Bugün gün saat 14:00'da Kadıköy İskele Meydanı'nda toplanan EYT Federasyonu, İstiklal Marşı okunduktan sonra basın açıklaması gerçekleştirdi. EYT Federasyonu Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak başta olmak üzere birçok önemli isim bu basın açıklamasına katıldı. Basın açıklamasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in söylemleri dinletildi.

3301 nitelik kodlu Emlak Yönetimi mezunları atama bekliyor 3301 nitelik kodlu Emlak Yönetimi mezunları atama bekliyor

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyon Başkanı Gönül Boran Özüpak'ın basın açıklaması şu şekilde:

"Az önce dinlediğiniz Çalışma Bakanımızın söylemleri neticesinde yepyeni bir mağduriyet oluştu.. Pek çok vatandaş bu dinlediğiniz sözlerden sonra SGK kurumlarının önünde sonu gelmeyen kuyruklar oluşturarak doğum ve askerlik borçlanmaları yaptılar. Bunun için bankalardan krediler çekildi. Konu komşudan borçlar alındı. Arabasını satanlar oldu. Vatandaş; dinlemiş olduğunuz bu söylemler neticesinde günlerce kuyruklarda bekleyerek SGK kurumlarına baş vurdular ve doğum/askerlik borçlanmaları yaparak eksik prim gün sayılarını 5.000’ e tamamladılar. Neden ???? Çünkü 1999 öncesinde kadınlarda da erkeklerde de prim gün sayısı şartı 5000 gündü. Ama EYT için çıkarılan yasa da gördük ki prim gün sayısı şartı Çalışma Bakanımızın ifade ettiği gibi 99 öncesindeki haliyle uygulanmamıştır. O zaman şimdi soruyorum: Neden SGK kurumlarına giderek prim gün sayılarını 5000’ e tamamlayan vatandaşa durun yapmayın etmeyin, böyle bir borçlanma yükünün altına giriyorsunuz ama biz sizi yine de 5000 günle emekli yapmayacağız demediniz?Neden SSKurumlarını hafta sonu açık tutup .Başvuruları aldınız. 24 yıldır zaten hakkı gasp edilen EYT lileri bir de bu şekilde mağdur etmeye ne hakkınız var?diye soruyoruz. Sormak da hakkımız. Şimdi emekli olma hayaliyle kredi çeken, borç alan, arabasını satan ve doğum/askerlik borçlanması yapan vatandaşlarımız, kredi taksitlerinin ilk ödemesi geldiğinde aslına emekli olamayacaklarını yaklaşık olarak 3 yıl daha çalışmak zorunda oldukları gerçeği ile karşı karşıya kaldılar. Bu yeni bir mağduriyet arkadaşlar. EYT’ yi çözeceğiz derken oluşturulmuş yeni bir mağduriyettir. Şimdi bu durumda olan vatandaşlarımız haklarını nerede arayacaklar? Çalışma Bakanlığına dava mı açsınlar? Kimi kime şikayet etsinler? Adalet bunun neresinde? Cevabı olan beri gelsin.

Yaş mağduriyeti devam ediyor

Devam edelim. Madde İki 3600 Kısmi Emeklilik: Değerli basın mensupları,değerli arkadaşlarım bugüne kadar her yerde sesimiz çıktığı kadar haykırdık. “BİZİ BİZDEN DİNLEYİN” dedik. EYT federasyonu ile masaya oturmazsanız, çözüm için varacağınız noktada birçok eksiklikle karşı karşıya kalacaksınız dedik ama maalesef dinletemedik.tek başına çözüm çözümsüzlüktür dedik. Federasyon olarak her yerde ve her zaman söylediğimiz en önemli şey: “1999 yılından önce, çalışma hayatına başladığımız zaman tabi olan şartlar ve haklar neyse, onu talep ediyoruz” dedik ve bunun bir anayasal hak olduğunu da ortaya koyduk. EYT’ nin çözümü için çıkarılan yasanın maalesef çözmediği bir diğer mağduriyette 3600 kısmi emeklilik meselesidir. 1999 yılında çıkarılan ve hukuksuzca geçmişe yönelik uygulamaya alınan yasadan önce Kadınlarda 50 yaş ve Erkeklerde 55 yaş şartı vardı. 3600 gün çalışması olan ve bu yaşlarını dolduran vatandaşlarımız 3600 kısmi emeklilik hakkından da faydalanıyordu. Ama 1999 senesinde çıkarılan yasa ile bu şartlar kadınlarda 58 ve erkeklerde 60 yaşa yükseltildi. Şimdi EYT çözümü için çıkarılan yasa da yaş şartlarının 99 öncesindeki duruma getirildiği iddia edilse bile yasa da bu 3600 kısmi emeklilik şartlarındaki yaş şartı ile ilgili bir düzenleme yoktur ve burada yaş mağduriyeti maalesef hala devam etmektedir.

