İsrail ordusu, Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı'nda yerinden edilen sivillerin barındığı Fatma Bint Esed Okulu’nu iki kez hedef aldı. Saldırıda en az 16 kişi, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere hayatını kaybetti. Saldırı sonrası bölgeden gelen görüntülerde okul binasının neredeyse tamamen yıkıldığı ve kurtarma ekiplerinin enkaz altında kalanları çıkarmaya çalıştığı görüldü.
Gazze'de ölümcüm bombardımanlar devam ediyor
İsrail’in saldırıları yalnızca Cibaliya ile sınırlı kalmayıp Gazze’nin doğusundaki Tuffah Mahallesi'nde İsrail askerleri çok sayıda binayı havaya uçurdu. Bölgedeki görgü tanıkları, saldırının şiddetli olduğunu ve sivil altyapının ciddi şekilde zarar gördüğünü aktardı.
Ayrıca, İsrail'e ait bir insansız hava aracı, Nusayrat Mülteci Kampı'nda Hammad el-Hasenat Camisi yakınını hedef aldı. Bu saldırıda bir kız çocuğu yaşamını yitirdi.
Geçtiğimiz günlerde İsrail tarafından bombalanan Bureyc Kampı’ndaki Ebu Hemise Okulunda yaralanan bir Filistinli de yaşam savaşını kaybetti. Bu ölümlerle birlikte saldırıların bilançosu giderek ağırlaşıyor. Gazze’nin güneyinde yer alan Refah kenti de bombardımandan nasibini aldı. İsrail savaş uçaklarının bölgede gerçekleştirdiği şiddetli saldırılarda çok sayıda ev yıkıldı, can kayıplarına ilişkin net bilgiler ise henüz açıklanmadı.
Uluslararası Toplumdan Sessizlik, Sivil Kayıplar Artıyor
Filistin resmi ajansı WAFA, Fatma Bint Esed Okulu’na yapılan saldırıda ölenlerin sayısının 5’i çocuk olmak üzere 15 kişi olduğunu bildirirken, Gazze Sağlık Bakanlığı ise genel bilanço olarak 18 sivilin hayatını kaybettiğini açıkladı.
İsrail’in Gazze’de eğitim kurumlarını ve sivillerin sığındığı yapıları hedef alması, uluslararası insancıl hukukun ihlali olarak değerlendirilse de henüz ciddi bir uluslararası yaptırım gündeme gelmedi. Saldırıların devam etmesiyle birlikte, Gazze’de zaten ağır seyreden insani kriz daha da derinleşiyor. Yerinden edilen sivillerin sığındığı okulların dahi bombalanması, barınma ve güvenlik imkanlarını tamamen ortadan kaldırıyor.
Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, acil ateşkes ve sivillerin korunması çağrılarını yinelerken, sahadaki gerçeklik bunun tam tersini gösteriyor.