DOSYA HABER - GİZEM GÜVEN
“Sağlık her bireyin temel hakkıdır” ilkesi, yıllardır Türkiye sağlık politikasının temel taşı olarak korunuyor. Özellikle son 20 yılda sağlık sisteminde atılan önemli adımlar, vatandaşların sağlık hizmetine erişimini büyük ölçüde kolaylaştırdı. Ancak bugün gelinen noktada, kamu hastanelerinde yaşanan yoğunluk, randevu bulma zorluğu ve özel sağlık kuruluşlarına yönelişteki ciddi artış, kamuoyunda bazı soruları beraberinde getiriyor: “Sağlık sistemi erişilebilir mi?”, “Hizmetin niteliği nasıl etkileniyor?” ve belki de en çarpıcısı: “Devlet hastaneleri özelleşmeden mi etkileniyor?”
Bu haberimizde kamu ve özel sağlık hizmetleri arasındaki son yıllardaki dönüşümü anlamaya, gözlemlemeye ve toplumsal etkilerini sorgulamaya odaklandık.
RANDEVU BULMAK ARTIK ZOR BİR MİSYON MU?
Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS), uzun süredir vatandaşların hastanelerde sıra beklemeden, planlı şekilde muayene olabilmesini sağlıyor. Ancak bazı branşlarda yaşanan randevu sıkıntısı, sistemin üzerindeki yükü gözler önüne seriyor.
Gözlem:
• Dahiliye, kadın doğum, ortopedi gibi branşlarda büyük şehirlerde 1 ila 3 ay sonrasına randevu verilebiliyor.
• Vatandaşlar acil servislere yönelmek zorunda kalıyor; bu da acil servislerin asli işlevinden sapmasına neden olabiliyor.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala bu durumu şöyle açıklıyor:
“Kamu sisteminde talep çok yüksek. Hekim sayısı ve altyapı artmasına rağmen, nüfusun ihtiyaçları da hızla büyüyor. Bu yüzden özellikle bazı branşlarda yoğunluk kaçınılmaz oluyor. Türkiye'deki hekim sayısı Avrupa ortalamasının altında. Bu durum özellikle kamu hastanelerinde yoğunluğu artırıyor ve hizmet sunumunu zorlaştırıyor."

AYNI DOKTOR, AYNI CİHAZ — FARKLI ZAMAN, FARKLI ÜCRET
Türkiye’de birçok doktor, yasal çerçevede hem kamu hem de özel sağlık kuruluşlarında görev yapabiliyor. Bu uygulama, sağlık çalışanlarının maddi açıdan desteklenmesine katkı sağlarken, vatandaş açısından kafa karışıklığına neden olabiliyor.
Görüşünü bildiren bir hasta devlet hastanesinde MR çektirmek için 2 ay sonrasına gün alabiliyor. Ancak aynı doktor, aynı cihazla çalıştığı özel hastanede bu işlemi 2 gün içinde gerçekleştirebiliyor.
Kamuoyunda Sorulan Soru:
“Neden devlet hastanesinde sıra beklerken, özelde daha hızlı işlem yapılabiliyor?”
Talep artışı, devlet sisteminde doğal bir yoğunluk yaratıyor. Özel sağlık kuruluşları ise bu noktada bir alternatif olarak devreye giriyor.
ÖZEL HASTANEYE YÖNELİM: TERCİH Mİ, MECBURİYET Mİ?
Özellikle büyük şehirlerde, devlet hastanesinden randevu bulamayan bazı vatandaşlar çareyi özel hastanelerde arıyor. Ancak özel sağlık kuruluşlarındaki ücretler, dar gelirli kesim için ciddi bir yük oluşturabiliyor.
Veriler:
• Özel hastanelerde muayene ücretleri SGK katkısıyla ortalama 500–1000 TL arasında değişiyor.
• Tamamlayıcı sağlık sigortası olmayan bireyler, bu ücretleri cebinden ödemek zorunda kalıyor.
Görüşünü bildiren emekli bir vatandaş, “Randevu bulamayınca mecbur özel hastaneye gittim. İyi hizmet aldım ama neredeyse emekli maaşımın dörtte biri gitti.” dedi.
Sağlık ekonomisti Prof. Dr. Onur Başer ise konuya ilişkin “Türkiye'de sağlık hizmetlerine erişim konusunda bölgesel ve gelir düzeyine bağlı farklar büyüyor. Özel sağlık hizmetleri çoğu zaman zorunlu değil ama tek seçenek haline geliyor” dedi.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN DURAĞINDAYIZ: YENİ BİR DENGE ARAYIŞI
Türkiye’nin 2003’te başlattığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı” kapsamında, aile hekimliği modeli, şehir hastaneleri, MHRS gibi pek çok reform hayata geçti. Bu reformlar sayesinde Türkiye birçok uluslararası raporda erişim konusunda olumlu verilerle yer aldı.
Ancak bu hızlı dönüşümün ardından bugün karşılaşılan bazı pratik sorunlar, sistemin yeniden dengeye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
• Sağlık hizmetleri bir yönüyle hızlandı, ancak erişim talepleri de arttı.
• Yeni hekim istihdamı, branş dağılımı ve altyapı planlamasında bölgesel ihtiyaç analizleri daha da kritik hale geldi.
GELECEĞE BAKIŞ: DİJİTALLEŞME, EVDE SAĞLIK, ÖNLEYİCİ HEKİMLİK
Uzmanlar, sağlık sisteminin üzerindeki baskının sadece hastaneleri iyileştirerek değil, toplumun genel sağlık okuryazarlığını artırarak çözülebileceğini savunuyor.
Yeni Yaklaşımlar:
• Aile hekimliğinin güçlendirilmesi
• Evde sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması
• Mobil sağlık uygulamaları ve dijital tanı sistemlerinin geliştirilmesi
Bu tür uygulamalar, hem kamu yükünü azaltabilir hem de vatandaşların doğrudan hastaneye yönelmesini önleyebilir.
Türkiye’nin sağlık sistemi, yıllar içinde çok önemli mesafeler kat etti. Ancak bugün gelinen noktada, sistemin sürdürülebilirliği ve eşit hizmet sunumu için yeni bir denge arayışına girildiği görülüyor. Özelleşme, burada bir tehdit değil; kamu hizmetinin tamamlayıcısı olarak değerlendirilebilir. Ancak bu tamamlayıcılığın sınırları net çizilmeli ve “hizmet hakkı” herkese eşit şekilde ulaştırılmalıdır.
Sağlık sistemi bir bütün olarak değerlendirilmeli; kamu ve özel sağlık yapıları birlikte düşünülerek, dengeleyici ve tamamlayıcı bir çerçeve oluşturulmalıdır. Eleştiri değil çözüm odaklı bu bakış, vatandaşın da, sistemin de yararına olacaktır.

Kaynak:
Sağlık Bakanlığı Faaliyet Raporları
TÜİK Sağlık Harcamaları İstatistikleri
OECD - Türkiye Profili 2023