Amerikan haber dergisi Politico’nun ulaştığı belgelere göre, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Ay yüzeyine 100 kilovat gücünde bir nükleer reaktör yerleştirmek için çalışmalarını hızlandırdı. Projenin detaylarının bu hafta içinde kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor.
ABD Ulaştırma Bakanı ve geçici NASA Direktörü Sean Duffy, projeyi resmen duyuracak isim olarak öne çıkarken, bu gelişme uzay araştırmalarında yeni bir döneme işaret ediyor.
NASA, Ay’a Nükleer Reaktör Göndermeye Hazırlanıyor
Edinilen bilgilere göre NASA’nın nükleer reaktör planı, 2030 yılına kadar Ay’a gönderilmek üzere tasarlandı. Uzayda sürekli enerji üretimi sağlayacak bu reaktör, gelecekteki Ay üsleri için hayati bir rol üstlenecek.
Reaktörün, Ay’da uzun vadeli keşif, yaşam alanı kurma ve bilimsel araştırmalar için gerekli olan kesintisiz güç kaynağını sağlayacağı vurgulanıyor.
İsmi açıklanmayan bir kıdemli NASA yetkilisinin Politico'ya verdiği demeçte, ABD’nin bu projeyle “ikinci uzay yarışını kazanmayı” hedeflediği belirtildi. Bu yarışın sadece bilimsel değil, aynı zamanda jeopolitik bir boyutu olduğu da dikkat çekiyor.
Belgelere göre, başka bir ülkenin Ay'da benzer bir reaktör kurması halinde, bölgeyi yasaklı ilan ederek ABD’nin erişimini kısıtlaması mümkün olabilir. Bu da Ay üzerindeki egemenlik tartışmalarını yeniden gündeme taşıyor.
Nükleer Reaktörler Uzayda Neden Önemli?
Uzay ortamında, özellikle Güneş ışığının sınırlı olduğu bölgelerde enerji üretimi ciddi bir zorluk oluşturuyor. Bu nedenle, kompakt ve güçlü enerji kaynakları olan nükleer reaktörler, uzun süreli görevler için ideal çözüm sunuyor.
Ay'daki karanlık bölgelerde veya Güneş ışığı almayan kraterlerde, nükleer enerji sayesinde iletişim, ısınma, yaşam destek sistemleri ve bilimsel cihazlar kesintisiz çalışabilecek.
Uluslararası Tepkiler Ne Olabilir?
NASA’nın bu adımının, özellikle Çin ve Rusya gibi uzay çalışmalarına hız veren ülkeler tarafından yakından takip edildiği tahmin ediliyor. Ay’daki nükleer altyapılar, uzayda egemenlik tartışmalarını da beraberinde getirebilir.
ABD'nin bu stratejik hamlesi, uzaydaki güç dengelerini değiştirme potansiyeline sahip. Gelecekteki iş birlikleri kadar, rekabetin de kızışacağı öngörülüyor.