Fizyoterapistlik mesleği, insanların sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmelerine yardımcı olmak için önemli bir rol oynar. Ancak bu mesleği yapmak isteyenler, eğitimlerini tamamladıktan sonra büyük bir hayal kırıklığına uğruyor.

KPSS'de başarılı olmalarına rağmen, yeterli kadro açılmadığı için atanamayan fizyoterapistler, işsizlik ve gelecek kaygısı yaşıyor. Bu durum, hem meslektaşlarını hem de hastalarını olumsuz etkiliyor. Fizyoterapistler, hak ettikleri değeri görmek ve mesleklerini icra edebilmek için yetkililerden duyarlılık bekliyor.

Fizyoterapistler meslek alanlarını korumak ve hastalarını sağlıklı bir şekilde tedavi edilmelerini sağlamak için mücadele deiyorlar. Ancak fizyoterapi ile ilgisi olmayan kişilerin bu alanda görev yapmaları hem fizyoterapistlerin haklarını gasp etmekte hem de hastaların iyileşme süreçlerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, fizyoterapistlik eğitimi almış ve atama bekleyen binlerce kişinin hak ettikleri kadrolara kavuşmak için yetkililere sesleniyor.

Fizyoterapistler, yoğun bakımdan hastaneye, aile sağlığı merkezlerinden huzur evlerine, gençlik ve spor bakanlığından milli eğitim bakanlığına kadar pek çok farklı alanda çalışma imkanına sahiptir. Bu alanların hepsinde fizyoterapistlere ihtiyaç duyuluyor.

Yoğun bakım, hastane, Aile sağlığı Merkezleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, huzur evleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, uygulama okulları, rehberlik araştırma merkezleri ve sağlık turizmi gibi birçok alanda çalışabilen fizyoterapistler istihdam için bu seçeneklerin sonuna kadar değerlendirilmesini talep ederek yetkililere seslenirken istihdam alanının genişletilmesi Meclis'e taşındı. 

İYİ Partili Ahmet Eşref Fakıbaba, ilköğretim kurumlarında bulunacak görevliler arasına fizyoterapistlerin eklenmesi amaçlayan kanun teklifini Meclis'e sundu. 

Kanun teklifinin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi: 

Günümüzde gelişen teknolojiler, yaşanan dijital dönüşümler ve bunların yanında birçok farklı faktöre bağlı olarak hareketsiz bir yaşam tarzı benimsenmektedir. Yapılan araştırmalar okul çağındaki çocukların fiziksel aktivite düzeylerinin özellikle son 20 yıldır belirgin ölçüde azalmış ve yaklaşık olarak %80*i yaşlarının gerektirdiği orta düzey fiziksel aktiviteyi yapmamaktadır. Hareketsizliğin getirdiği aşırı kilo ve obezite çocuklarda diyabet, astım, yüksek kan basıncı ve kolesterol riskini artırmaktadır. TLJİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 2022 yılı verilerine göre obez bireylerin oranı %20,2 olup bu durum kronik hastalıkları tetikleyen bir halk sağlığı problemidir.

İleri yaşlarda görmeye alıştığımız bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların, hareketsiz yaşam tarzının benimsenmesinden dolayı, günümüzde artık çocukluk döneminde de ortaya çıktığı gözlenmektedir.

Bununla birlikte 2022 yılı TÜİK verilerine göre lurkiye'de bireylerin yaşadığı ilk 5 sağlık problemi arasında bel/boyun/sırt ağrısı, bel/boyun fıtığı ve kifoz gibi omurga hastalıkları %41,8 ile birinci sırada bulunmaktadır. Bu artışın en önemli nedeni ise omurganın bir numaralı düşmanı olan duruş bozukluğudur. Duruş bozukluklarının temeli de maalesef çocukluk çağında atılmaktadır.

