İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, bir yandan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını kınarken, diğer yandan İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki işgal politikasını savunmaya devam etti.
Bakan Saar, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamalarda, Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik düzenlenen saldırılara tepki gösterdi. Açıklamasında, Rusya’nın yerleşim alanlarını hedef alarak “ağır ve trajik can kayıplarına yol açtığını” belirten Saar, hayatını kaybedenlerin ailelerine taziye, yaralılara ise acil şifalar diledi.
Kiev Büyükelçiliği Personeliyle Görüştü
Saar, saldırılar sırasında evi zarar gören İsrail’in Kiev Büyükelçiliği’nde görevli bir sekreterle de telefonda görüştüğünü bildirdi. Ukrayna’ya destek mesajı veren İsrailli Bakan, açıklamasında Rusya’nın sivil bölgeleri hedef almasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Fakat aynı paylaşım dizisinde, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri işgalini savunan açıklamalarda bulundu.
Gazze İşgalini Savundu
Saar, 2005 yılında dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Gazze'den tek taraflı çekilme kararına karşı olduğunu hatırlatarak, bu adımın yıllar sonra “yanlış bir karar” olduğunun ortaya çıktığını öne sürdü.
İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesine rağmen güvenliğini sağlayamadığını ileri süren Saar, bu durumu İsrail’in bölgedeki askeri varlığının ve güvenlik politikalarının devamı için gerekçe olarak sundu.
Saar’ın bu açıklamaları, uluslararası kamuoyunda çifte standart eleştirilerine neden olurken, özellikle Gazze'deki sivil kayıplar ve devam eden insani krizle ilgili tepkilerin sürdüğü bir dönemde geldi.
Çelişkili Tutum Eleştiriliyor
Dış politika gözlemcileri, Saar’ın Ukrayna’daki sivil kayıpları kınarken, Gazze’de daha kötü bir durum sürdüren İsrail’in politikalarını savunmasının dikkat çekici bir çelişki oluşturduğunu belirtiyor. İsrail'in Gazze’deki askeri saldırıları, özellikle 7 Ekim 2023’ten bu yana artan yoğunlukla birlikte, on binlerce sivilin ölümüne ve kitlesel yıkıma yol açtı.
Saar’ın açıklamaları, hem uluslararası hukuk hem de insan hakları çerçevesinde İsrail’e yöneltilen eleştirilerin odağında yer almaya devam ediyor.