İstanbul, 1100 yıl boyunca Roma İmparatorluğu’nun başkenti olarak zenginlik ve güç simgesi olmuş, birçok büyük komutan tarafından kuşatılmış ancak alınamamış muhteşem bir şehirdi. Roma, Doğu Akdeniz’i yönetirken İslamiyet henüz Arap yarımadasında yayılmaya başlamıştı. Hz. Peygamber, bu dönemde İstanbul’un Müslümanlarca fethini müjdelemiş, büyük bir ordu ve kumandanını övmüştü. Bu nedenle şehir, Arap kumandanlarca 9 kez, Timur tarafından 1 kez, Osmanlılarca ise 6 kez kuşatıldı ama ele geçirilemedi.
“Kostantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur”
Alaeddin Ali Çelebi’nin ölümüyle Şehzade Mehmet, Osmanlı’nın tek varisi olmuştu. II. Murad, oğlunun tahta geçmesiyle Bursa’da inzivaya çekildi. Genç Mehmet’in tecrübesizliği devletin iç ve dış sorunlarını artırdı. Balkanlar ve Anadolu’da kayıplar yaşandı, isyanlar çıktı, Bizans destekli şehzade Orhan da fırsat kolluyordu. Vezir Çandarlı Halil Paşa, Haçlı tehdidi karşısında II. Murad’ı tekrar ordunun başına çağırdı. II. Murad, Varna’da Haçlılara karşı zafer kazandı, ancak yeniçerilerin isyanı sonrası tahta döndü.
Tahttan indirilen Mehmet, bu deneyimin ardından iktidarını sağlamlaştırmak istiyordu. Zeki ve hırslı bir genç olarak, devlet ve İslam ümmeti için büyük hedefleri vardı. Hz. Peygamber’in övdüğü şehir İstanbul, onun gözünde başarılması gereken en büyük hedefti. Önceki kuşatmaların neden başarısız olduğunu anlamak için tarih ve askerî stratejilerle yakından ilgilendi. Topların surları yıkabilecek bir silah olduğunu keşfetti, mühendislik ve matematik öğrenerek topçuluğu geliştirdi. Latince ve Grekçe öğrendi, Roma’yı derinlemesine inceledi.
Mehmet, kılıçla kalemin birlikte çalışmasına inanıyor, Bizans’ın zayıf ve güçlü yönlerini titizlikle araştırıyordu. Doğru zamanı sabırla bekledi ve 19 yaşında tahta döndüğünde fetih planı hazırdı. Onun amacı, görkemli Roma İmparatorluğu’nun son kalesi olan İstanbul’u fethederek dünya çapındaki bir imparatorluğun lideri olmaktı.
Fatih Sultan Mehmet: Genç Komutanın dahiyane Zaferi
II. Mehmet, henüz 19 yaşında tahta geçti. İstanbul’un fethi, onun hayalini kurduğu büyük vizyonun ve askeri stratejinin bir meyvesiydi. Fatih Sultan Mehmet, kuşatma sırasında yalnızca askeri dehasıyla değil, aynı zamanda diplomasi ve istihbarat alanındaki ustalığıyla da dikkat çekti.
6 Nisan 1453’te başlayan kuşatma, 53 gün boyunca Osmanlı ordusunun kararlılığı ve modern savaş teknolojilerinin kullanımıyla sürdü. 100 bin kişilik Osmanlı ordusu, 7 bin kişilik Bizans savunmasına karşı büyük bir güç gösterdi. Karadan ve denizden yürütülen saldırılar, kentin dört bir yanını kuşattı. Özellikle dönemin en büyük topları olan Şahi topları, surların dayanamayacağı kadar güçlüydü. Şahi toplarının tasarımının da Fatih Sultan Mehmet'e ait olduğu biliniyor.

Kuşatmanın Dönüm Noktası: Gemiler Karadan Yürütüldü
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul kuşatmasındaki en önemli hamlelerinden biri, Haliç’e zincirlerle kapatılan Bizans savunmasını aşmak için gemileri karadan yürütmesi oldu. Osmanlı donanması Haliç’e inerek Bizans savunmasını çökertti. Yıllar boyu akıl sır erdirelemeyen bu stratejik hamle, Fatih Sultan Mehmet’in kararlılığının ve askeri zekasının simgesi haline geldi.
koca bir imparatorluğun sonu
Son Bizans İmparatoru XI. Konstantinos, direnişi son ana kadar sürdürdü. Ancak kuşatma sırasında surların ardında sıkışan Bizans halkı, açlık ve umutsuzlukla karşı karşıya kaldı. 29 Mayıs sabahı başlayan son saldırıda Osmanlı ordusu, surları aşarak şehre girdi. Son imparator, kılıcı elinde, savaş meydanında can verdi ve bin yıllık Bizans İmparatorluğu tarihe karıştı.

Orta Çağ kapandı, Yeni Çağ başladı
Fatih Sultan Mehmet, şehri yağmaya karşı koruyarak düzeni sağladı. İstanbul, Osmanlı’nın yeni başkenti oldu. Ayasofya, camiye çevrilerek şehrin simgesi haline geldi. Fatih Sultan Mehmet, şehrin imarını başlatarak medreseler, camiler ve saraylarla İstanbul’u İslam dünyasının parlayan yıldızı haline getirdi.
Ayrıca bu zaferle birlikte II. Mehmet, “Fatih” unvanını kazandı. İstanbul artık Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti olurken, Bizans İmparatorluğu tarih sahnesinden silindi.
İstanbul’un fethi yalnızca Bizans’ı değil, Avrupa’yı da derinden sarstı. Avrupa’daki feodal yapı çözülmeye başladı, yeni ticaret yolları arayışı hızlandı. Bu aynı zamanda Rönesans hareketlerinin de önünü açtı. Orta Çağ kapandı, Yeni Çağ başladı. İstanbul’un fethi, ticaret yollarını ve kültürel dengeleri değiştirerek dünya tarihinde büyük bir kırılma yarattı. Batı Avrupa’da ise yeni deniz yolları arayışı başladı ve bu arayış Coğrafi Keşifler’e zemin hazırladı.
Bugün İstanbul, Asya ve Avrupa’yı birleştiren bir köprü, kültürlerin ve medeniyetlerin buluşma noktasıdır. 29 Mayıs 1453’te yaşanan fetih, sadece bir kentin değil, tüm dünyanın kaderini değiştiren bir dönüm noktası olarak anılmaya devam ediyor.
İstanbul'un fethinin 572. yılı kutlu olsun!
