Kamuya farklı meslek kodundan girmiş ancak daha sonradan kurum içerisinde farklı bir alanda farklı mesleği icra eden çalışanların meslek kodu mağduriyeti devam ediyor.

Kamu Çerçeve Protokolü'nde alınacak kararlarla meslek kodu mağduriyetine çözüm isteyen işçiler birçok mecrada çalışmalar yaparak yetkililere sesini duyurmaya çalışıyor.

Avukat Ahmet Faruk Kurtoğlu, meslek kodu mağduriyetinin çözüm sürecinde izlenmesi gereken yolu şu sözlerle açıkladı: 

''Halihazırda süren davamızda meslek kodu değişikliği ve geriye dönük hakların alınması için uğraşmış olduğumuz hukuk savaşı verdiğimiz dosyalarımızda güncel adalet problemleri ile karşılaşmaktayız. Dosyamızda bütün hukuk sisteminin öngördüğü maddelerde her şey lehimize olsa dahi haziran ayında verilen bir yargıtay kararı neticesinde gerekçesinin hukuka uygun olmadığı şekliyle ret kararı verilmiştir. Fakat bu karar çok hızlı bir şekilde verilip hiç hukuk konuları tartışılmayıp, somut olay tartışılmayıp tamamen diğer açılacak olan davaların önünü kesmek için verilmiştir.

Çalışma Meclisi 5 yıl aradan sonra toplanıyor! Cumhurbaşkanı Erdoğan'la da görüşecekler Çalışma Meclisi 5 yıl aradan sonra toplanıyor! Cumhurbaşkanı Erdoğan'la da görüşecekler

Ancak bizim şahsi dosyalarımız halihazırda devam etmekte yeni bir karar almaya uğraşmaktayız. Olası durumlarda ret kararı geldiğinde bu kararın Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınacağını bildiriyoruz. Buradaki mağdur olan diğer meslek grubundaki vatandaşlarımızın toplu hareket etmesini bu olayın gündem olmasını istiyoruz. Bu konu hukuk camiasından sıyrılmış olup siyasi bir mesele haline gelmiştir bunun için tüm yargı çerçevesinde ve idari çerçevede tekrar oturup konuşulup hukuka uygun bir karar verilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Şu anki hali hazırda süren Yargıtay ve İstinaf Mahkemeleri aşamaları devam etmekte olup biz hukukun gereğini yapmaktan geri durmuyoruz. Bu mesele bir hukuk meselesi ve vatandaşlık meselesi olup herkesin bu konuya eğilmesini, mağduriyetlerin giderilmesini temenni ediyoruz. Ret kararı verilen Yargıtay’da üç aylık bir yerel mahkeme süreci, dört aylık bir istinaf süreci ve 3-4 aylık bir Yargıtay süreci aşamasından geçmiş olup nasıl oluyorsa diğer davalar bu şekilde hızlandırılmış şekilde yapılamıyor. Bunun irdelenmesi gerektiğine inanıyoruz.

Birkaç meslektaşımızla beraber farklı şehirlerde olup bu konuya çok az kişi olarak eğiliyoruz, peşini bırakmıyoruz. Fakat mağdur arkadaşlarımızın da bu konuda çekimserlik göstermemesine, haklarını aramasını gerektiğine inanıyoruz. Hukuken çalışanların sendikanın ve bakanlığın arasında imzalanan toplu iş sözleşmesine bianen aynı zamanda iş kanunu hükümlerince bunların toplamında anayasal hakların gereği gibi verilmesi gerektiğinden tüm materyaller mağdurların hukuk tarafından korunacağını bir hukukçu olarak biliyoruz.

696 sayılı kanun hükmünde kararnamenin halihazırda hukuk savaşı verdiğimiz dosyamızda kanunların önüne geçtiğini üzülerek söylüyoruz fakat hukukun gereğini yaparak bunuda aşacağımıza inanıyoruz. Çünkü mağdurlara zamanında tanınan haklar ki bu hakların sözleşme ve kanun da imza altına alındığı için başka dosyada verilmiş olan ret kararının gerekçesinde bu KHK maddesini öne sürerek adaletin iyileştirici tarafına neşter atılmıştır. Bu vatan hepimizin olup daha iyi bir şekilde nasıl yaşarız düsturuyla hukuk hukuk savaşı vermekteyiz.

Birçok milletvekilini ve siyasi partiyi ziyaret eden meslek kodu mağdurları yaşadıkları sorunları ve taleplerini şu sözlerle anlatıyorlar:

Bildiğiniz üzere alt işveren yanında çalışmakta olan işçilerin büyük çoğunluğu 696 sayılı KHK ile 04.02.2018 tarihinde Kamuda sürekli işçi kadrosuna alınmışlardır. Ancak, KHK da yer alan bazı hükümler zaman içerisinde birçok olumsuzluklara yol açmıştır. 375 sayılı KHK'nin Geçici 23. maddesinin 5. paragrafı aşağıdadır.

"Sürekli işçi kadrolarına geçirilenler, birinci fıkrada öngörülen şartları taşıdıkları sürece ve çalıştırıldıkları teşkilat ve birimde geçiş işlemi yapılmadan önceki ihale sözleşmesi kapsamındaki hizmetleri yürütmek üzere istihdam edilebilir." Bu hükümden dolayı;

İşçilerin alt işveren zamanında yanlış unvan veya meslek kodunda çalışmalarına da yol açmaktadır. Asıl mesleği farklı olan ancak taşeron zamanında temizlik işçisi, çocuk bakım elemanı olarak görünen binlerce işçi yer almaktadır. Yaşanabilecek iş kazaları açısından sakıncalı olduğu gibi 5510 sayılı yasaya da uygun düşmemektedir. Bu bakımdan 5. paragrafin tümden çıkarılması önem arz etmektedir.

Deprem felaketi nedeniyle birçok ilde çalıştığı işyerlerinin yıkılması sebebiyle 696 KHK birçok arkadaşımız da meslek kodlarından dolayı mağdur duruma düşüp yıllarca bir fiil yapmış olduğu işinden olup ihale kapsamındaki meslek koduna göre zorla çalıştırılmaları ve hatta işten çıkartılmaları söz konusu olacaktır.

Kısacası; 525 bin mağdur olarak mali külfet içermeyen talebimiz şudur;

Kurumlarda yaptığımız iş ne ise meslek kodumuz da aynı olsun. Mesela veri giriş işi yapıyorsak meslek kodumuz da veri giriş olarak güncellensin. Sorunun çözülmesi, çalışma alanında rahatlamaya neden olacaktır. Bizlerin, işimizi huzurla ve güvenle yerine getirmek için Acilen bir defaya mahsus fiilen yapılan işe uygun meslek kodumuzun güncellenmesi talebinde bulunuyoruz. Ayrıca zorla görevinden çektirilen arkadaşlar da tekrar asli görevine getirilsin ve onların da meslek kodu, yaptığı işe göre uygun şekilde güncellensin istiyoruz. 375 sayılı KHK'nin Geçici 23. maddesinin 5. paragrafının tamamen kaldırılması; Sürekli İşçilerin *Tayin *Zorunlu Emeklilik Meslek Kodu gibi sıkıntıları ve mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir düzenlemenin tüm işçiler adına sizlerden istirham ediyoruz.''