ÖZEL HABER - GİZEM GÜVEN
Bugün, Birleşmiş Milletler’in (BM) ilan ettiği “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü”nü anıyoruz. Bu özel gün, küresel düzeyde uyuşturucu sorununa dikkat çekmek, bağımlılıkla mücadelede toplumsal farkındalık yaratmak ve önleme tedbirlerine siyasi destek sağlamak amacıyla her yıl düzenleniyor.
26 haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü Neden Önemli?
• Farkındalık Yaratmak: Uyuşturucu kullanımının birey, aile ve topluma olan yıkıcı etkilerini görünür kılıyor.
• Politika Geliştirme: Hükümetler ve sivil toplum, gün vesilesiyle daha etkin koruyucu ve rehabilitasyon programlarını gündeme alıyor.
• Uluslararası İşbirliği: Uyuşturucu kaçakçılığı sınır tanımayan bir sorun olduğu için ülkeler arası bilgi paylaşımı ve ortak stratejiler kritik önemde.
Dünya Genelinde Uyuşturucu Kullanım Eğilimleri (Son 5 Yıl)
• Dünya genelinde yetişkin nüfusun yaklaşık %5–6’sı birkaç yılda en az bir kez yasadışı uyuşturucu madde kullanmış durumda.
• Özellikle esrar, amfetamin, ekstazi gibi maddelerde kullanım oranları istikrarlı şekilde artış gösteriyor.
• Sentetik opioidler ve fentanyle bağlı ölümler, bu sürede ikiye katlandı; bu durum “sentetik opioid krizi” olarak adlandırılıyor.
• Covid-19 pandemisi sürecinde artan stres ve izolasyon, bağımlılık öncesi davranışları tetikledi.

Türkiye’de Durum (2020–2024)
Yıl | Uyuşturucu Kullanım Oranı (% – 15–64 yaş) | Erken Yaşta Deneyim (% – 15–24 yaş) |
---|---|---|
2020 | %0.8 | %2.3 |
2021 | %0.9 | %2.5 |
2022 | %1.0 | %2.7 |
2023 | %1.1 | %3.0 |
2024 | %1.2 | %3.2 |
UYUŞTURUCUYLA Nasıl Mücadele Ediliyor?
Dünya Genelinde:
1. Eğitim ve Farkındalık: Okul programları, medya kampanyaları, aile danışmanlığı.
2. Hukuksal Önlemler: Sınır ötesi operasyonlar, uyuşturucu finansmanının takibi.
3. Rehabilitasyon: Bağımlılara ücretsiz veya düşük maliyetli tedavi hizmetleri.
4. Uluslararası İşbirliği: BM, WHO, Europol gibi kurumların teknik ve bilgi paylaşımı.
Türkiye’de:
1. OKTEM (Okullarda Uyuşturucuyla Mücadele Programı): 15 ilkokul ve 30 lise pilot bölgeyle başladı, şimdi yüzlerce okulda sürüyor.
2. Bağımlılık Tedavi Merkezleri: Aile hekimliği ve ruh sağlığı merkezleri üzerinden hızlı yönlendirme.
3. Hukuki Süreç: Uyuşturucu ticareti yapanlara yönelik cezalar artırıldı; sınır kontrolleri sıkılaştırıldı.
4. Sivil Toplum İşbirliği: Yeşilay, KAÇUV ve benzeri kuruluşların danışmanlık hizmetleri yaygınlaşıyor.

Röportajlarla Gerçek Hayat Manzarası
Uyuşturucu bağımlılığı ve ticareti yalnızca kullanıcıyı değil; ailesini, çocuklarını ve tüm toplumu etkiliyor. İstanbul’da yaşayan 60 yaşındaki Ayşe Hanım, terk edilmiş iki torununa bakıyor. “Kız torunum da var ve bir şey olacak diye korkuyorum,” diyor. Torunlarının annesi çocukları terk etmiş; babaları ise hem uyuşturucu kullanıcısı hem de satıcıymış. Şu an 12 yıllık hapis cezasını çekiyor. “Mahallede herkes üstüme geliyor, beni dışlıyorlar. O çocuklara sahip çıktığım için bana bile kötü gözle bakıyorlar,” diyerek toplumsal dışlanmaya da dikkat çekiyor.
Figen, eşinden hem şiddet hem de ihanet görmüş genç bir kadın. Eşi hem uyuşturucu kullanıyor hem de satıyormuş. “Bir keresinde evimiz bile kurşunlandı. Bu adamla hayatım tehlikede. Artık izimi bulmasını bile istemiyorum.”
Uyuşturucunun yol açtığı suç ağlarının, kadınlar için nasıl ölümcül sonuçlar doğurabileceğini anlatıyor bu sözler. Figen şu anda başka bir şehirde gizlenerek hayatını sürdürüyor.
60’larının sonlarında olan Pınar Hanım, önce eşinden şiddet görmüş, şimdi ise uyuşturucu bağımlısı oğlunun fiziksel ve psikolojik baskısıyla karşı karşıya.
“Kefen paramı bile çaldı. Bileziklerimi aldı. Bazen evden kovuyor.” diyen Pınar Hanım'ın üç kızı yurt dışında, ama oğluyla aynı evde yaşamak zorunda. Ancak henüz kalıcı bir çözüm sağlanamamış. Pınar Hanım’ın yaşadığı travma, bağımlılığın aile yapısını nasıl çözdüğünü ortaya koyuyor.

Bir Gün Değil, Her Gün Mücadele
Uyuşturucu; sadece suç değil, bir toplumsal travma. Yalnızca kullanıcıyı değil; anneanneleri, anneleri, çocukları, komşuları, öğretmenleri, hatta doğmamış nesilleri etkiliyor.
Bugün, 26 Haziran, yalnızca bir gün değil; bir uyanış, bir yüzleşme ve birlikte çözüm üretme çağrısıdır.
26 Haziran, yalnızca sembolik bir tarih değil; bilinçlenme, önleme ve birlikte hareket etme zamanıdır.
• Bireylere çağrı: Riskli gördükleri durumlarda destek almaktan çekinmeyin.
• Ebeveynlere mesaj: Düzenli iletişim, dikkatli gözlem ve eğitimle çocuklarınızı koruyabilirsiniz.
• Devlet ve STK’lara öneri: Eğitim-atölye ağını genişletin; tedavi hizmetlerinin erişimini tüm Türkiye’ye yaygınlaştırın.
(Bu haberde yer alan görüşler, gerçek kişilere ait röportajlardan alınmıştır. Kişi güvenliği nedeniyle isimler değiştirilmiştir.)