DAMLA EROĞLU - ÖZEL HABER
İstanbul’da 18 Mayıs günü Pendik sahil yolunda karşıdan karşıya geçmek isteyen Çamçeşme Alparslan Anadolu Lisesi öğrencisi Işıl Öykü Dinç (14), Ömer Faruk Ballı (26) yönetimindeki aracın çarpması sonucunda olay yerinde hayatını kaybetti. Olayın ardından tutuklanan Ballı, 48 saat sonra adli kontrol şartı ve yurt dışı yasağıyla tahliye edildi.
Ömer Faruk Ballı hakkında ‘Taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi. 2 gün cezaevinde kalan Ballı, 21 Mayıs tarihinde tahliye edildi. Işıl Öykü Dinç’in ölümüyle ilgili ilk duruşma ise 23 Eylül 2025 tarihinde görülecek.
IŞIL ÖYKÜ DİNÇ'İN AİLESİ, MOBESE KAYITLARININ DOSYAYA EKLENMESİNİ TALEP EDİYOR
Dosyada MOBESE görüntülerinin ve bilirkişi raporunun eksik olduğunu belirten baba Yunus Dinç, ''18 Mayıs günü olayın yaşandığı yerde MOBESE kamerası olduğunu biliyoruz. Ama emniyet bize, o kameraların yenileriyle değiştirildiğini ve bu yüzden görüntü alınamadığını söyledi. Diyelim ki tam olay yerindeki kamera çalışmıyordu. Ama o yol üzerinde başka MOBESE kameraları da var. Biz de zaten bu güzergâhtaki kameraların incelenmesini ve varsa görüntülerin dosyaya eklenmesini istiyoruz. Yaklaşık 5 kilometrelik bir mesafede en az 3 MOBESE kamerası var. Ayrıca her Cumartesi kurulan Pendik Pazarı’nın girişinde EDS kameraları bulunuyor. Ancak bize bunların da çalışmadığı söylendi. Böyle bir şey olabilir mi?'' dedi.

ÖZEL HASTANEDE ÇALIŞAN ŞAHIS, DEVLET MEMURU OLARAK YARGILANIYOR
Olayın ardından tutuklanan Ömer Faruk Ballı, 2 gün sonra tahliye edildi. Devlet memuru olmamasına rağmen dosyanın ‘Memur Suçları Soruşturma Bürosu’ tarafından dosyanın yürütülmesine tepki gösteren Dinç, ''30 Mayıs günü elimize ulaşan tebligatla, ‘Memur Suçları Soruşturma Bürosu’ tarafından dosyanın incelenmeye başlandığını ve şahsın ise tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildiğini öğrendik. Yaklaşık olarak 10–12 avukata ulaştık ve ‘Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nun ne olduğunu, görev alanını araştırdık. Öğrendik ki, devlet memuru olup adli–basit suçlara karışan kişilerin dosyasını yürüten ve karar veren bir büroymuş. Bu kişi devlet memuru olsa bile, olayda ölümlü bir vaka yaşandığı için bu büronun karar verme hakkı bulunmuyor. Biz de bu nedenle ‘Devlet memuru olan şahıs 48 saat sonra serbest bırakıldı’ diyerek bunu yazımızda belirttik. Bizim bu yazımızdan sonra karşı tarafın avukatı, ‘Yalan bilgi yayıyorsunuz’ diyerek bize tepki gösterdi. Onlar, şahsın devlet memuru olmadığını, özel bir hastanede çalıştığını söyledi. Madem bu şahıs özel hastanede çalışıyor ve devlet memuru değil, o zaman neden ‘Devlet Memurları Soruşturma Bürosu’ bu şahsın serbest kalmasına karar veriyor? Tekrar ediyorum, bu şahıs devlet memuru olsaydı bile, ölümle sonuçlanan bir kaza olduğu için o büronun karar alma yetkisi olmayacaktı. Devlet memuru olmadığı hâlde bu kişi serbest bırakılıyorsa, burada bir usulsüzlük değil, hukuksuzluk var'' ifadelerini kullandı.

