2004 yılında Endonezya açıklarında yaşanan 9.1 büyüklüğündeki deniz altı depremi ve ardından gelen tsunami, en az 225 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu büyük can kaybının sebeplerinden biri, çoğu topluluğun herhangi bir erken uyarı almamasıydı. Gelgit ve deprem sensörleri gibi teknolojik erken uyarı sistemleri çoğunlukla devre dışı kalırken, tsunami sirenleri birçok kıyı bölgesinde yoktu veya yetersiz çalışıyordu. Kısacası, insan yapımı sistemler görevlerini tam anlamıyla yerine getiremedi.
Ancak ilginç olan şu ki, tsunami öncesinde birçok hayvanın yaklaşan felaketi hissettiğine dair tanıklıklar vardı. Filler yüksek yerlere koştu, flamingolar yuvalarını terk etti, köpekler ise açık alanlara çıkmayı reddetti. Tayland’daki bir sahil köyünde bufaloların kulaklarını dikip denize bakarak birkaç dakika öncesinde tepeden kaçtıkları bildirildi.
depremleri Önceden Hisseden Hayvanlar Gerçek mi?
Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Uluslararası Stratejisi (UNISDR) danışma grubunda görev yapmış Irina Rafliana, 2010’daki Sumatra depremi sonrası ve diğer felaketlerde de benzer hayvan davranışları rapor edildiğini söylüyor. Rafliana’nın saha çalışmaları, inek, keçi, kedi ve kuşların depremden önce kasıtlı olarak güvenli bölgelere doğru hareket ettiğini ortaya koyuyor.
Benzer şekilde, 2022’de Tongo’daki volkanik patlama öncesinde bir deniz kaplumbağasının aniden geri dönmesi bilim insanlarını şaşırttı.
Hayvanların felaket öncesi sıra dışı davranışlar sergilediğine dair en eski kayıt MÖ 373 yılına dayanıyor. Yunan tarihçi Thukydides, Helike şehrinde büyük bir depremden önce farelerin, köpeklerin ve yılanların bölgeyi terk ettiğini yazmıştı.
1805 Napoli ve 1906 San Francisco depremlerinden önce hayvanların paniğe kapılıp alarm verdikleri rapor edilmiş. Gelişmiş teknolojiye rağmen, deprem öncesi kesin tahminler hâlâ mümkün değil. Sismik sensörler yalnızca sarsıntı başladığında veri üretiyor, öncü sinyaller henüz net değil.

Hayvan Davranışları Deprem Tahmininde Nasıl Kullanılabilir?
Almanya’daki Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsü’nün 2016-2017 yıllarında İtalya Marche bölgesinde yaptığı araştırmada, inek, koyun ve köpeklerin depremden 20 saat önce hareket kalıplarını değiştirdiği belirlendi. Bu gözlemlerle 4.0 ve üzeri büyüklükteki sekiz depremden yedisi doğru tahmin edildi.
Aynı araştırmacılar, Etna Yanardağı çevresinde işaretlenen keçilerin volkanik hareketleri önceden hissedebildiğini de rapor etti.
Bilim insanları, deprem öncesi yer kabuğunda oluşan elektrik yükleri ve kimyasal tepkimelerin hayvanlar tarafından algılanabileceğini düşünüyor. Bu süreçler havadaki iyonizasyonu ve kötü kokulu gazların açığa çıkmasını tetikliyor. Örneğin, 2001 Hindistan Gujarat depremi öncesinde karbon monoksit seviyelerinde anormal artışlar tespit edilmişti.
Hayvanların, vücutlarındaki manyetik ve elektrik alanlarına duyarlı yapılar sayesinde bu sinyalleri algılayabilmeleri mümkün görünüyor.
Çin’de Yılanlar Deprem Erken Uyarı Sisteminde Kullanılıyor
Çin’in Nanning kentinde geliştirilen sistemde, özellikle yılanların davranışları izleniyor. 1975 Haicheng depreminden önce hayvanlardaki ani davranış değişimleri, kentin tahliyesine ve birçok canın kurtulmasına neden olmuştu. Yılanlar, depreme en hassas canlılar arasında gösteriliyor.
ABD’deki araştırmalar, kuşların 2014’te Tennessee’deki hortumları 400 kilometreden fazla mesafeden önceden hissedebildiğini ortaya koydu. Bu yetenek, kuşların duyarlı olduğu ve “infrases” adı verilen düşük frekanslı ses dalgalarının varlığıyla ilişkilendiriliyor.
Fransa’dan Yeni Zelanda ve Alaska’ya kadar uzanan Kivi Kuaka projesi, kuşlara takılan GPS cihazlarıyla doğal felaketlere karşı verdikleri tepkileri takip ediyor.
Hayvan Davranışları Erken Uyarı Sistemleri İçin Tek Başına Yeterli mi?
Uzmanlar, hayvan hareketlerinin erken uyarı için önemli bir ipucu sunduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını belirtiyor. Depremler gibi karmaşık olayların öngörüsünde, farklı tür sinyallerin bir arada değerlendirilmesi gerekiyor.
Almanya’daki araştırmacılar, küresel ölçekte hayvan hareketlerini izleyen Icarus projesiyle daha geniş veri toplamayı hedefliyor.
Kaynak: BBC News