Harvard Üniversitesi, Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturmasının ardından Beyaz Saray’dan gelen baskılara karşı bir dizi hukuki mücadele başlattı. Trump yönetiminin üniversitelerde antisemitizmi önleme adı altında başlattığı kapsamlı kampanya, özellikle Harvard’ı hedef aldı. Ancak bu gerginliğin temelleri, Trump’ın ikinci dönemine başlamasından çok daha önce atılmıştı.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan Gazze savaşı ve kampüslerdeki protestolar, Harvard’ın eski rektörü Claudine Gay’in ABD Kongresi’nde verdiği bir ifadeyle daha da alevlendi. Gay’in, "Yahudilere soykırım çağrısının okul kurallarına aykırı olup olmadığı" sorusuna "bağlama göre değişebilir" yanıtı vermesi, ciddi tepki topladı. Gelen tepkiler ve ardından çıkan intihal skandalı nedeniyle Gay görevinden istifa etti.
Bu gelişme, muhafazakar gruplar ve siyasetçiler için üniversitelerdeki liberal eğilimleri yeniden hedef alma fırsatı sundu. Harvard, antisemitizmle mücadele için bir görev gücü oluşturdu ve gösterileri kısıtlayan, ifşa (doxing) eylemlerini yasaklayan ve Yahudi öğrencileri de kapsayacak şekilde kapsayıcılık çabalarını genişleten adımlar attı.
Trump Yönetiminden Harvard’a Antisemitizm İncelemesi
Ancak Trump yönetimi, Harvard’ın bu çabalarını yetersiz buldu. Göreve başladıktan sadece günler sonra Trump, antisemitizmle mücadeleyi güçlendirmeye yönelik bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Kararnamede, Yahudi öğrencilerin kampüslerde ayrımcılığa, tehditlere ve fiziksel saldırılara maruz kaldığı iddia edildi. Bu kapsamda yabancı öğrencilerin ve çalışanların eylemlerinin izlenmesi ve gerektiğinde sınır dışı edilmesi önerildi.
Adalet Bakanlığı, "Yahudi karşıtlığıyla Mücadele Görev Gücü" kurarak 10 üniversiteyi ziyaret edeceğini duyurdu. Şubat ayında Harvard’a gönderilen bir yazıda, antisemitizme karşı yeterli önlem alınmadığı gerekçesiyle üniversite yönetimiyle 30 gün içinde görüşülmesi talep edildi.
Mart ayında Eğitim Bakanlığı, Harvard da dahil olmak üzere 60 üniversitenin Sivil Haklar Yasası’nı ihlal edip etmediğini araştıracağını açıkladı. Takip eden günlerde hükümet, Harvard’ın 8.7 milyar dolarlık federal fonlarının gözden geçirileceğini bildirdi.
Trump Yönetimi Harvard’a Savaş Açtı: Fonlar, Vizeler ve Vergi Muafiyeti Gündemde
Nisan ayında Trump, Harvard’ın tüm federal fonlarının kesilmesinin “iyi bir fikir” olacağını söyledi. GSA (Genel Hizmetler İdaresi), Harvard’a uyulması gereken ön şartları içeren bir yazı gönderdi. Bu şartlar arasında, etnik köken ve ırka dayalı ayrımcılığın sona erdirilmesi, DEI programlarının kapatılması ve görüş çeşitliliğinin artırılması yer aldı.
Harvard, bu talepleri Anayasa’ya aykırı bulduğunu belirterek kamuoyuna açıkladı ve yasal süreci başlattı. Aynı gün, hükümet 2.2 milyar dolarlık hibenin dondurulduğunu duyurdu.
Sonraki haftalarda Trump yönetimi, Harvard’ın vergi muafiyetini kaldırmayı gündeme getirdi, öğrenci değişim programı onayını iptal etti, dış fonlara dair kayıtları talep etti ve araştırma fonlarını geri çekmeye başladı.
Mayıs ayında Harvard, öğrenci vize programına getirilen kısıtlamalara karşı ikinci bir dava açtı. Mahkeme, geçici yürütmeyi durdurma kararı vererek üniversitenin uluslararası öğrencileri kabul etmeye devam etmesini sağladı.
Trump ise Harvard’a yönelik baskının süreceğini açıkladı. 4 Haziran’da uluslararası öğrencilerin vizelerini askıya alan bir kararname imzaladı. Harvard bu kararı da mahkemeye taşıdı. Mahkeme, bu kararnameye karşı da geçici tedbir kararı verdi.
10 Haziran itibariyle Trump yönetimi, bazı alanlarda üniversiteyle görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini belirtse de Harvard’a yönelik taleplerini sürdürüyor.
Kaynak: CNN