11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından uzun zamandır olması beklenen İstanbul depremi gündem oldu. İBB ekibi; çözüm ve önlem önerileri ile iş birliği çağrılarını içeren "İstanbul Deprem Seferberlik Planı"nı açıkladı.

Toplantıda açıklama yapan İBB Başkanı İmamoğlu, depremin İstanbul için "gerçek beka sorunu olduğunu" söylerken, "Ekiplerimiz ve bilim insanlarımız bundan sonra çalışmalarına aralıksız devam edecek" dedi. 

"Depreme hazırlık konusunda iş birliğine yanaşmayan kim varsa koltuklarını bırakacak evine dönecek" diyen İmamoğlu, merkezi idareye, bakanlıklara, hükûmete, ilçe belediyelerine, sivil topluma, ilgili sektörlere "seferberliğe katılma ve işbirliği" çağrısı yaptı. 

Güçlendirme çalışmalarının bu ay itibarıyla başlayacağını bildiren İmamoğlu, mart ortasında başvuruların alınacağını bildirdi.

Finansal desteğin önemine pek çok kez vurgu yapan İmamoğlu, "Altyapı çalışmalarının geliştirilmesi ve hızlanması için merkezi yönetim desteğine ve finansal desteğe ihtiyacımız var. Amasız, fakatsız, partisi purtisi yok bu işin. Bunu ısrarla talep ediyoruz" diye konuştu. 

İmamoğlu, İBB'nin yol haritasını konu başlıkları olarak şöyle özetledi: 

  • Marmara deprem konseyinin kurulması 
  • İBB deprem bütçesi revizyonuna destek 
  • Mevzuat çalışmalarının yapılması
  • Merkezi yönetimle işbirliği ve finans desteği
  • Hızlı tarama yönteminin mevzuata konması
  • Boş konutların kullandırılması için yasal düzenlemeler
  • Toplanma ve geçici barınma alanlarıyla ilgili çalışmalar
  • Altyapı sistemlerinin depreme dirençli hale getirilmesi
  • İstanbul özelinde yasa çalışması

İmamoğlu'nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle: 

"Zor anlarında afetzedelerin yanında bulunmaya devam edeceğimiz bu süreçte 2 bine yakın personelimiz hâlâ Hatay'da. 7 gün orada bulundum, büyükşehir belediye başkanlarımız, genel başkan yardımcımız ve genel başkanımız liderliğinde...  Arama kurtarma ekiplerimizin ortaya koyduğu mücadeleyi buradan anmak istiyorum. Katkı sunan tüm kurum kuruluşlarında, gönüllülere, katkı sunan vatandaşlarımıza, milletimize ayrı bir teşekkürü borç biliyorum. 

Bu büyük afetin ve yaşadıklarımızın bize yüklediği derin bir sorumluluk var. Artık hayatımıza eskisi gibi devam edemeyeceğimizi biliyoruz. On binlerce canımız hâlâ belki göçük altına, enkazlardan çıkarılıyorken biz normal yaşamımızı sürdüremeyiz. Buna hakkımız yok. 

Hepimizin her şeyi tekrar düşünmeye ihtiyacı var. Bu topraklarda durmadan deprem oluyor, insanlar ölüyorsa, iktidarı, muhalefeti, bürokrasisi, vatandaşları, hepimiz depremi ülkenin birinci sorunu kabul etmeliyiz. 

Bundan sonra deprem tartışması, fay hattı tartışmalarını terk etmeliyiz. Zaten layıkı ile yapan hocalarımız var. Deprem bu kadim coğrafya için bir realitedir. Bu topraklarda milyonlarca yıl önce depremi oluşturan mekanizmalar oluştu. Depremleri durduramayacağımıza göre, milletçe depremde yıkılmamak için, şaşkınlık içinde büyük pişmanlık duymamak için, bir devlet olarak da gelecekte ayakta kalabilmek için deprem dirençli kentler yaratmak zorundayız. 

İBB olarak, güçlü bir inisiyatif alıyoruz, düzen değiştiriyoruz, düzen değiştirmek zorundayız. Bu cesaret ister, cesur olabilmek için öne yanlış giden bir sürecin, düzenin bir parçası olmaktan net olarak kurtulmak gerekir. 

