Türk basınının öncü isimlerinden Ali Naci Karacan, sadece bir gazeteci değil; aynı zamanda Türk diplomasi tarihine tanıklık eden güçlü bir kalem olarak hafızalara kazındı. Özellikle Lozan Barış Konferansı’ndaki gözlemleri ve yazıları, dönemin ruhunu anlamak adına önemli bir miras niteliğinde. Peki, Ali Naci Karacan kimdir, hayatı ve çalışmaları nelerdir?
ALİ NACİ KARACAN'IN Erken Yaşamı ve Eğitimi
1896 yılında İstanbul’un Mercan semtinde dünyaya gelen Ali Naci Karacan, eğitim hayatına dönemin köklü okullarından Galatasaray Lisesi ve Fransız Frerler Okulu (Saint Joseph Lisesi)'nde başladı. Lise yıllarında edebiyata ve şiire ilgi duyan Karacan, özellikle Tevfik Fikret’in etkisiyle aruz vezniyle şiirler yazmaya başladı. Bu şiirleri, dönemin önde gelen yayın organlarından Servet-i Fünun ve Rübab dergilerinde yayımlandı.
Ali Naci Karacan’ın gazetecilik kariyeri, Tasvir-i Efkâr gazetesinde başladı. Bu dönemde gazetenin yazı işleri müdürlüğünü Yunus Nadi yürütüyordu. Ardından İkdam gazetesine geçerek, burada İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni eleştiren yazılar kaleme aldı. I. Dünya Savaşı sırasında Bağdat’ta, Alman General Von der Goltz Paşa'nın tercümanı olarak görev yaptı.

Kurtuluş Savaşı Döneminde Akşam Gazetesi
Savaş sonrası dönemde Karacan, dönemin önemli gazetecileri Necmettin Sadık Sadak ve Falih Rıfkı Atay ile birlikte Akşam gazetesini kurdu. Bu gazete aracılığıyla Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yayınlar yaptı ve halkın bilinçlenmesinde önemli rol oynadı.
Gazetecilik kariyerinde Tan, Politika, İnkılap ve İkdam gibi birçok gazetenin yayın yönetmenliğini üstlenen Karacan, 1936 yılında Anadolu Ajansı’nın Bulgaristan temsilciliğine getirildi. Buradaki görevini 1948 yılına kadar sürdürdü.
Milliyet Gazetesi’nin Kuruluşu
1950 yılında Milliyet gazetesini kuran Ali Naci Karacan, bu gazeteyi modern gazeteciliğin öncülerinden biri haline getirdi. Milliyet’in yayın ilkelerini ise Peyami Safa ve Cemil Cahit Toydemir ile birlikte oluşturdu. Bu yayın ilkeleri, Türk basını için yeni bir yol haritası niteliğindeydi.

Lozan Barış Konferansı’na Tanıklık
Karacan’ın gazetecilik kariyerinin en önemli dönüm noktalarından biri, Lozan Barış Konferansı’na katılması oldu. 1923 yılında İsviçre’nin Lozan şehrinde gerçekleşen konferansa Türkiye’den katılan az sayıdaki gazeteciden biri olan Karacan, görüşmeleri yerinde takip ederek diplomasi tarihine tanıklık etti.
Lozan’daki izlenimlerini daha sonra “Lozan” adlı kitabında topladı. Bu eser, sadece gazetecilik değil; aynı zamanda belgesel nitelikte bir diplomatik kayıt olarak da değerlendirilir. Kitap, dönemin atmosferini ve Türkiye'nin geleceğini şekillendiren karar süreçlerini sade ve anlaşılır bir dille aktarmaktadır.
Edebi ve Gazetecilik Mirası
Ali Naci Karacan, gazeteciliğin yanı sıra edebi kimliğiyle de tanınır. Yazdığı şiirler ve edebi metinler, onun sanatla olan bağını gözler önüne sererken; yazdığı siyasi analiz ve haber yazıları, onu araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden biri haline getirdi.
Ali Naci Karacan, gazeteci Ercüment Karacan’ın babası; iş insanları Ali Karacan ve Ömer Karacan’ın dedesidir. 7 Temmuz 1955 tarihinde, 59 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul’da hayatını kaybetti.