"Haberin İşçisi"
İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,5992 %0.33
43,6545 %0.2
4.018,80 % 0,37
3.717.675 %-0.444
İşçi Haber Dünya 161 yılın ardından hâlâ aynı acı: Çerkes Sürgünü unutulmuyor

161 yılın ardından hâlâ aynı acı: Çerkes Sürgünü unutulmuyor

21 Mayıs 1864’te Karadeniz kıyılarına gözyaşlarıyla ulaşan Çerkes halkının sürgün acısı, 161 yıl sonra hâlâ taze. Yarım milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği bu felaket, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden biri olarak hafızalardaki yerini koruyor.

Okunma Süresi: 2 dk

1864 yılı, Kuzey Kafkasya’nın binlerce yıllık halkı olan Çerkesler için bir dönüm noktasıydı. Çarlık Rusyası’nın Karadeniz’e açılma politikasıyla birlikte başlattığı işgal hareketleri, Çerkes halkını öz yurdundan kopardı. 21 Mayıs 1864’te Kbaada’da (bugünkü Krasnaya Polyana) yaşanan son savaş, Çerkeslerin kaderini belirledi.

Bir Halkın Vatanından Koparılışı: Çerkes Sürgünü

Rusya’nın Kafkasya’daki yayılmacı politikası 1556’da başladı ve 300 yıldan uzun süre direnişle karşılaştı. Çerkesler, bağımsızlıklarından vazgeçmemek için verdikleri mücadelede ağır bedeller ödedi. Teslim olanlara ya sürgün ya da Rus ordusuna katılma seçeneği sunuldu.

Kbaada Vadisi’nde yapılan son direnişin ardından, nehirler Çerkes kanıyla kırmızıya boyandı. Bölge bu yüzden “Kızıl Çayır” olarak anıldı. Hayatta kalanlar, sadece taşıyabilecekleri birkaç eşyayla Karadeniz kıyılarına sürüldü.

Karadeniz üzerinden Osmanlı topraklarına gönderilen Çerkeslerin çoğu, açlık, susuzluk, hastalık ve fırtınalar nedeniyle hayatını kaybetti. Tahminlere göre sürgün sürecinde yaklaşık 500 bin kişi yaşamını yitirdi. Sürgün, yalnızca bir göç değil, insanlık tarihinin en büyük acılarından biriydi.

Bugün dünyada yaklaşık 5 milyon Çerkes diaspora topluluğu bulunuyor. Türkiye, 3 milyonu aşkın nüfusla bu topluluğun en yoğun yaşadığı ülke konumunda. Çerkes halkı, sürgünle dağılsa da kültürel mirasını yaşatmak için mücadele veriyor.

Anavatanlarında yalnızca 700 bin civarında Çerkes kalmışken, diasporadaki topluluklar kimliklerini koruma konusunda direnç gösteriyor. Özellikle genç kuşaklar, sürgünün tarihsel mirasını öğrenerek sahipleniyor.

Sürgün Değil Soykırım: Uluslararası Tanıma Bekleniyor

Tarihçiler, Çerkes Sürgünü’nü yalnızca zorunlu göç değil, aynı zamanda planlı bir etnik temizlik ve soykırım olarak nitelendiriyor. Ancak bu felaket, hâlâ uluslararası düzeyde tanınmış değil. Çerkes halkı, bu adalet mücadelesini sürdürmeye kararlı.

Her yıl 21 Mayıs’ta Türkiye’nin farklı şehirlerinde anma etkinlikleri düzenleniyor. İstanbul Beşiktaş’ta, Samsun sahillerinde ve Kocaeli Kefken’de denize karanfiller bırakılıyor, ağıtlar söyleniyor ve “Sürgün Andı” okunuyor. Anmalar, tarihin unutturulmaması için büyük önem taşıyor.