Milli Eğitim Akademisi (MEA), Türkiye'de öğretmenlik mesleğine hazırlık sürecini yeniden yapılandırmayı amaçlayan yeni bir sistemdir. 2023 yılında kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu çerçevesinde kurulan bu yapı, öğretmen adaylarının mesleğe başlamadan önce teorik ve pratik bir eğitimden geçmesini zorunlu hale getiriyor.
Milli Eğitim Akademisi Neden Kuruldu? Hedef Ne?
Akademi, öğretmenlik mesleğine yeni bir vizyon kazandırmayı hedefliyor. Öğretmenlerin mesleki gelişimlerini desteklemek, eğitimde kaliteyi artırmak ve adayları çağdaş, uygulamalı yöntemlerle donatmak amacıyla kuruldu.
Bu sistemle birlikte, öğretmenlik artık sadece KPSS ile atama değil; aynı zamanda profesyonel bir eğitim sürecini tamamlamayı da gerektiren bir kariyer yolu haline geliyor.
Akademide eğitim alacak adaylar, üniversitelerin eğitim fakültelerinden mezun olan ve KPSS'de başarılı olmuş öğretmen adayları arasından seçiliyor. MEA'da verilecek olan 550 saatlik eğitim, hem teori hem de uygulamaya dayalı olarak hazırlanmış kapsamlı bir programdan oluşuyor.
Eğitim başlıkları arasında şunlar yer alıyor:
- Sınıf yönetimi
- Eğitimde dijitalleşme
- Psikolojik danışmanlık becerileri
- Öğrenci iletişimi
- Uygulamalı öğretmenlik pratiği
Milli Eğitim Akademisi’ni başarıyla tamamlayan öğretmen adayları, sözleşmeli öğretmen olarak atanacak. Bu süreçte üç yıl görev yapan öğretmenler, belirli performans kriterlerini karşılamaları durumunda kadrolu öğretmenliğe geçiş hakkı kazanacak.
Bu sistemle amaçlanan, mesleki yeterliliği yüksek ve eğitime hazır bireylerin sınıflarla buluşması.
2025’te 25 Bin Atama, 10 Bini MEA’ya
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamaya göre, 2025 öğretmen atamaları kapsamında 25 bin yeni öğretmen göreve başlayacak. Bu kontenjanın 10 bini doğrudan Milli Eğitim Akademisi’ne ayrıldı.
Bu da öğretmen adayları için MEA'nın artık sadece bir alternatif değil, zorunlu ve merkezi bir geçiş noktası haline geldiğini gösteriyor.
Milli Eğitim Akademisi; klasik öğretmen yetiştirme modellerinin ötesine geçerek, "Önce eğitim, sonra sınıf" anlayışını benimsiyor. Bu adım, Türkiye’nin eğitim sisteminde kaliteyi artırma yolunda önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.