Çocukluk çağından itibaren en sık görülen duruş bozukluğu problemleri başın Öne doğru gitmesi, omuzların öne doğru yuvarlaklaşması, kürek kemiği pozisyonundaki problemler, sırttaki yuvarlaklığın ve bel çukurunun aşırı artmış olması ve skolyozdur,

Kötü postur sadece kötü görüntüden ibaret olmayıp çocuklarımızın hem bugünkü hem de gelecekteki sağlığını da olumsuz etkileyecek bir faktördür.

Yapılan çalışmalarda çocukların yüzde 38'inde postur bozukluğu (yanlış vücut duruşu) olduğunu, bel ağrısı sıklığının %8 ile %74 arasında değişliğini belirtmektedir. Bu durum; bel ağrısı, sırt ağrısı ve boyun ağrısı, omuz ve kol ağrıları, kas yorgunlukları, kuvvetsizlikleri, bacak ağrıları, diz veya ayak bileği ağrıları, kasların ve bağ dokuların gerilmesi ve kısalması, sinir sıkışması ile sonuçlanmaktadır.

Sağlıklı nesiller için, fizyoterapistlerin aldığı eğitim, mesleki bilgi ve donanımları doğrultusunda çocukluk ve gençlik döneminde ihtiyaç duyacak çocuklarda, bireye özel egzersiz ve fiziksel aktivite programı, destekleyici veya koruyucu yardımcı cihazlar vb. uygulamalar ile ileri yaş dönemlerinde karşılaşabilecekleri kronik sağlık problemlerinin önüne geçebilmek mümkündür.

Çocuklarda kas-iskelet sağlığının geliştirilmesi, postural düzgünlüğün sağlanması ve korunması için çocuk gelişimine paralel olarak postural değerlendirmenin fizyoterapistler tarafından yapılması önemlidir. Postur analizi ve sonrasında verecekleri egzersiz, ortez, ayakkabı, cihaz ve tavsiyeler ile sonraki yaşlarda oluşabilecek kronik omurga ve diğer eklemlere ait problemleri içeren sağlık sorunlarının önüne geçilmiş olacaktır.

Tüm bu sonuçlardan yola çıkarak sağlıklı ve başarılı bir nesil yetiştirmenin en etkin yolu okullarda fizyoterapist istihdam edilmesiyle;

Bireysel fiziksel aktivite ve programları ile depresyon ve anksiyete ile etkin mücadelede edebilmek, çocuğun özgüvenini ve psiko-sosyal gelişimini olumlu yönde etkilemek;

Çocuk ve ergenlerin postural yapısına ve kas-iskelet gelişimine uygun şekilde doğru sportif faaliyetlere yönlendirmek;

Obezile riskini azaltmak;

Çocuk ve gençlerimizi kronik hastalıklardan korumak;

Bağımlılık yapan ürünler (sigara, nargile, alkol, vb.) ve internet bağımlılığına karşı gençlerin ve ailelerin bilincini artırmak, fiziksel aktivite ile bağımlılıktan korumak ve kurtarmak;

Halen kronik bir hastalığa sahip olan çocuk ve gençlerimizin hastalıkla mücadelesinde yardımcı olmak, yaşam kalitelerini artırmak (astım, diyabet, ortopedik, nörolojik problemler vb.);

Farklı konularda yanlış bilinen alışkanlıkları doğru ve güncel bilim ışığında düzeltmek böylece sağlık okuryazarlığını artırmak;

Aktif ve sağlıklı yaşam alışkanlığı kazandırarak, hastalık oluşmadan, sağlığın bozulmasına bağlı sağlık harcamalarının önüne geçebilmek;

Fizyoterapistlerin mesleki bilgi ve deneyimini okul çağındaki çocuklarımızın ihtiyaçları doğrultusunda ve geleeeğine yönelik olarak hizmetine sunmak;

Ayrıca, ülkemizin 11 ilini etkileyen ve yüzyılın felaketi olarak değerlendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yarattığı fiziksel ve psikolojik yıkımın yaralarının sarılması, engelli olma durumuna maruz kalan, nörolojik, ortopedik, kardiyolojik sağlık problemleri yaşayan çocuklarımızın günlük yaşamlarım kolaylaştırmak ve yaşam kalitelerini artırmak mümkün olacaktır.