İBB, bu süreçte yıllardır bu konuyu konuşuyor. 1999 yılından beri İstanbul'un yanı başında olan Gölcük ve Düzce depreminden beri... Bu düzene kalıcı ve cesur biçimde değişim adına yeterli adımları atamamıştır. 

2019'dan bugüne biz imar, rant siyaset düzenine karşıyız. Deprem konusunda en ileri, en cesur adımları atabilecek konumda olmak zorunda olduğumuzun farkındayız. Bu konumumuzun gereğini yerine getirme çabamızın yetmeyeceğini, bunu daha da yükseklere taşımak zorunda olduğumuzun farkındayız. 

Deprem konusunda yapılması gereken her ne var ise yerine getirmek için İstanbul olarak ayağa kalkıyoruz. Deprem dirençli İstanbul için yüksek seviyede bir seferberlik başlatıyoruz. Bu mümkündür. California, Meksika, İtalya, Şili, Japonya'da nasıl mümkün olabilmişse, İstanbul'da da mümkün olmak zorundadır. Yaşamak istiyorsak...

Deprem, İstanbul için kaçınılmaz bir gerçek ve gerçek anlamda beka meselesidir. Tarih boyunca İstanbul'u nasıl vurduysa, yine vuracaktır. Gününü, yılını bilmiyoruz ama deprem bu kentte yaşanacaktır. 

Bu topraklarda millet olarak neslimizi ebediyen yaşatmak istiyorsak, kısa, orta ve uzun vadede deprem dirençli yerleşim alanlarını hızlıca oluşturmak zorundayız.  

Bilime ihtiyacımız var, bilim yegane ışığımızdır. Bilimin söylediklerini görmezden gelerek yolumuza devam ettiğimizde, canımızı yakan, sayısını beyan etmekte bile zorlandığımız on binlerce insanımızı kaybettiğimizde yaşadığımız acıyı defalarca yaşarız. Görmezden gelerek yola devam etmek mümkün değildir. 

Güçlü bir yol haritasına ihtiyacımız var. Tüm kaynakları belirli bir zaman planına göre sürece dahil etmek zorundayız.

Deprem ve afetlere karşı bu kadim şehri dirençli bir kent haline getirmek için her şeyi tekrardan, sıfırdan başlatıyoruz. 

İş başına geldiğimizden beri yaptığımız pek çok afet hazırlığı projesini bir araya getirerek defalarca gözden geçirdik. Bilim çevrelerine çağrı yaparak hızla deprem bilim kurulu kurduk, çalıştaylar yaptık. Bilim kurulumuzla yaptığımız toplantıda, 7 alanda çalıştay sürecini gerçekleştirdik. Güçlendirmeden acil yardıma; lojistikten, sağlık önlemlerine; semt örgütlenmesinden afet koordinasyon merkezimize kadar tüm boyutlarını mercek altına aldık. 7 bilimsel kuruldan gelen değerlendirme raporları da elimizdedir, bunları paylaşacağız. 

Ekiplerimiz ve bilim insanlarımız bundan sonra çalışmalarına aralıksız devam edecek.

İBB'nin yol haritası

Planlamaya ilişkin konularda yapılması öngörülen revizyonlar şöyle:

- İmar planlarının yapım ve özellikle değiştirilmesine ilişkin esaslar, kamu yararı ilkesi çerçevesinde yeniden ele alınmalıdır.

-1999 yılından önce yapılan ve hala yürürlükte olan imar planları, güncel jeolojik - jeoteknik etütlere göre revize edilmelidir.

Afet Uzmanı Tokat depremini değerlendirdi: Deprem potansiyelinin var olduğu bilinen bir fay hattıydı Afet Uzmanı Tokat depremini değerlendirdi: Deprem potansiyelinin var olduğu bilinen bir fay hattıydı

-6306 sayılı Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa'da Bakanlığa verilen yetkiler büyükşehir belediyelerine de tanınmalıdır.

-İstanbul başta olmak üzere afet riski olan tüm kentlerde orta ve büyük ölçekli yatırım ve yapılaşmalar için 'Kentsel Afet ve Risk Etki Değerlendirmesi' yapılarak buna ilişkin bir yönetmelik düzenlenmelidir.