"Bu kuşa dönen emekli maaşlarla ne yapacaktı vatandaş?"

Madde Üç – ABO Aylık Bağlama Oranları: Arkadaşlar federasyonumuzun adı her ne kadar sadece EYT harflerini barındırıyor olsa da kurulduğumuz ilk günden beri tüzüğümüzde de yer aldığı gibi tüm SGK mağduriyetlerini içinde barındıran; hepsini bir çatı altında toparlayan ve çözümleri için her satıhta mücadele veren bir STK yız. İşte mücadele ettiğimiz en büyük cephelerimizden birisi de ABO meselesidir. Yani aylık bağlama oranları. Bu oranlar emekli olduğumuzdan ölene kadar alacağımız emekli aylık maaşlarımızı belirleyen oranlardır. Burada da çok ama çok büyük bir mağduriyetle karşı karşıyayız.2008 yılında şuan ki iktidarımız tarafından yürürlüğe giren kanunla  2000 senesinden önce %70-75 lerde olan bu oran; 2000 senesinde %45-50 seviyelerine sonrada %28 -30 seviyelerine kadar düşürülmüştür. Oysa ki geçen yıllar içinde enflasyon ve TL deki değer kaybını ortaya koyduğunuzda en kötüsü olarak mevcut oranın korunması gerekirken yapıldı bunlar. Böylece artık emekli olduğunuzda insanca yaşamınızı idame ettiremeyeceğiniz adeta kuşa dönen emekli maaşları bağlanmaya başladı. Eeee tabi haliyle emekli olunca mecburen ikinci hatta üçüncü bir işte çalışarak ÇİFT DİKİŞ, ÜÇ DİKİŞ atmak zorunda kaldı vatandaşımız. Biliyorsunuz bir dönem de bununla suçlandık. Hem emekli olacak, hem de gidecek ikinci bir işte çalışacak ÇİFT DİKİŞ atacaklar” dendi bizim için. Değerli basın mensupları, değerli arkadaşlar ben de size sorayım o zaman. Bu kuşa dönen emekli maaşlarla ne yapacaktı vatandaş? Gidip başka bir işte daha çalışmayıp ne yapsın?

"Bu mağduriyetin çözümü bu değildir"

Değerli arkadaşlar, ABO konusundaki mağduriyet o kadar derin, durum o kadar vahimdi ki; hükümetimzde de bunun farkına vardı. Bu ABO oranları sayesinde emekli olunca bağlanan maaşlara bakınca rakamlar o kadar komikti ki hemen yeni bir uygulama devreye sokuldu. “EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞININ FALANCA LİRAYA TAMAMLANMASI” uygulaması. Açık söylüyorum bu mağduriyetin çözümü bu değildir. Bu mağduriyetin net çözümü ABO oranlarını yeniden düzenlemekten geçmektedir. Siz hazine yardımı ile en düşük emekli maaşlarını şu rakamlara tamamladığınızda mağduriyeti çözmüyor sadece YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR yaratmış oluyorsunuz. Çok net ifade ediyoruz bu yaklaşım sorunu çözmek değil, makyajla üstünü kapatmaktan başka bir şey değildir.

"Uygulamada adaletsizlik var"

