Almanya'da seçim sistemine yönelik tartışmalar yeniden gündemde. CDU'lu siyasetçi Julia Klöckner, mevcut seçim yasasının doğurduğu temsil sorunlarına dikkat çekerek, meclisin küçültülmesinin ardından ortaya çıkan meşruiyet krizine karşı uyarıda bulundu. Klöckner, kendi partisi adına yeni bir reform önerisi getirmeyeceğini, ancak mevcut sistemin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Klöckner: Yeni Öneri Sunmayacağım, Zaten Yeterince Model Masada
CDU’lu Julia Klöckner, şu anda yürürlükte olan seçim yasasının önemli yapısal sorunlara yol açtığını ifade etti. Ancak buna rağmen, kendi adına yeni bir yasa teklifi sunmayacağını açıkladı. “Zaten reddedilmiş önerileri yeniden sunmak yaratıcı bir yaklaşım olmaz” diyen Klöckner, masada hâlihazırda yeterli sayıda teklif bulunduğunu ve mevcut modellerin tekrar değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Klöckner, geçmişte destek bulamayan bazı seçim modeli önerilerinin, bugünkü siyasi ve toplumsal koşullarda yeniden kabul görebileceğine dair umutlu konuştu. Bu açıklama, özellikle seçim sisteminin adaletsizliğine dair artan eleştirilerle paralel bir dönemde geldi.
Yeni Seçim Yasası Temsil Krizi Yarattı
SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan mevcut koalisyon hükümeti, önceki yasama döneminde yaptığı değişiklikle milletvekili sayısını 735’ten 630’a düşürmüştü. Bu hedefe, seçim sisteminde önemli bir değişiklik yapılarak “artık” (Überhang) ve “denge” (Ausgleich) milletvekillerinin kaldırılmasıyla ulaşıldı.
Ancak bu reform, kamuoyunda geniş yankı uyandıran bir temsil sorununu da beraberinde getirdi. Şubat 2025’teki erken genel seçimlerde, Almanya genelinde 23 seçim bölgesi, birinci oyla (Erststimme) seçtiği adaylarını meclise gönderemedi.

Halkın Seçtiği Adaylar Meclise Giremedi
Yeni sistemde, doğrudan halk tarafından seçilen milletvekillerinin yeterli ikinci oy (Zweitstimme) alınamadığı için meclise girememesi ciddi eleştirilere yol açtı. Özellikle Baden-Württemberg'de üç, Hessen'de ise bir seçim bölgesinde, halkın doğrudan oy verdiği hiçbir aday Federal Meclis’e giremedi.
Klöckner bu durumu değerlendirirken, “Temsil sorunuyla karşı karşıyayız” ifadesini kullandı. Seçmenlerin doğrudan oylarıyla seçilen milletvekillerinin mecliste yer bulamamasının, demokratik meşruiyet açısından büyük bir sorun olduğunu belirtti.
‘Halkın Anlayabileceği ve Adil Bir Sistem Gerek’
Klöckner, “Meclisin küçülmesi doğru bir adımdı” diyerek reformun temel hedefinin desteklenebilir olduğunu ifade etti. Ancak gelinen noktada, sistemin halk tarafından anlaşılabilir ve daha adil bir yapıya kavuşturulması gerektiğini savundu.
Mevcut seçim sisteminde uygulanan çift oy modeli hakkında da değerlendirmede bulunan Klöckner, iki farklı çözüm önerisini gündeme getirdi. “Ya artık çift oy sisteminden vazgeçmeliyiz ya da birinci oya yeniden değer kazandırmalıyız” diyen Klöckner, temsil adaletsizliğini gidermeye yönelik yapısal değişikliklerin kaçınılmaz hale geldiğini söyledi.
Gündemde Ne Var?
Klöckner’in bu açıklamaları, seçim sistemi reformuna yönelik kamuoyu ve siyaset dünyasında süregelen tartışmaları yeniden alevlendirdi. Özellikle birinci oy ile seçilen milletvekillerinin meclise girememesi, halkın siyasi temsiliyet algısını derinden etkiliyor. Önümüzdeki dönemde partilerin seçim sistemi üzerine yeni öneriler geliştirmesi bekleniyor.