DAMLA EROĞLU - ÖZEL HABER
Gaziantep'te 12 Nisan 2022 tarihinde, scooter sürerken ehliyetsiz sürücü Osman Sarı'nın çarpması sonucunda hayatını kaybeden 17 yaşındaki Ezgi Alya Yiğit'in karar davası 20 Mayıs 2024 tarihinde görüldü. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada hazırlanan iddianamede, Osman Sarı hakkında, "Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçlamasıyla 2 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
EZGİ ALYA YİĞİT'İN AİLESİ, KARARI İSTİNAFA TAŞIDI
İddianamenin kaza tespit tutanağında; sürücünün kavşak ve yaya geçidinin bulunduğu bölgelerde hızını yavaşlatmadığı için ‘’Tali kusurlu'' olduğu belirtilirken; hayatını kaybeden scooter sürücüsü Ezgi'nin ise, "trafik ışıklı işaret cihazı ve levhası bulunmayan kavşaklardan bölünmüş yola çıkan sürücülerin, bu yoldan geçen araçlara ilk geçiş hakkını vermemek" kuralını ihlal etmesinden dolayı ‘’Asli kusurlu'' olduğu değerlendirilmişti.
Gaziantep Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen son duruşmada, Osman Sarı'ya 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Nizip Belediye Başkanı Mehmet Sarı'nın yeğeni ve Nizip Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Sarı'nı oğlu olan Osman Sarı'nın aldığı cezaya tepki gösteren Ezgi Alya Yiğit'in ailesi ise davayı istinafa taşıdı.

YİĞİT: KIZIM ’NEDEN HAKKIMI ARAMADINIZ?' DEMESİN DİYE ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM
İstinaftan gerekli kararın çıkmaması durumunda Yargıtay'a, Anayasa Mahkemesi'ne, Avrupa İnsan Hakları'na kadar her türlü hukuki süreci kullanacaklarını belirten baba Mehmet Şahin Yiğit, "Bir baba olarak kızımı koruyamadım ama adaletin yerini bulabilmesi için aile olarak elimizden geleni yapıyoruz. Bir baba olarak sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum. Öbür dünyaya gittiğimde kızımın 'Neden hakkımı aramadınız?' demesin diye elimden geleni yapıyorum. Fakat adalet suçlulara karşı değil, tam tersine bize, mağdurlara karşı karar veriyor. Hangi delilleri sunarsak sunalım karşımızda devlet çıkıyor. Şahsın siyasi ve ekonomik gücü nedeniyle böyle bir karar verildi. Kimin parası ve gücü varsa adalet onlardan yana oluyor." açıklamasında bulundu.
Gaziantep'in en işlek caddelerinden biri olan Cemil Sait Barlas Caddesi'nde gerçekleşen trafik kazasında hiçbir güvenlik kamerası görüntüsünün dosyaya eklenmediği belirtildi. Görüntü olmadığını söyleyen mahkemeye tepki gösteren baba Yiğit, "Son bilirkişi raporunda benim kızım asli kusurlu, Osman Sarı ise tali kusurlu bulundu. Kentin en işlek caddesinde gerçekleşen kazada bize hiçbir görüntünün olmadığını söylediler. Fakat, kızımı suçlu bulmalarına neden olan görüntüleri nasıl elde ettiler bunu anlayamıyoruz. Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporda kızımın metrelerce sürüklendiği belirtiliyor. Bu şahıs ehliyeti olmadan araba kullanıyor ve hız sınırını aşıyor. Bütün bunlar yaşanırken nasıl benim kızımı kusurlu buluyorlar, anlamıyorum." dedi.

‘siyasetçiler, barışmamız için bizi ziyaret etti’
Dava sürecinde siyasetçilerin kendisini ziyaret ettiğini ve asıl amaçlarının davadan şikayetlerini çekmek için kendileriyle konuşmak olduğunu anlatan baba Yiğit, "Birtakım kişiler kızım öldükten sonra beni ziyarete geldiler. Doğrudan amaçlarını söylemediler ama onların sanık Osman Sarı ile barışmamız için geldiklerini biliyorum. Sarı ailesinin siyasi gücü nedeniyle bize psikolojik baskı yapmaya çalıştılar. Ama ben ve ailem bu konu hakkında hiç konuşmadık. Belki o şahıs ilk zamanlar gelip özür dileseydi, belki bu barışma durumu söz konusu olabilirdi. Ben şimdi kızımın hakkını arıyorum. Siyasi ve ekonomik güçleri bizi bu hukuk mücadelesinden yıldıramaz. Ne kadar zaman geçerse geçsin, adalet yerini bulana kadar devam edeceğiz. İstinaf kararından beklediğimiz sonuç çıkmazsa bunun yolu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gidecek." açıklamasında bulundu.

adli tıp kurumu'ndan gelen raporda doktor imzası yoktu
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda üç mühendis olmasına rağmen tek bir doktorun yer almadığından şikayet eden baba Yiğit, "Öyle bir Adli Tıp Kurumu raporu geldi ki biz bunu anlayamadık. Raporda üç mühendisin imzası vardı fakat tek bir doktor yoktu. Benim kızım kaza sırasında metrelerce sürüklendi ve kaldırımda deformasyon oluştu. Ne olay yeri inceleme sırasında, ne Adli Tıp Kurumu raporunda, ne de bilirkişi raporunda bu süreç doğru ve hakkaniyetli bir şekilde yürütülmedi. Kızımı kusurlu bulacak şekilde bir hukuki süreç işletildi ve ödül gibi bir ceza verildi. Mahkeme heyeti bunu da vermeyebilirdi. Biz defalarca yeni bilirkişi raporu ve Adli Tıp Kurumu raporu istedik fakat sonuç hep aynı çıktı. Devlet, mağdurun yanında değil; siyasi gücü olanın yanında yer alıyor. Biz kızımızın acısını yaşayamadan, adaletin yerini bulması için çabaladık ve hâlâ da çabalamaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

‘evlat acısını yaşamayan anlamaz’
Kızını çok sevdiğini ve onun için canını bile verebileceğini ifade eden baba Yiğit, "Benim kızım çok akıllı ve çalışkan biriydi. O gün de birinci olduğu için dershane öğretmenlerinin yanına gitmişti. Ben kızımı çok seviyorum. 3 yıl oldu fakat tarihlerin hiçbir önemi yok. Bu acıyı yaşamayan bilmez. Evlat acısı, anlatılmaz bir duygu. Bir baba olarak kızımın davasında adaletin yerini bulmasını istiyorum. Kızım 'Neden hakkımı savunmadınız, bir şey yapmadınız?' demesin diye elimizden geleni yapıyoruz." dedi.