Madde madde incelemeye devam ediyoruz. Madde Dört- STAJ ve ÇIRAKLIK: Ben de bir staj mağduruyum. Açıkça söylüyorum burada da kandırıldık. Staj ya da çıraklık yaparak iş hayatına başlayan bütün arkadaşlarımın elinde eskiden verilen ve o zamanki adıyla SSK kartı olan kartlarımız var. Bunların üzerinde net şekilde SSK lı olduğu ilk tarih yazıyor. Hepimiz SSK girişlerimizi bu tarih olarak bildik. Haklarımızı da buna göre hesapladık. Sonra çalışma hayatımızın içindeyken bir de baktık ki aslında bu tarih emeklilik hesabı yapılırken dikkate alınan tarih değildir. Evet tamam sonrasında açıklamalar yapıldı. Sağlıktan faydalanmak için verilen bir tarih olduğu ifadelerine yer verildi. Ama aynı zamanda bazı meslek grubundaki kişilerin staj yaptıkları süreleri borçlanarak emeklilik hesabına saydırabildiğini de biliyoruz. Yurtdışı borçlanmalarla Staj ve çıraklığın geçerli olduğunu da biliyoruz.  İşte bu durumda da kendiliğinden bir adaletsizlik ortaya çıkıyor. Bu konu imtiyaz verilecek bir konu değildir. Uygulamada adaletsizlik vardır. Çifte standartlık var. Tüm staj ve çıraklık mağduriyeti yaşayan vatandaşlarımız, o genç yaşında aynı şartlar altında, aynı saatlerle, aynı tehlikeli ortamlarda üstelik de daha düşük ücretlerle çalıştırılırken bu çalışma sürelerinin emeklilik hesabına sayılmıyor olması kabul edilemez bir adaletsizliği de ortaya çıkarmaktadır. Staj ve çıraklığın SSK başlangıcı sayılmasını istiyoruz.

"Bu eşitsizlik toplumsal bir eşitsizliktir ve kabul edilemez"

Madde Beş İntibak: Değerli basın mensupları,. Aslında İntibak Yasası EYT nin bir tamamlayıcısıdır. Ama çıkarılan EYT yasasında İntibaka yer verilmemesi mağduriyetin tam olarak çözülmesini de engellemiştir. Emeğin hakkını ölçen bir sistem kurulmadığı ve bunu hep siyaset mekanizması ölçmeye kalktığı için, ama oy kaygısıyla ama ekonomik şartlar gerekçe gösterilerek farklı dönemlerde farklı uygulamalar ortaya koyan SGK kurumu, bu uygulamalar nedeniyle İntibak mağduriyetinin adresi olmuştur. Aslında konunun özü yine dönüp dolaşıp ABO’ ya gelmektedir. Çünkü farklı dönemlerde farklı uygulamaları devreye sokan SGK sonuç olarak vatandaşlar arasında da farklılıklar oluşmasına neden olmuştur. Aynı prim gün sayısına ve aynı sigortalılık sürelerine sahip olmalarına rağmen 2000 yılından sonra emekli olanlar, 2000 yılından önce emekli olanlara göre daha düşük maaş almaktadır. Bu durum 2008 yılında sosyal reform ifadeleriyle çıkarılan 5510 sayılı yasa nedeniyle 2008 yılından sonra emekli olanlarla, önce emekli olanlar için de geçerlidir. Bu eşitsizlik toplumsal bir eşitsizliktir ve kabul edilemez. Dışardan bakınca devlet vatandaşları arasında ayrım yapıyor şeklinde görünmektedir. Bu görüntünün de çıkarılacak olan intibak yasası ile düzeltilmesi, toplumsal eşitsizliğin giderilmesi şarttır.

"Prim eşitlemesi düzenlemesine söz verdiniz"

Madde Altı : Bağ-Kur ve SGK Prim Gün Sayısı Adaletsizliği:  E tabi milyonlar kazanan büyük şirketlerin sahipleri ile küçük esnafı aynı potada değerlendirilirse farklı bir SGK mağduriyetiyle de daha karşı karşıya kalıyoruz. Evet Bağ-Kur sistemi kendi işini kurmuş, patron olmuş esnafları ilgilendiriyor. Ama aynı zamanda küçük esnafta buna dahil. Milyonları olmayan ve dükkanından kazandığı ile evinin rızkını kazanan Bağ-Kur’ lu vatandaşlarımızdan yükselen bir mağduriyet bu ve tüm SGK mağduriyetlerinde olduğu gibi bu konunun da altını çizecek ve bir STK olmanın gereği tabandan yükselen sesi tavana iletmeye aracı olmaya devam edeceğiz. Bir küçük esnaf, bir lokanta sahibi olsun mesela, yanında çalıştırdığı garson, aşçı vs kişiler SGK sisteminden 5000-5975 prim günü ile emekli olabilirken Bağ-Kur sisteminde bu kadınlarda 7200 erkeklerde ise 9000 gün olarak devam etmektedir. Burada öncelikli olarak Bağ-Kur sistemine dahil olan işletmelerin Küçük Esnaf, KOBİ, Büyük Ölçekli İşletme olarak sınıflara ayrılması ve her kesimin kazancına göre yükler belirlenmesi gerekir. SGK ve BAĞ-KUR sistemi arasındaki emeklilik prim gün sayısı eşitsizliği beraberinde ayrı bir mağduriyet getirmektedir. Prim eşitlemesi düzenlemesine söz verdiniz .Sözlerinizi tutmanızı bekleyenleriz.

