Türkiye’nin farklı bölgelerinde yer alan 7 önemli gölde yapılan araştırma, tatlı su kaynaklarının mikroplastik kirliliğiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Suda ve tortularda (sediment) yapılan ölçümler, koruma altındaki göllerin bile risk altında olduğunu gösterdi.
Türkiye'nin en kirli gölü hangisi?
Araştırmaya göre, Borçka Baraj Gölü’nde 1 litre suda ortalama 0,69 adet mikroplastik tespit edilirken, en yüksek sediment kirliliği ise Şavşat Karagöl’de kilogramda ortalama 344 adet olarak ölçüldü. Bu durum, su altı tortularının mikroplastik birikiminde önemli rol oynadığını gösteriyor.
Sudan alınan örneklerde mikroplastiklerin büyük çoğunluğunun (%82,4) "fragment" yani kırık plastik parçaları olduğu belirlendi. Geri kalan %17,6’sını ise lif (fiber) formundaki mikroplastikler oluşturuyor. Sedimentteki oran ise lif ve parçacık arasında daha dengeli.
Prof. Dr. Kenan Gedik’e göre kirliliğin temel sebepleri, turistik faaliyetler, balıkçılık ekipmanları ve arıtılmamış atık sular. Özellikle plastik ambalaj atıkları, tekstil lifleri ve balıkçılık malzemeleri su kaynaklarını kirleten başlıca unsurlar arasında yer alıyor.
Koruma Altındaki Göller Neden Kirli?
Araştırmanın dikkat çeken sonuçlarından biri de koruma altındaki göllerin de mikroplastik kirliliğine maruz kalması oldu. Şavşat Karagöl örneğinde olduğu gibi, dışa akışı olmayan kapalı ekosistemlerde sediment kirliliği çok daha fazla birikiyor. Gedik, "Koruma altına aldığımız yerler turizme açıldıkça tehdit altına giriyor" diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti.
Mikroplastikler yalnızca fiziksel bir kirletici değil; aynı zamanda içerdikleri kimyasalları zamanla suya salarak ekosistemleri ve canlı yaşamını tehdit ediyor. Bu kirliliğin uzun vadede insanların içme suyuna kadar ulaşabileceği uyarısı yapılıyor.
Prof. Dr. Gedik, “Su doğada azalmaz ama temiz su azalıyor” diyerek mikroplastik kirliliğinin gelecekte çok daha ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguladı. Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının, Avrupa ve Amerika’ya göre çok düşük olduğunu da hatırlattı.
Bu araştırma, Türkiye’de aynı anda hem yüzey suyu hem de sediment örnekleri üzerinde yapılan nadir ve kapsamlı çalışmalardan biri. Özellikle koruma altındaki doğal göllerde mikroplastik kirliliğini inceleyen ilk çalışmalar arasında yer alması açısından büyük önem taşıyor.