Amerika’da Kasım 2024’te Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin ardından, yurt dışına göç etmek isteyen Amerikalıların sayısında dikkat çekici bir artış yaşanıyor. Seçim sonuçlarından yalnızca haftalar sonra, Kuzey Carolina’nın Asheville kentinde öğretmenlik yapan Kevin ve Jessica Cellura çifti, iki çocuklarıyla birlikte Fas’a taşınma kararı aldı.
‘Amerika, bizim büyürken bildiğimiz ülke olmaktan hızla uzaklaşıyor’ diyen Jessica Cellura, bu kararlarının altında yatan temel sebebin ülkedeki siyasi ortam olduğunu belirtiyor. Kevin Cellura ise 6 Ocak 2021’de Kongre Binası’na düzenlenen baskının ardından Amerikan hükümetine olan güveninin tamamen sarsıldığını ifade ediyor.
Cellura ailesi, Rabat’ta Amerikan eğitim sistemine dayalı bir okulda öğretmenliğe başlayacak. Tek yönlü biletlerini 10 Ağustos için aldılar. “Oturduğum yerde bekleyemem” diyen Jessica Cellura, seçim sonuçlarının ardından bir çıkış yolu aramaya başladıklarını söylüyor.
İkinci Vatandaşlık, Siyasi Bir Güvence Gibi
CNN’e konuşan vergi danışmanları ve göçmenlik uzmanları, Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından kendilerine yöneltilen yurt dışına taşınma taleplerinde ciddi bir artış olduğunu belirtiyor. ABD’den Birleşik Krallık, İrlanda ve Kanada’ya yapılan vatandaşlık başvurularında da rekor seviyeler kaydedildi.
2025’in ilk çeyreğinde 1.900’den fazla Amerikalı İngiliz pasaportu başvurusu yaptı. İrlanda Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı’na göre aynı dönemde 4.700 Amerikalı, soy bağına dayalı İrlanda vatandaşlığı başvurusu yaptı. Bu, son on yılın en yüksek rakamı.
İngiltere merkezli Immigration Advice Service’ten Dina Modi, insanların yalnızca politik nedenlerle değil, olası senaryolara karşı bir “opsiyon” yaratmak amacıyla başvuru yaptığını söylüyor. Bu başvuruların bir tür “siyasi sigorta” işlevi gördüğü görüşü ağırlık kazanıyor.
‘Siyasi Yangın Bölgesi’ Olarak Amerika
Göçmenlik ve vergi danışmanı David Lesperance’a göre, özellikle trans çocuk sahibi ebeveynler Trump yönetiminin Ocak ayında çıkardığı, cinsiyet geçişine yönelik tıbbi tedavileri kısıtlayan kararnamenin ardından danışmanlık talebinde bulunmaya başladı. Lesperance, “Amerika şu anda siyasi bir yangın bölgesi gibi ve bazı insanlar bu dumanı diğerlerinden çok daha önce fark ediyor” diyor.
Uluslararası vergi avukatı Melvin Warshaw da seçim sonrası özellikle LGBTQ+ bireylerden gelen taleplerin arttığını doğruluyor. Kimi danışanlar, ülkenin bir “oligarşi ya da otokrasiye” doğru gittiğini düşünerek ayrılmak istediklerini ifade ediyor.
Ünlü komedyen Rosie O’Donnell da bu gruba dahil. O’Donnell, Ocak ayında non-binary (ikili cinsiyet kimliğine sahip olmayan) çocuğuyla birlikte İrlanda’ya taşındı ve vatandaşlık başvurusu yaptı. Mart ayında TikTok’ta paylaştığı bir videoda, “Amerika’da herkesin eşit haklara sahip olduğu bir ortam oluşmadan geri dönmeyeceğiz,” dedi.
Kutuplaşma Göçe Zorladı
Ancak bazıları için karar yalnızca Trump’a değil, Amerikan toplumundaki derin kutuplaşmaya dayanıyor. Kaliforniya'dan İtalya’ya taşınan senarist Erik Lindsay, “Amerika’da politik bir iç savaş yaşanıyor gibiydi” dedi. Pandemi süreci onun için bir katalizör olmuş.
İtalya’daki vatandaşlık hakkını büyükbabasından devralan Lindsay, 2016’dan bu yana arkadaş çevresindeki siyasi ayrışmaların giderek derinleştiğini ifade etti. “Sosyal medyada, Trump’a karşı daha yapıcı yaklaşalım dediğimde inanılmaz tepkiler aldım” şeklinde anlattı.
Mayıs ayında İtalya vatandaşlık yasalarında yapılan değişiklikle, büyükbaba-büyükanne üzerinden vatandaşlık edinme yolu kapandı. Lindsay, değişiklikten hemen önce başvurusunu tamamladığı için şanslıydı. Artık İtalya’da yaşamaya devam edebilir ya da istediği zaman Amerika’ya dönebilir. Ancak şunu net bir şekilde söylüyor: “Amerikalılarla siyaset hakkında sakin bir konuşma yapmak imkansız. Buradaysa bu mümkün.”
Kaynak: CNN