"Haberin İşçisi"
İstanbul
Açık
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,6828 %0.18
45,7525 %0.13
4.276,62 % -0,34
4.202.100 %1.247
İşçi Haber Gündem Deprem gerçeği masaya yatırıldı: Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'ndan Küçükalioğlu Vakfı üyelerine afet yönetimi dersi

Deprem gerçeği masaya yatırıldı: Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'ndan Küçükalioğlu Vakfı üyelerine afet yönetimi dersi

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Küçükalioğlu Vakfı üyelerine afet yönetimi ve Türkiye'nin deprem hazırlığına dair önemli bilgiler verdi. Kadıoğlu, risk yönetiminin önemini vurgularken, Türkiye’nin sadece müdahale odaklı düşündüğünü ve bu yaklaşımın yetersiz olduğunu belirtti.

Okunma Süresi: 5 dk

İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü ve İklim Bilim ve Meteoroloji Mühendisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Küçükalioğlu Vakfı üyelerine afet yönetimi ve deprem konusuna ilişkin önemli bilgiler verdi.

Küçükalioğlu Vakfı üyelerine hitap eden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, hem inançla ilgili kişisel gözlemlerini hem de Türkiye’nin afetlere hazırlık durumunu değerlendirdi. Konuşmasında Kur’an’daki bazı ayetlerin bilimle olan ilişkisine değinen Kadıoğlu, “Ben çok dindar bir insan değildim, ama bu ayetleri okuyup bilimsel açıklamalarıyla karşılaştırınca etkilenmemek mümkün değil,” ifadelerini kullandı.

Kadıoğlu, Kur’an’daki “bulutların rüzgarla aşılanması” gibi metaforik ifadelerin, günümüz meteoroloji bilimiyle birebir örtüştüğüne dikkat çekerek, bu bilgilerin 1400 yıl öncesinden bugüne nasıl ulaştığının düşündürücü olduğunu vurguladı. “1950’lerde radar teknolojisiyle anladığımız şeyleri o dönemde yazmak inanılmaz,” dedi.

PROF. DR. KADIOĞLU'NDAN TÜRKİYE'NİN DEPREM GERÇEĞİNE İLİŞKİN ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELER!

Konuşmasının büyük bölümünü ise afet yönetimi ve Türkiye’nin deprem gerçeği oluşturdu. Kadıoğlu, İstanbul’da olası bir depremde 340 bin binanın arama-kurtarma ihtiyacı doğuracağını belirterek, bu sayıların kriz yönetimiyle başa çıkılamayacak boyutta olduğunu söyledi:

“Her binaya 100 kişi koysanız, 34 milyon arama-kurtarmacı gerekiyor. Bu mümkün değil. Tıpkı Güneydoğu’daki depremler gibi çaresiz kalacağız. Çünkü biz riski azaltmadan sadece müdahaleye odaklanıyoruz. Müdahale edemezsiniz ki! Risk hâlâ yönetilebilir seviyede değil.”

Kadıoğlu ayrıca, hazırlıklı olmanın önemini vurgulayan çarpıcı bir görsel afiş tasarımından da bahsetti. Eski bakkal tabelalarındaki “Peşin Satan – Veresiye Satan” konseptini alıntılayarak “Afete hazırlanan Türk ailesi – Hazırlanmayan Türk ailesi” başlığıyla bir afiş önerdi. “Hazırlanan güvende, hazırlanmayan ağlıyor. Böyle afişler lazım ki insanlar etkilenip adım atsın" dedi.

'340 BİN BİNA YA AĞIR HASAR GÖRECEK YA DA TAMAMEN YIKALACAK'

Kadıoğlu, afet yönetiminin yalnızca “müdahale” kısmıyla sınırlı olmadığını, esasen afet olmadan önce yapılan risk yönetimi ve hazırlık süreçlerinin çok daha önemli olduğunu vurguladı. Türkiye’nin hâlâ kriz yönetimi odaklı düşündüğünü, ancak esas ihtiyacın risk yönetimi olduğunu dile getirdi:

Afet yönetimi ikiye ayrılır: Risk yönetimi ve kriz yönetimi. Türkiye’de sadece kriz kısmı biliniyor. Halbuki afet öncesi riskleri azaltmadan krizle baş edemezsiniz. 340 bin binaya hazırlık yapamazsınız. Afet sonrası yapılacak arama kurtarma, beslenme gibi işler afet yönetimi değildir; sadece müdahaledir.”