-Toplanma Alanları, Geçici Barınma Alanları ve 1. Derece Tahliye Koridorları imar planlarına işlenmelidir. Bunlarla ilgili plan değişikliği yapılması yasaklanmalıdır.

-Sayıştay'ın periyodik denetimlerinde kentsel imar rantlarına ilişkin özel ihtisas denetimi uygulaması başlatması sağlanmalıdır.

-İstanbul'un depreme hazırlanmasını odağına alan İstanbul Yasası çıkarılmalıdır. Afet öncesi planlama ve yer seçim aşamaları, yapıların güçlendirilmesi ve yenilenmesi, afete müdahale ve afet yönetimi süreçleri bu yasanın sağladığı özel yetkilerle yönetilmelidir.

Riskli yapı denetimine ilikin konularda yapılması öngörülen revizyonlar şöyle: 

-Mevzuatımızda riskli yapı analizleri, yıkım, güçlendirme veya yeniden yapım süreçleri belediyelerce can ve mal güvenliğinin odağa alındığı bir şekilde re'sen yapılabilmelidir. Bu tür uygulamalarda temel ilke kamu ve komşuluk hukuku çerçevesinde vatandaşların da mağdur edilmediği bir biçimde kurgulanmalıdır.

- Yapının proje tadilat ve her türlü inşai fiziki müdahaleyi de gösteren bina kimlik kartları çıkarılacak yönetmelikte belirlenen süreler içinde tespit edilmeli, dijital ortamda ve bina girişlerinde kare kod uygulaması ile duyurulmalıdır.

- Hızlı bina taraması, riskli yapı analizinden önceki aşama olarak yönetmeliğe girmeli, tüm yapı stoğunun depreme karşı kırılganlığı bu yöntemle tespit edilerek riskli yapı analizine sevki uygun görülenler için 6306 sayılı Kanunun hükümleri uygulanması esas olmalıdır.

- Endüstriyel yapı ve tesisler ile ikincil afete yol açabilecek tüm işletmeler için risk taramasının maliklerince yaptırılarak belediyelere sunması ve tespit edilen risklere ilişkin risk azaltım eylem planlarını ivedilikle hayata geçmesi için ilave hükümler mevzuata taşınmalıdır.

İmamoğlu, toplantının sonunda yol haritalarını 11 maddede özetledi ve merkezi idareye çağrı yaptı. 

İmamoğlu, şu açıklamalarda bulundu:

"Kahramanmaraş depremi, bu ülkenin bütün yöneticilerini bir yol ayrımına getirmelidir. Ya hep birlikte harekete geçeceğiz ya da depreme hazırlık konusunda iş birliğine yanaşmayan kim varsa koltuklarını bırakacak evine dönecek, başka yolu yok. Hep birlikte, hızlıca harekete geçmek zorundayız. Boş söze kimsenin tahammülü kalmadı. 

1. Gelin İstanbul ve Marmara bölgesini kapsayan Marmara-İstanbul Deprem Konseyini kuralım. Bütüncül ele almazsak çözümü oluşturamayız. Yıllardır yaptığım çağrıyı bir kez daha yapıyorum. Bakanlıklar, valilik, İBB, ilçe belediyesi, ilgili sektörler bir oluşum planlayalım. Ortak akılla hepimize bir yol haritası hazırlasınlar. 

2. Bu hareket planına uygun olarak, bütçemizi revize etmeliyiz. Ne kadar artırabiliyorsak, deprem için bütçelerimizi ayırmalıyız. Sadece İBB için bahsetmiyorum, merkezi idareyi, hükümeti, bütün bakanlıkları büyük bir seferberliğe davet ediyorum.

Tahliye yollarındaki güçlendirme faaliyetlerimize afete müdahalenin etkin olmasını sağlayacağımız işlerimiz var. Birçok çalışmayı finansal kabiliyeti artırarak yönetebiliriz. 

