"Haberin İşçisi"
İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,5992 %0.33
43,6545 %0.2
4.018,80 % 0,37
3.717.675 %-0.444
İşçi Haber Sağlık Kilo vermenin anahtarı dilde mi saklı? Tatlı krizlerinin bilimsel nedeni ortaya çıktı!

Kilo vermenin anahtarı dilde mi saklı? Tatlı krizlerinin bilimsel nedeni ortaya çıktı!

Sık sık tatlı krizine giriyorsanız nedeni sadece irade eksikliği olmayabilir. Bilim insanları, insan dilinde tatlı tatları algılayan reseptörlerin üç boyutlu yapısını ilk kez görüntüledi. Bu keşif, iştah kontrolünden obeziteyle mücadeleye kadar pek çok alanda devrim yaratabilir. Peki, tat kontrolü ile sağlıklı yaşama bir adım daha yakın mıyız? işte cevabı haberimizde...

Okunma Süresi: 2 dk

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü iş birliğiyle yürütülen çarpıcı bir araştırma, kilo alımının ardındaki biyolojik mekanizmaları gözler önüne serdi. Bilim insanları, insan dilindeki şekerli tatları algılayan reseptörlerin detaylı yapısını üç boyutlu olarak haritalandırmayı başardı. Araştırmaya göre, tatlıya olan düşkünlük yalnızca damak zevkiyle değil, evrimsel bir yönelimle açıklanıyor.

Şeker Arzusu Genetik Kodlamada mı Gizli?

Tatlı tatları algılayan reseptörlerin, diğer tatlara göre daha düşük hassasiyette çalışacak şekilde evrimleştiği ortaya kondu. Bu da insanın enerji yoğun besinlere yönelmesini kolaylaştırmak için oluşmuş bir biyolojik adaptasyon olabilir. Reseptörlerin bu özel yapısı, farklı kimyasal yapıdaki tatlıları dahi algılayabilmelerine olanak tanıyor.

Columbia Üniversitesi'nden Dr. Juen Zhang, bu reseptörlerin moleküler düzeyde anlaşılmasıyla birlikte “iştahı yönlendirebilecek yeni moleküller” tasarlanabileceğini belirtti.

Yapay Tatlandırıcılar Neden Yeterince Tatmin Etmiyor?

Mevcut yapay tatlandırıcıların çoğu, bu tatlılık reseptörleriyle yeterli düzeyde bağ kuramadığı için şeker ihtiyacını tam anlamıyla bastıramıyor. Ancak Zhang ve ekibi, kriyo-elektron mikroskopi yöntemiyle reseptörün "bağlanma cebi" olarak adlandırılan bölgesini net biçimde görüntüledi. Bu keşif, kişisel tat hassasiyetinin neden değiştiğini de açıklayabilir.

Araştırmanın dikkat çeken bir başka yönü ise tat reseptörlerinin yalnızca dilde değil, vücudun çeşitli bölgelerinde de bulunduğunun belirlenmesi. Columbia Zuckerman Enstitüsü’nden Dr. Anthony Fitzpatrick, bu yapının vücut metabolizması üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, “Tat yalnızca bir his değil, tüm sistemin parçası” yorumunda bulundu.

ABD başta olmak üzere birçok ülkede obezite büyük bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda. Aşırı şeker tüketimi, özellikle karın bölgesinde ve kalp çevresinde yağ birikimine yol açarak kalp hastalıkları riskini artırıyor. Bu nedenle tat algısını düzenlemeye yönelik bilimsel gelişmeler, sadece bireysel kilo kontrolünü değil, toplum sağlığını da doğrudan etkileyebilir.

Tat Kontrolü ile Sağlıklı Yaşama Bir Adım Daha Yakın Mıyız?

Araştırma ekibinden Andrew Chang, “Bilimi ileriye taşıyarak insanlara yardımcı olmanın yollarını arıyoruz” sözleriyle, bu çalışmanın sadece teorik değil, pratik faydalar sunma potansiyeline dikkat çekiyor. Gelecekte geliştirilecek tat kontrol mekanizmaları, hem daha az şeker tüketilmesini sağlayabilir hem de daha kalıcı kilo yönetimi stratejileri sunabilir.