Koalisyon hükümeti, dört farklı partinin ortaklığıyla kurulmuştu. Geert Wilders’ın liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi (PVV), popülist Çiftçi-Vatandaş Hareketi (BBB), merkezde konumlanan Yeni Toplumsal Sözleşme (NSC) ve liberal Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD), geçtiğimiz aylarda ortak bir hükümet yapısı oluşturmuştu.
Ancak bu birliktelik, sığınmacı politikaları konusunda yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle uzun ömürlü olamadı. Wilders, daha sert ve katı göçmen karşıtı önlemler içeren “on maddelik plan” ile koalisyon ortaklarının karşısına çıktı. Bu taleplerin hükümet programına dahil edilmesini isteyen Wilders, destek bulamayınca geri adım atmadı ve koalisyonu terk etti.
Kriz Toplantısıyla Başlayan Çatlak Büyüdü
Salı sabahı koalisyon liderlerinin katılımıyla yapılan kritik toplantının temel gündemi, Wilders’ın talep ettiği sert sığınmacı politikalarıydı. Toplantıya girmeden önce bile taraflar arasında uzlaşma ihtimalinin zayıf olduğu biliniyordu. Beklenen oldu; anlaşma sağlanamadı ve koalisyon çatısı çöktü.
Toplantının ardından Wilders’ın kararı açıklaması, siyasi kulislerde şok etkisi yarattı. Diğer koalisyon ortaklarının liderleri, PVV’nin hükümeti terk etmesini sert bir dille eleştirdi. Ancak Wilders geri adım atmadı.
Hollanda Yeni Bir Seçime mi Gidiyor?
Koalisyonun dağılması sonrası gözler şimdi Cumhurbaşkanı’na ve olası yeni seçim takvimine çevrildi. Hükümetin resmi olarak istifa edip etmeyeceği ya da yeni bir koalisyon kurulup kurulamayacağı merak ediliyor. Analistler, bu süreçte siyasi belirsizliklerin artabileceğine dikkat çekiyor.
Hollanda siyaseti, Wilders’ın ani kararıyla yeni bir döneme girmiş durumda. Sığınmacı politikaları etrafında şekillenen bu kriz, ülkenin önümüzdeki dönemde nasıl bir yol haritası izleyeceğine dair ciddi sorular doğuruyor.