3. Birçok alanda, mevzuat çalışması öneriyoruz. Özellikle bir buçuk yıldır İstanbul imar yönetmeliğinin yenilenmesi için yoğun çaba içindeyiz. Belirli büyüklükteki parsellerde deprem konteynerleri konulması,  çıkmaların sınırlandırılması, deprem izolatör sistemlerinin yapılarda kullanılmasının teşviki, dönüşüm amaçlı çatıların bağımsız bölüm olarak iskanı, açık alanlarda afet öncelikli altyapı hazırlıklarının yapılması gibi hususlar, İstanbul'u afetlere hazırlama konusunda önemli rol oynayacaktır. İstanbul imar yönetmeliğinin revizyon çalışmasını Meclise sunacağız. İskan yapı kullanım izni verildikten sonra belli periyodlarla da denetlenmesi için bunun hayata geçmesi zaruridir. Ruhsatlı, iskanlı bir binaya müdahale edilmişse bu bir suçtur ve buna meydan vermemek zorundayız. Güçlendirme çalışmalarına da bu ay itibarıyla güçlü şekilde başlayacağız. 

4.İstanbul güçleniyor noktası kuruyoruz. Güçlendirme ve yerinde yenileme kabiliyetini artırarak hızlı bir şekilde harakete geçmezsek, bu işin altından kalkamayız. Bu ülkede 24 yıldır deprem, kentsel dönüşüm konuşuluyor. Böyle devam ederse bir yüz yıl daha lazım bize. Bu yönetmelik, kısmi ve kapsamlı güçlendirmeyi de içine alacak. Mart ayının ortasından itibaren başvuru almaya başlayacağız. 

5. Kahramanmaraş depremi sonrası bize 110 binden fazla başvuru geldi. Hızlı tarama konusunu yaygınlaştırmak için ilgili paydaşlarla ilerleyeceğiz, daha da yaygınlaşması için merkezi idare tarafından güçlü bir mevzuat çalışması yapılmasını öneriyoruz. Ruhsatsız, iskansız binalar konusunda bir arada çalışmalıyız. 

6. Bütüncül konut politikaları yaklaşımı dahilinde mart ayında kendi mülkiyetimizde bulunan, proje ve ruhsatlandırma süreci bitmiş alanlarda ilk etapta 5 bin birimlik sosyal kiralık konut ve ödenebilir sosyal konut yapımının temelini hızlıca atacağız. Orta vadede 10 bin konutun daha inşa sürecini paylaşacağız. İstanbul'da konut politikası ile kapsamlı bir çalışmamız olduğunu, kiralık konutlar, boş konut envanteri üzerinden yeni yaklaşımları da detayları ile beraber genişletmeyi düşünüyoruz. 

7. Toplanma ve geçici barınma alanlarında; su deposu, foseptik çukuru, güneş paneli, alet ve gereç dolabı, çöp toplama alanı, çadır yerleşim alanı gibi tüm detayları güçlü şekilde planlıyoruz. 

8. Altyapı çalışmalarının geliştirilmesi ve hızlanması için merkezi yönetim desteğine ve finansal desteğe ihtiyacımız var. Amasız, fakatsız, partisi purtisi yok bu işin. Bunu ısrarla talep ediyoruz. Elektrikle ilgili, iletişimle ilgili problemler var. İletişimin kesilmemesi, elektrik sorunu yaşanmaması için kamu binalarında, gemilerle mobil baz istasyonlarının kurulması, toplanma alanlarında şarj ünitelerinin bulunması, projelerimizin en ön saflarındadır. Çok kısa zamanda hayata geçireceğiz. 

9. Erken uyarı konusunda, 50 km uzunluğunda fiberoptik tabanlı erken uyarı sistemimizi geliştiriyoruz. Bu hat üzerinde 5 bin sensör ve geliştirilecek yapay zeka sayesinde depreme yönelik hazırlığımızı ve müdahalemizi en üst düzeye çıkartacağız. 

10. İstanbul'un her mahallesinde etkili arama kurtarma ekiplerini oluşturmak üzere yoğun projeyi harekete geçiriyoruz. Eğitimleri hızlandıracağız, gerekli ekipman sağlayacağız. Meslek örgütleri ile yapacağımız protokol ile o grup üzerinden 5 bin kişiyi yetiştirip tüm mahallelerde hazır edeceğiz.

İstanbul'un depreme hazırlığı noktasında geriye bu aşamayı daha da bırakmamız adına, çürük binalar üreten bu düzeni değiştirmek zorundayız. TBMM'nin, merkezi idarenin, hükümetin atması gereken adımlar var. 

