Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail polisinin koruması altındaki yerleşimci gruplarla birlikte Mescid-i Aksa’ya düzenlenen baskını yazılı bir açıklamayla en güçlü ifadelerle kınadı. Açıklamada, Mescid-i Aksa’nın güvenliğinin ve Kudüs’ün kutsal kimliğinin korunmasının yalnızca bölgesel bir mesele olmadığı, aynı zamanda insanlığın ortak vicdanı adına öncelikli bir sorumluluk olduğu vurgulandı.
‘İki Devletli Çözümün Temelleri Hedef Alınıyor’
Bakanlık, İsrail'in son dönemdeki ilhak çağrıları ve sistematik provokasyonlarının iki devletli çözümün temellerini açıkça hedef aldığını belirtti. Bu tür eylemlerin, bölgedeki barış umutlarına derinden zarar verdiği ifade edilen açıklamada, Filistin’de ve çevre bölgede devam eden istikrar bozucu faaliyetlere karşı acil ateşkesin sağlanması ve iki devletli çözüm temelinde kalıcı bir barışın tesis edilmesi gerektiği vurgulandı.
İsrailli Bakanların Mescid-i Aksa Baskını Kınandı
Açıklamada, bazı İsrailli bakanların İsrail polisinin koruması altında ve yerleşimci gruplarla birlikte gerçekleştirdiği Mescid-i Aksa baskınının uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilerek, bu eylem "en güçlü şekilde kınıyoruz" ifadesiyle değerlendirildi.
Filistin Dışişleri Bakanlığı Önceden Uyarmıştı
Filistin Dışişleri Bakanlığı, baskın öncesinde yaptığı açıklamada, İsrailli fanatik grupların Mescid-i Aksa’ya yönelik organize bir saldırı hazırlığı içinde olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Açıklamada, söz konusu grupların bu baskın çağrılarını, Yahudi inancında Süleyman Mabedi’nin M.Ö. 586 ve M.S. 70 yıllarında iki kez yıkılışının anıldığı ve yas günü olarak kabul edilen “Tişa BeAv” kapsamında yaptığı ifade edilmişti.
‘Resmi İsrail Politikalarının Bir Parçası’
Filistin makamları, Mescid-i Aksa'ya yönelik bu tür girişimlerin yalnızca fanatik grupların eylemi değil, aynı zamanda İsrail'in işgal uygulamaları çerçevesinde yürütülen organize bir planın parçası olduğunu belirtti. Açıklamada, baskınların Tapınağın sözde yıkılışını gerekçe göstererek meşrulaştırılmaya çalışıldığı ve bu eylemlerin Mescid-i Aksa’yı hedef alan resmi İsrail politikaları doğrultusunda hayata geçirildiği ifade edildi.