"Bu mağduriyetin çözümlenmesini istiyoruz"

Madde 7- SON OLARAK BAĞKUR PRİM TESCİLİ MAĞDURİYETİ: Burada da mevzuatta olmasına rağmen eksik bilgilendirme ya da hiç bilgilendirme yapılmadan insanların bazı koşullara tabi olması sonucu yaşanan bir mağduriyet vardır. Yine bir iş yeri sahibi olduğunuzu düşünün. Tüm resmi başvurularınızı ve izinlerini alarak işletmenizi açıyorsunuz ve vergi levhanızı da alıyorsunuz. Ama yüksek kira bedelleri, çalışan maaşları vs derken bağ-kur primlerinizi yatırmaya geç başlıyorsunuz. Çünkü hayat şartları o kadar zor ki önceliğinizi işinizin idamesine, iş yerinizin bekasına vermişsiniz. Ama bir vergi levhanız var onun da üzerinde bir tescil tarihiniz var. Burada da emeklilik hesabı bu tescil tarihine göre değil de; ilk bağ-kur priminizi yatırmaya başladığınız tarihten itibaren hesaplanıyor ve o vergi levhasındaki tescil tarihine göre borçlanma yapmanıza müsaade edilmiyor. Bu mağduriyetin çözümlenmesini istiyoruz.

"Ortaya konan çözümler yarım yamalak"

Özetle diyebiliriz ki; Yasalar toplumun barış, refah ve huzurunu sağlamak Hak’ kı hak sahibine iade ederek adaleti tesis etmek içindir. Çıkarılan EYT yasasında; yukarıda bahsettiğimiz bu mağduriyetlerin giderilmesi hedeflenmemiştir. Çözümlenmek İstenmemiştir. Hedefe alınan bir tek şey olmuştur. O da EYT’ li vatandaşın oyu. İşte sorunlara ve çözümlerine odaklanmak yerine sandıkta 1 fazla çıkacak oya odaklanınca da ortaya konan çözümler yarım yamalak, mağduriyetleri tam olarak çözemeyen ve hatta; en başta belirttiğimiz şekilde ;  yeni mağduriyetler yaratan çözümler olarak karşımıza çıkmıştır. Çıkarılan EYT yasasının zamanlamasının da ne manidar olduğunu söylememize gerek yok herhalde. 24 yıldır devam eden bir mağduriyet ve bu mağduriyet karşısında seçim kaybetsem de çıkarmam diyerek yaklaşılan söylemlerle ; verdiğimiz mücadeleyle gelinen baskımızla  2023 seçimlerinin önemiyle de işte bu yarım yamalak yasay çıkarıldı.

"EYT’ li vatandaşlarımızın tüm sorunlarını çözdük algısı ile ancak kendinizi kandırırsınız"

Bakın değerli basın mensupları buradan sizlerin aracılığı ile tekrar ikaz edelim. Daha seçimlere hala vakit var. Hala yukarıda saydığımız mağduriyetleri de kapsayan TASTAMAM bir düzenleme yapılabilir. Ya da bu hali ile yola devam edilmek isteniyorsa; bilinmelidir ki şu anda bizim karşımızda, yukarıdaki mağduriyetleri de gidereceklerini her fırsatta ifade eden ve yarının iktidarına bugünden talip olan bir muhalefet var. Bu gerçek karşınızda durmaktadır. Biz çıkardığımız bu EYT yasası ile EYT’ li vatandaşlarımızın tüm sorunlarını çözdük algısı ile ancak kendinizi kandırırsınız. Biz alınteri döken emekçi vatandaşız. Biz milletiz. Ve 2023 seçimlerinde seçim sonuçlarını belirleyen EN ETKİLİ GÜCÜZ.  Bu hava ancak Mayıs’a kadar devam eder. Mayıs’ta hava değişir. Bahar gelir. Bizden söylemesi.

"Mücadeleye devam edeceğiz"

Değerli basın mensupları ve misafirlerimiz, Bugüne kadar olduğu gibi tüm SGK mağduriyetlerinin takipçisiyiz. Her zaman yer zeminde, demokrasi çerçevesinde, kanunlarımızın bizlere tanıdığı haklar doğrultusunda en yüksek perdeden ama hiçbir zaman dökmeden, kırmadan, yıpratmadan mücadeleye devam edeceğiz.