Kadıoğlu, İstanbul’da beklenen büyük Marmara depremine ilişkin çarpıcı veriler sunarken, risk yönetiminin krizden önce yapılması gerektiğini vurguladı.

İstanbul’da 340 bin binanın ya ağır hasar göreceğini ya da tamamen yıkılacağını belirten Kadıoğlu, bu tabloya hazırlıklı olunmadığını söyledi:

“Bu kadar bina için 34 milyon arama kurtarma personeline ihtiyaç duyulur. Böyle bir kapasite yok. Zaten deprem olmadan da binalar çöküyor. Afet günü arama kurtarma ekipleri de afetzede olacak. Onların da aileleri var. Kim kime yardım edecek?”

‘RİSK YÖNETİMİ YAPMADAN YAPILAN HAZIRLIK BOŞTUR’

Türkiye’de afet yönetiminin sadece müdahale odaklı olduğunu belirten Kadıoğlu, asıl olanın afet öncesi risk yönetimi olduğunu söyledi:

“Risk yönetimi yapmadan yapılan hazırlık boştur. Türkiye henüz kriz yönetiminden risk yönetimine geçemedi. Afet yönetimi dediğiniz şey, iki ayaktan oluşur: Risk yönetimi ve kriz yönetimi. Ama biz sadece krizle uğraşıyoruz. Müdahale edemeyeceğiniz bir senaryoya hazırlık yapıyorsunuz.”

İstanbul açıklarında bulunan Marmara Fayı’nın, en çok korkulan sismik boşluklardan biri olduğuna dikkat çeken Kadıoğlu, olası senaryoları şöyle anlattı:

Fayın hepsi birden kırılırsa 7.7 büyüklüğünde bir deprem olur. Tek bir parça kırılırsa 7.2 ama o bile ölümcül. İstanbul fay hattına sadece 20 km uzaklıkta. Binalar sağlam değil, zemin riskli. Yeni yönetmeliğe göre yapılmış bina bile, kötü zeminde çökebilir.”

PROF. DR. MİKDAT KADIOĞLU'NDAN DEPREM UYARILARI!

Konuşmasının sonunda Kadıoğlu, toplumda hâlâ temel afet davranışlarının bilinmediğini şu sözlerle örnekledi:

“Diyelim 7. kattasınız ve asansöre bindiniz, tam o sırada deprem oldu. Ne yaparsınız? Bu ülkede her gün deprem konuşuluyor ama insanlar bu gibi basit şeyleri bilmiyor. Çünkü risk yönetimi eğitimi yok.”

Kadıoğlu, toplumun afet çantası anlayışını sert bir dille eleştirdi:

“Düdük koydun mu? Tamam, sen hazırsın! Böyle saçmalık olur mu? Japonlar gibi evin bir köşesinde lazım olabilecek eşyalar olmalı. Deprem çantası bir bavul değil; çantayı sırtlanıp kaçmak Japonya’da yok. Erkekler ilaç, çikolata, su taşır yanında. Hazırlık bu.”

Konuşmasında esprili bir dille ev içi risklere de değinen Kadıoğlu, eşyaların sabitlenmemesi konusunda “toz avcısı hanımları” hedef aldı:

“Televizyonu sabitleyemiyorum çünkü arkasında toz birikiyormuş. Afet Hanım evde gerçekten afet. Sabitleme yok, çünkü toz alma derdi var. Böyle şey olur mu?”

Toplumda güvenli yaşam anlayışının eksik olduğunu vurgulayan Kadıoğlu, eğitim eksikliklerini dile getirdi:

“Amerikalı çocuklara okula gidince sadece ‘Hayır’ demeyi öğretiyorlar. Çünkü hayır diyemeyen çocuk akran baskısıyla uyuşturucuya başlar. Bizde hayır demek bile öğretilmiyor. Güvenli yaşam kültürü bu işin temeli.”

Kadıoğlu, son olarak deprem ve afet bilincine ilişkin şu uyarıları yaptı:

 •    “Afet yönetimi müdahale değildir; önleyici planlama gerektirir.”
 •    “Doğal afet kavramı yanlış; afet doğa kaynaklı olabilir ama insan ihmaliyle yıkıcı olur.”
 •    “İstanbul’da zemin kalitesi bazı bölgelerde yeni binaları bile tehlikeye atar.”
 •    “Sismik boşluklar belli, ama toplumda hazırlık eksik.”

Kaynak: İŞÇİ HABER