Halılar önce tek tek onarımdan geçiriliyor, ardından özel steril havuzlarda mikroplardan arındırılıyor. Daha sonra Döşemealtı'ndaki tarlalara serilen halılar, güneşin altında belirli aralıklarla ters düz edilerek hem nem hem ısı alıyor hem de renkleri pastelleştiriliyor. Renk cümbüşüne dönüşen bu görüntü, adeta “halı tarlası”na dönüşen arazilerde görsel şölen oluşturuyor.
Gündüz güneşte, gece nöbette
Gündüzleri güneşe serilen halılar, gece ise hırsızlık, yağmur ve yabani hayvanlara karşı titizlikle korunuyor. Arazi sahipleri, köpeklerle birlikte akşam saatlerinden itibaren tarlada nöbete başlıyor. Römorklarla çevrelenen alanda nöbetçiler çay içip yemek yiyor, sırası gelen römorkta uyuyor. Halıların her biri işletmelere ve sahiplerine emanet olduğu için, tüm güvenlik önlemleri titizlikle yürütülüyor.
İşletme sahibi Hasan Topkara, bu yıl 15 bine yakın halı serileceğini, halıların büyük bölümünün İstanbul'dan geldiğini ve bazı parçaların yurt dışından getirildiğini söyledi. “Kışın buğday ekiyoruz, yazın ise bu alan halı tarlasına dönüşüyor. 3 ay boyunca güneşte pastelleştiriyoruz. Gece güvenlik nöbetimiz var. Hırsızlık yaşanmadı ama tedbir bizden sorulur” diyen Topkara, halıların kendilerine emanet olduğunu belirtti.

topkara: Yemeğimizi de burada yiyoruz, halılarla birlikteyiz
Hasan Topkara’nın eşi Raziye Topkara ise her akşam araziye geldiklerini belirterek, “Yemeğimizi burada yiyoruz, çayımızı içiyoruz. Aynı zamanda nöbet tutuyoruz. Halılar el dokuması ve çok değerli. Bu yüzden gözümüz gibi bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA