14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü, Türkiye’de tarımın mevcut durumu ve üreticilerin yaşadığı yapısal sorunları bir kez daha gündeme taşıyor. Artan mazot ve gübre fiyatları nedeniyle üretim maliyetleri rekor seviyelere ulaşırken, çiftçiler gelir güvencesi ve sürdürülebilir tarım politikaları talep ediyor. İklim değişikliğinin de etkisiyle rekolte kayıplarının arttığı bu dönemde, tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için kapsamlı destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Gıda güvenliği, yerli üretimin desteklenmesiyle mümkün olurken; çiftçilerin sorunlarına çözüm bulunması, sadece kırsalın değil, ülke ekonomisinin geleceği açısından da kritik öneme sahip.
Tarımın Bel Kemiği: Ama Günden Güne Ağırlaşan Yük
Türkiye’de tarım sektörü, milyonlarca kişinin doğrudan veya dolaylı olarak geçimini sağladığı bir alan. Ancak son yıllarda artan üretim maliyetleri, girdi fiyatlarındaki dalgalanmalar ve iklim değişikliğinin etkileri çiftçileri ciddi şekilde zorluyor. Mazot, gübre, tohum ve ilaç gibi temel girdilerdeki fiyat artışları, üretim yapmayı her geçen yıl daha da maliyetli hâle getiriyor.
2024 sonu itibarıyla mazot fiyatları yüzde 70’e yakın oranda artarken, gübre fiyatları da yıl içinde ortalama yüzde 50’nin üzerinde yükseldi. Bu artış, üreticinin hem tarla sürmesini hem de ekim-dikim faaliyetlerini doğrudan etkiliyor. Birçok çiftçi, planladığı üretimi ya kısıtladı ya da tamamen vazgeçti.

Üretimde Düşüş, Fiyatlara Yansıyor
Girdilerdeki yüksek maliyetler sadece çiftçiyi değil, tüketiciyi de etkiliyor. Üretimde yaşanan düşüş, pazardaki ürün fiyatlarının da yükselmesine neden oluyor. Özellikle buğday, arpa, mısır ve ayçiçeği gibi stratejik ürünlerde beklenen rekolte rakamlarının altında kalınması ihtimali, tarımsal ürünlerde dışa bağımlılık riskini yeniden gündeme taşıyor.
İklim Değişikliği Tarımı Tehdit Ediyor
Tüm bu zorlukların yanı sıra iklim değişikliği de tarım sektörünü tehdit ediyor. Özellikle son yıllarda kuraklık, düzensiz yağışlar, sel felaketleri ve dolu gibi ekstrem hava olayları rekolteleri etkileyerek ürün verimini düşürüyor. Bu durum, hem çiftçiyi hem de tarım ekonomisini ciddi şekilde sarsıyor. Uzmanlar, iklim değişikliğine karşı dayanıklı tarım politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Kırsal Nüfus Azalıyor, Gençler Tarımdan Uzaklaşıyor
Tarım sektöründe dikkat çeken bir diğer sorun ise kırsaldan kente göç. Yüksek maliyetler, gelir güvencesinin olmaması ve tarıma verilen desteklerin yetersiz kalması nedeniyle genç nüfus tarımdan uzaklaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda tarımda çalışan kişi sayısı yüzde 30’un üzerinde azaldı.
Çiftçi Destek Bekliyor
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü vesilesiyle üreticiler, kalıcı çözümler istiyor. Mazot ve gübre desteğinin artırılması, tarım sigortalarının kapsamının genişletilmesi, alım fiyatlarının önceden ve gerçekçi olarak açıklanması, çiftçinin en çok dile getirdiği talepler arasında yer alıyor. Aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik altyapı yatırımları ve sürdürülebilir tarım politikaları da öncelikli beklentiler arasında.

Toprak Varsa Hayat Var
Dünya Çiftçiler Günü, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda bir farkındalık günüdür. Üretimin sürdürülebilirliği için çiftçilerin desteklenmesi, Türkiye’nin gıda güvencesi açısından kritik öneme sahiptir. Bugün sofralarımıza gelen her lokmada çiftçinin emeği var. O emeğin karşılık bulması, hem üretici hem de tüketici için hayati bir gerekliliktir.
Yerel Üretim ve Gıda Güvenliği Vurgusu
Pandemi ve küresel krizler, yerli üretimin ve tarımın stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu. Uzmanlara göre, dışa bağımlılığı azaltmanın ve gıda güvenliğini sağlamanın yolu, üreticiyi desteklemekten geçiyor. Kırsalda üretimin devam edebilmesi için sadece mali değil, sosyal ve teknolojik desteklerin de artırılması gerekiyor.