Yoğun bir şekilde son dönemde bedelli askerlik hakkının açıklandığı ortamda, bir aylık askerlik yapan insanlara sadece afet gönüllüsü eğitimi verilse bile önemli bir adımdır. Sürekli askerlik görevini yapan mehmetçiklerimiz değil, bir aylık dönemde de afet eğitimi alan yüz binlerce insanın yüzde 30'unu bile bu sürece katabilsek ne büyük kazanım... 

11. İstanbul'a özel bir kanun çıkartılması zorunluluktur. Tüm ülke için de imar aflarını geri dönmemek üzere hayatımızdan çıkartmalıyız. Net olarak yapmak zorundayız. Partiler üstü bir durumdur bu. Her imar affı teklifini geleceğe ihanet olarak görmeliyiz. Anayasal düzenleme yapmalıyız. Yapı denetimi ve müteahhitlik sisteminin yenilenmesi şarttır. Denetim işi, pazarlık meselesi olmaktan çıkarılmalıdır. Yapı üzerinde ve dijital ortamda açık veri olarak toplumun her ferdinin görebilmesine izin verebilecek bir düzenleme yapmalıyız. 

Ruhsatsız binalardan başlayarak, bunların 6 ay içinde güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması için ruhsat alması zorunlu olmalıdır. 1 yıl içinde de güçlendirme ya da yeniden yapılmasına yönelik inşaatı mutlaka başlamalıdır, takip edilmelidir. 

İmar planlarında; toplanma ve kent içi park alanı, eğitim, sağlık, itfaiye alanı olarak belirtilmesine rağmen üzerinde bina olan yerler için acil kamulaştırma planı hayata geçirilmelidir. 

Kıyıları, kalan yerleri lüks konuta boğmak değil, İstanbul'un deprem sorununu çözecek bir imar yapılanması üzerinden harekete geçilmelidir. 

İmar düzenlemeleriyle ilgili cari 25 yasa yürürlükte. Bu uygulamada 19 farklı kurum yetkili. Bu karışıklığı önlemek bile süreci hızlandırabilir, suistimalleri ortadan kaldırır. 

Yaşadığımız afet, devlet yönetimi ve siyasetin esaslı bir değişimden geçmesi gerektiğini hepimize gösterdi. Oturmak, düşünmek, taşınmak, hesap vermek zorundadır. Birbirimize bağırarak, hava atarak bu sorunu çözemeyiz. Önemli bir dönemin başlangıcındayız. 

Toplum, afetle birlikte sorunlarını bir tarafa bırakarak güçlü dayanışma ortaya koyarken; iktidarı ve muhalefeti ile tüm siyaset, zor zamanda kenetlenme görüntüsü verememiştir, bunu düşünmeliyiz. Ne acıdır ki siyasetin, toplumun çok gerisine düştüğüne şahit olduk. 

Türkiye siyasetinin gerçek manası ile çoğulcu olmasını sağlamak için elimizden geleni birlikte yapmalıyız. Yaklaşmakta olan Marmara depremi sadece İstanbul'u, Marmara'yı değil, Türkiye'yi, geleceği, ekonomisini, dünyadaki yerini tehdit ediyor. Yaklaşan tehlike, milli güvenliğimizi tehdit etmektedir. İstanbul depremi, milletimize, devletimize diz çöktürebilir. Bir düşman arıyorsak, meydan okuyacağımız düşmanın deprem olduğunu unutmadan yola çıkmalıyız. İstanbul depreminden yıkılmadan, yenilmeden çıkmak için yeni ve güçlü bir merkezi hükümet, yerel yönetim, sivil toplum iş birliği inşa etmek zorundayız. Siyaseti dinç ve taze hale getirmeli, herkesin fikrini söyleyebildiği, yetkisini özgürce kullanabildiği atmosferi harekete geçirmek zorunluluktur. 

Bu bir seferberlik, iş birliği çağrısıdır. Tüm bakanlıklarımıza çağrıdır. Marmara'daki tüm yerel yönetimlere, ilçe belediyelerimize, tüm kurumlara, sektörlere çağrıdır. Depreme hazırlık ve İstanbul'un deprem dirençli şehir olması yolunda defalarca seferberlik çaresi yaptık. Buna icap etmeyenleri de tekrar davet ediyoruz, birlikte konuşalım. Kahramanmaraş depremi bir milat olmalıdır."