T.C. Anayasasının 17. Madde "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir"" hükmüne amir olup yine T.C. Anayasası 56. Madde "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, iş birliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vemıesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir." 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlenmiştir: Bakanlığın görevi; herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır. Bu kapsamda Devletin esas yükümlülükleri halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesidir. Çocuk maddi, manevi, hukuksal bakımdan Özgürlük içerisinde ve sağlıklı biçimde gelişebilme olanaklarına sahip ise ancak vc ancak haklan gözetilmiş sayılacaktır. 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu, T.C. Anayasası, AİHS ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hükümleri uyarınca Devletin çocuğun yaşamını ve gelişimini güvence altına alma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Yine Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi 24. Madde hükümleri Devlete, çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım vc rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkını sağlaması ve tanıması yükümlülüğünü getirmektedir.

Ek olarak, sosyal devlet olma vasfından hareketle çocuğu her şartta gözetmek, temel sağlık hizmetlerinin geliştirilmesini sağlamak, çocukların sağlığı için zararlı uygulamaları önlenmek ve buna ilişkin çözümleri geliştirmek, hiçbir çocuğun tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını güvence altına almak zorundadır. Gerekçesi yukarıda açıklanan bu kanun teklifinde, her okulda bir fizyoterapist istihdam edilmesi teklif edilmektedir. Bu alanda hizmet verebilecek 50 bini aşan yeterli sayı ve donanımda mezun fizyoterapist bulunmakta olup, bu sayıya 118 üniversiteden her yıl 6500- 7000 yeni mezun eklenmektedir. Şu anda ülkemizde 20.000 fizyoterapistin işsiz olduğu göz önüne alındığında bu kanunun en kısa zamanda çıkarılması elzemdir.

Türkiye’de 7 milyondan fazla astım hastası var! Bahar mevsiminde 10 kritik uyarı Türkiye’de 7 milyondan fazla astım hastası var! Bahar mevsiminde 10 kritik uyarı

Şu anda komisyon incelemesinde olan kanun teklifinin tamamını okumak için tıklayınız. 

Fizyoterapist Ne Demek?

Fizyoterapist, uzman hekimin koyduğu tanıya göre hastalar için uygun fizyoterapi ve rehabilitasyon tedavi programlarını uygulayan meslek grubuna verilen unvandır. Teşhisi konulmuş olan, yaş ilerlemesine bağlı kas rahatsızlıkları, yaralanma, doğuştan gelen özür, hareket sistemi bozuklukları gibi hastalıkların tedavisine yönelik programlar uygular.

Fizyoterapist Ne İş Yapar? Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?

Fizyoterapistin görev tanımı, çoğu kişi tarafından “Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı” ile karıştırılmaktadır. Fizyoterapistlerin hastalık teşhisi koyma sorumlulukları yoktur. Tanısı konulan hastalığın tedavi sürecini yürüten fizyoterapistlerin görev tanımı şu başlıklar altında toplanabilir;

  • Doktor ve hemşire gibi profesyonellerle birlikte çalışmak,
  • Fiziksel egzersiz seansları düzenlemek,
  • Egzersiz ve hareket hakkında hastalara eğitim ve tavsiye vermek,
  • Fiziksel sorunları olan yaşlılara yardımcı olmak,
  • Travma hastalarına tekrar yürümeyi öğretmek; atel, koltuk değneği ve tekerlekli sandalye gibi ilgili ekipmanları kullanabilmek,
  • Güç, esneklik, denge ve koordinasyon faktörleri ile müşterilerin sağlıklı yaşam tarzını geliştirmesini teşvik etmek,
  • En iyi şekilde gelişme görmesine yardımcı olmak için tedavi sırasında hastaları motive etmek,
  • Mesleğin son gelişmeleri ile ilgili bilgi sahibi olmak,
  • Tedavi süreci raporlamasını yapmak.