YUNUS DİNÇ: ŞAHSIN SERBEST KALMASINI GEREKTİRECEK HİÇBİR BELGE DOSYAYA EKLENMEDİ
Ömer Faruk Ballı’nın tahliyesini gerektirecek yeni bir belgenin ya da görselin dosyaya eklenmediğini vurgulan baba Dinç, ''Tutuklandıktan 2 gün sonra tahliye edildi. Serbest bırakılmasına gerekçe oluşturacak herhangi bir belge, görsel ya da video dosyaya eklenmiş değil. ‘Bu birim neye dayanarak böyle bir karar verdi, hangi bilgiye göre harekete geçti?’ Biz bu sorunun cevabını istiyoruz. Ortada açık bir hukuki eksiklik var. Bu süreci sorgulaması ve gereğini yapması gereken biz değil, savcılıktır. Ancak şu an bu boşluğu biz doldurmaya çalışıyoruz. Bu kabul edilemez'' diyerek tepkisini ortaya koydu.

DİNÇ: SÜRÜCÜ KADIN DEDİLER AMA TUTANAKTA ERKEK YAZIYOR
Dava sürecinde birçok eksik olduğunu vurgulayan Dinç, ‘’Kızımın ölümüne neden olan aracın içinde iki kişi olduğu ve aracı kullanan kişinin bir kadın olduğu, kaza gecesi bize iletilen ilk bilgiler arasındaydı. Hatta olay yerinden kaçtıkları, daha sonra gelip teslim oldukları söylendi. Emniyetten bize verilen ilk bilgi bu yöndeydi. Ancak kaza tutanağını almaya gittiğimizde, sürücünün bir erkek olduğu belirtildi. Başta tutanağın yanlış hazırlandığını düşündük. Fakat olay anında orada bulunan ve sonradan bize ulaşan kişiler, aracı kullanan kişinin bir kadın olduğunu ifade ettiler. Karakolda, araçta bulunan kadın ve erkeğin ifadeleri alınmış. Ancak savcılık, kadın sürücünün ifadesine gerek görmemiş. Buna karşın, olay sırasında kızımın yanında bulunan 14 yaşındaki bir çocuğun ifadesi alınmış. Üstelik bu ifade alınırken, çocuğun yanında ne bir avukat ne de bir pedagog bulunuyordu. Zaten savcılığa giderken korkmuş ve ‘Ben bir şey yapmadım, Işıl’ı öldürmedim’ diyerek ağlamış. Ailesi, yaşadığı travma nedeniyle şu anda çocuklarına psikolojik destek sağlıyor’’ dedi.

DİNÇ: HER GÜN KABRİSTANA GİDİP KIZIMDAN ÖZÜR DİLİYORUM
Ömer Faruk Ballı hakkında ‘Taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenledi. İlk duruşma ise 23 Eylül 2025 tarihinde, Işıl Öykü Dinç’in 15’inci yaş gününde görülecek. Duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesi için başvuruda bulunan aile, mahkemeden acılarına saygı duymalarını talep ediyor. Değişen yasalar nedeniyle şahsın birkaç ay ceza alacağını öğrendiklerini belirten baba Dinç, ''Avukatlarımızın bize söylediğine göre şahıs 8/8 kusurlu olsa bile değişen yasalar nedeniyle 12 ay ceza alabilecek. Kaza görüntülerine ve hazırlanacak olan bilirkişi raporuna göre kızıma da kusur verirlerse, bu ceza 6 aya kadar düşebilir. Kızıma kusursuz diyemem. Bunlar 13 – 14 yaşlarında çocuklar. Kızımda da kusur olabilir. Ama ben görüntülerin, tanık ifadelerinin eksiksiz şekilde dosyaya eklenmesini istiyorum. Dava sürecinde kafamızda hiçbir şüphe kalmasın. Her gün kabristana gidip kızımdan özür diliyorum. Davayı yeterince iyi yürütemediğimi düşünüyorum ve bunun yükünü her akşam taşıyorum. Neden bana, eşime bu acıyı bir de böyle yaşatıyorlar, bunu anlayamıyorum'' ifadelerini kullandı.