeslerin çoğu, açlık, susuzluk, hastalık ve fırtınalar nedeniyle hayatını kaybetti. Tahminlere göre sürgün sürecinde yaklaşık 500 bin kişi yaşamını yitirdi. Sürgün, yalnızca bir göç değil, insanlık tarihinin en büyük acılarından biriydi.
Bugün dünyada yaklaşık 5 milyon Çerkes diaspora topluluğu bulunuyor. Türkiye, 3 milyonu aşkın nüfusla bu topluluğun en yoğun yaşadığı ülke konumunda. Çerkes halkı, sürgünle dağılsa da kültürel mirasını yaşatmak için mücadele veriyor.
Anavatanlarında yalnızca 700 bin civarında Çerkes kalmışken, diasporadaki topluluklar kimliklerini koruma konusunda direnç gösteriyor. Özellikle genç kuşaklar, sürgünün tarihsel mirasını öğrenerek sahipleniyor.

Sürgün Değil Soykırım: Uluslararası Tanıma Bekleniyor
Tarihçiler, Çerkes Sürgünü’nü yalnızca zorunlu göç değil, aynı zamanda planlı bir etnik temizlik ve soykırım olarak nitelendiriyor. Ancak bu felaket, hâlâ uluslararası düzeyde tanınmış değil. Çerkes halkı, bu adalet mücadelesini sürdürmeye kararlı.
Her yıl 21 Mayıs’ta Türkiye’nin farklı şehirlerinde anma etkinlikleri düzenleniyor. İstanbul Beşiktaş’ta, Samsun sahillerinde ve Kocaeli Kefken’de denize karanfiller bırakılıyor, ağıtlar söyleniyor ve “Sürgün Andı” okunuyor. Anmalar, tarihin unutturulmaması için büyük önem taşıyor.
