Türkiye’de en sık görülen kanser türlerinden biri olan mide kanseri, ölüm oranlarına göre dördüncü sırada yer alıyor. Genellikle ileri evrede teşhis edilen bu hastalık, geç tanı nedeniyle tedavi süreçlerinde ciddi zorluklara yol açıyor. Bu nedenle erken ve etkili tedaviye yönelik yerli çalışmalar büyük önem taşıyor.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi bünyesinde 2018 yılında kurulan Kanser Araştırma Grubu, mide kanseriyle mücadelede önemli bir projeyi hayata geçirdi. Dört üniversitenin iş birliğiyle yürütülen çalışma kapsamında, 2019 yılında temelleri atılan projede yaklaşık 25 kişilik araştırma ekibi görev aldı.
500’e yakın molekül tarandı, biri öne çıktı
Araştırmada, bilgisayar ortamında geliştirilen özel yazılımlar aracılığıyla 500’e yakın molekül detaylı şekilde analiz edildi. Yapılan taramalar sonucunda mide kanseri hücreleri üzerinde yüksek etkinlik gösteren bir molekül öne çıkarıldı. Çalışmanın devamında bu molekül laboratuvar ortamında başarıyla üretildi ve hücre kültürü çalışmalarıyla etkinliği test edildi.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Anorganik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Koray Sayın, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bu çalışma mide kanserinde tedaviye yönelik bir araştırmamızdır. Mide kanseri tedavisinde etkin olarak bulduğumuz bazı enzimler var. Bu enzimlerin tedavi noktasında etkili olduğunu tespit ettik. Bir tane etkin molekül bulduk. Potansiyel olarak kanseri yüzde 60’a kadar küçülttüğünü gözlemledik. Kullandığımız programlarla analizler yaptık, ardından bu etkin molekülü ürettik. Son olarak laboratuvar ortamında hücre kültürü çalışmalarıyla da doğruladık. Bu çalışmalar, mide kanseri hastalarına yönelik etkili olacak. Hedefimiz, mide kanserinin tedavisine katkı sağlamaktır.”

sayın: Potansiyel bir ilaç adayı olabilir
Çalışmanın detaylarını paylaşan Prof. Dr. Sayın, proje sürecine dair şu bilgileri verdi:
“Mide kanseri, ülkemizde ölüm oranları açısından dördüncü sıradadır. Genellikle geç evrelerde fark edilmektedir. Bizim yaptığımız bu çalışma, geç evrede bile fark edilse tedaviye katkı sağlayabilecek bir potansiyel taşıyor. 2019 yılında temellerini attık, dört üniversitenin ortaklığıyla ilerledik ve yaklaşık 25 kişilik bir ekiple çalıştık. Proje bilgisayar analizleriyle başladı, ardından laboratuvar ve en sonunda hayvan çalışmaları ile tamamlandı. Yaklaşık 500’e yakın molekül tarandı ve etkin olan bir molekül üzerine yoğunlaştık. Üniversitemizde hayvan model çalışmasının yapıldığı ilk proje oldu. Bu çalışmayla birlikte üniversitemizin altyapısı güçlendi. Bu molekül potansiyel bir ilaç adayı olabilir. Üretimini ve sentezini rahatlıkla yapabiliyoruz.”
Kaynak: İHA