Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, ABD’nin kredi notunu Aaa seviyesinden Aa1’e düşürdüğünü açıkladı. Bu adımın arkasında, artan kamu borcu, yükselen faiz maliyetleri ve bütçe açıklarının kronik hale gelmesi gibi ekonomik zorlukların yer aldığı vurgulandı.
Moody's ABD'nin Kredi Notunu Aaa'dan Aa1'e Düşürdü
Moody’s, kredi notunu düşürürken aynı zamanda ABD’nin kredi notu görünümünü "negatif"ten "durağan"a çekti. Bu da yakın gelecekte not indiriminin tekrar edilmesi riskinin azaldığına işaret ediyor. Ancak mevcut seviyenin korunması için ciddi mali disiplinin gerektiği açıkça ifade ediliyor.
Karar metninde dikkat çeken ifadelerden biri de “ABD’de üst üste gelen yönetimler ve Kongre, büyük yıllık mali açıklar ve artan faiz maliyetleri eğilimini tersine çevirecek önlemler konusunda anlaşmaya varamadı.” açıklaması oldu.
Bu açıklama, not indiriminin sadece ekonomik değil, aynı zamanda politik istikrarsızlık kaynaklı olduğunu da ortaya koyuyor.
Moody’s, ABD’yi en yüksek kredi notu olan “Aaa” ile derecelendiren son büyük kredi kuruluşuydu. Ancak bu statü artık sona erdi. Daha önce:
- S&P Global, 2011 yılında ABD’nin notunu AAA’dan AA+’ya düşürmüştü.
- Fitch Ratings ise 2023’te benzer şekilde AAA’dan AA+’ya çekmişti.
Bu gelişmeyle birlikte ABD, artık hiçbir büyük derecelendirme kuruluşu tarafından “en üst seviye” notta değerlendirilmiyor.
Bu Not İndirimi ABD Ekonomisini Nasıl Etkiler?
Moody’s'in kararı, küresel yatırımcılar ve finans piyasaları açısından ABD tahvillerine olan güveni zedeleyebilir. Özellikle:
- ABD'nin borçlanma maliyetleri daha da artabilir.
- Dolar üzerinde baskı oluşabilir.
- Gelişmekte olan ülkeler ve küresel piyasalarda dalgalanmalara neden olabilir.
Uzmanlar, Moody’s’in bu kararı sonrası piyasalarda kısa vadede dalgalanma yaşanabileceğini, ancak ABD’nin hâlâ dünyanın en güvenli limanlarından biri olarak kabul edildiğini vurguluyor. Gözler şimdi, pazartesi açılacak piyasaların ilk tepkisine çevrilmiş durumda.
Kredi notunun düşürülmesi, ABD'nin borç ödeme kabiliyetinde ani bir zayıflama olduğu anlamına gelmiyor. Ancak bu adım, mali disiplinin sürdürülebilirliği ve siyasi uzlaşının eksikliği konusunda ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.