Kamu işçileri, Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) sonrası yaşanan gelir ve kesinti dengesizliğine, sosyal medya üzerinden örgütlü bir şekilde tepki gösteriyor. Özellikle sendikal temsil noktasında HAK-İŞ Konfederasyonu ve Genel Başkanı Mahmut Arslan’a duyulan güven kaybı, giderek daha açık şekilde dile getiriliyor.
Vergi dilimlerinin yükselmesi, aidatların düzenli olarak kesilmesi, ücretlerin iki ayda bir ödenmesi ve yaşam maliyetlerinin artmasına rağmen, işçinin alım gücünün düşmesi kamu işçileri arasında derin bir huzursuzluk yaratmış durumda. Hal böyleyken sendikal yapıların çözüm sunmak bir yana, sürecin parçası haline geldiğine yönelik inanç da kırılmış durumda.
Brüt Rakamlar Göz Boyuyor, Net Gerçekler Geçim Sıkıntısı
Elde edilen bordro ve banka hareketleri belgeleri, kamu işçisinin karşı karşıya olduğu gerçek tabloyu açıkça ortaya koyuyor. Brüt maaş tutarları 50 bin TL’nin üzerinde görünse de; gelir vergisi, SGK kesintileri, aidat ödemeleri ve diğer yükümlülükler sonrası eline geçen net tutar 34 bin TL seviyelerinde kalıyor. Ancak bu maaş, her ay değil, iki ayda bir ödeniyor.
Bu durum, kamu işçisinin her ay düzenli gelir elde edemediği anlamına geliyor. Dolayısıyla markete, kiraya, faturaya her ay ödeme yapmak zorunda olan işçi, iki aylık aralıklarla aldığı bu ücretle geçimini planlayamıyor.
Bir diğer önemli nokta ise sendikal aidatların düzenli kesilmesine rağmen işçinin kendisini sendikalar tarafından yeterince temsil edilmiş hissetmemesi. Özellikle HAK-İŞ'e bağlı sendikalarda görev yapan işçilerin en çok yakındığı konuların başında, sürecin şeffaf yürütülmemesi ve kazanımların "mış gibi” gösterilmesi geliyor.

Protokol Bir Kazanım mı, Sahne Arkasında Oynanan Bir Senaryo mu?
KÇP’ye yönelik eleştirilerde en sık kullanılan metafor, “tiyatro” benzetmesi. Birçok işçi, bu protokolün önceden belirlenmiş roller ve sahnelerle yürütüldüğünü, işçilerin yalnızca figüran konumunda olduğunu düşünüyor. Protokol sürecinin işçiler adına değil, sistemin işleyişi lehine yürütüldüğüne dair kanaat giderek güçleniyor. Özellikle Mahmut Arslan’a yöneltilen eleştiriler, artık bireysel memnuniyetsizlikleri aşmış; kolektif bir taleple birleşmiş durumda. Taleplerin en belirgin başlığı ise “değişim” ve ”hesap verme” çağrısı.
Tüm bu tepkiler yalnızca sendika bürolarında ya da işyeri panolarında kalmadı. Sosyal medyada binlerce işçinin oluşturduğu platformlarda, bordro görselleri, banka dekontları, kesinti oranları ve aidat kalemleri üzerinden sürdürülen paylaşımlar kısa sürede yayıldı. İşçiler, yaşadıkları maddi sıkıntıyı ve manevi yalnızlığı sanal mecralarda görünür kılarak, temsil makamlarını yeniden sorgulamaya başladı.

Not: Bu haber, sosyal medya platformlarında kamu işçileri tarafından yapılan çok sayıda paylaşım, görsel ve belge üzerinden derlenmiştir. Doğrudan alıntı yapılmadan, kamuoyuna yansıyan ortak eleştiriler esas alınmıştır.