Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: 

İçişleri ve Tarım Bakanlıklarımızın yöneticileri, değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum.

Kobani davasında verilen cezalara DEM Parti'den ilk tepki geldi: Meclis'te protesto başladı Kobani davasında verilen cezalara DEM Parti'den ilk tepki geldi: Meclis'te protesto başladı

"KRİTİK BİR ADIM ATIYORUZ"

Afete hazırlık bakımından önemi haiz bu tören vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bizleri bir araya getiren her iki bakanımızı da tebrik ediyorum. AFAD Başkanlığımız ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz (DSİ) işbirliği ile bugün sel ve taşkın risklerinin azaltma yönünde kritik bir adım daha atıyoruz. Devletimizin ilgili kurumlarının sel taşkın afeti öncesi anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendiriyoruz. AFAD envanterinde bulunan 111 adet iş makinasının DSİ'nin kullanımına verilmesini kapsayan protokol her iki kurumumuzun etkinliğini artıracaktır. Bugün ilk etapta 31 adet iş makinasının devir teslimini gerçekleştiriyoruz. Bu iş makinalarının da hizmete girmesiyle birlikte DSİ'deki ekskavatör sayısı 816'ya ulaşacak. Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak.

"RİSK AZALTMA FAALİYETLERİNE BAŞLIYORUZ"

Karadeniz bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle öncelikle senelerce yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz. Fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir tevekküle mani değildir. Hangi meselede olursa olsun görevimiz önce her türlü önlemi bihakkın almak ardından da Rabbimizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül samimiyetin değil cehaletin alametidir. Hz. Mevlana bu hakikati, akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir diyerek ifade etmiştir. Bugünkü imza töreniyle özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinalarımızın da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz, sıkıntısız inşallah can ve mal kaybı yaşamadan atlatacağımıza inanıyorum. AFAD ve DSİ'ye çalışmalarında şimdiden kolaylıklar diliyorum.

"SON YILLARDA ÇOK FARKLI SINAMALARLA KARŞI KARŞIYA KALDIK"

Ülkemizi sadece jeopolitik açıdan değil, coğrafi olarak da kritik bir bölgede yaşadığımıza göre tedbirlerimizi buna göre almalıyız. Negatif ve pozitif anlamlarıyla coğrafya kaderdir sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz havzasında yer alan Türkiye aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan 3'lü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk. Son yıllarda depremden sel baskınlarına, yangınlardan taşkınlara, salgından savaşa çok farklı sınamalarla karşı karşıya kaldık. Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız plansızlığa, hazırlıksızlığa kurban giderken, vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerde bizzat görmüş olduk.

"İSTANBUL'DA EDANUR'U TEDBİRSİZLİK ÖLDÜRDÜ"

İstanbul'un göbeğindeki bir parkta basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız hayatını kaybetti. Gayrettepe'deki gece kulübü yangınında 29 emekçi kardeşimizi, Antalya'da teleferik faciasında bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. İşçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu olaylarda sesi soluğu çıkmadı. 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin aldıkları tavırları gayet iyi hatırlıyoruz. Devletimizin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüler. Yalan ve çarpıtma üzerinden resmi kurumlarımız, askerimiz, polisimiz fütursuzca eleştirildi. Bu kirli kampanyayı sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak kadar ileriye götürdüler.

"6 ŞUBAT KIRILMA NOKTASI OLDU"

Ekonomik zorluklarımız depremle daha da ağırlaştı. Bu zorlulukların üstesinden geliyoruz geleceğiz. Her ay 10-15 bin konut teslimatı yaparak bu rakamı yıl sonuna kadar 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. 6 Şubat kırılma noktası oldu. Deprem öncesi afete hazırlık olarak her adımın faydasını gördük. Daha önce afet yönetimi farklı kurumlardaydı. Bu da ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkıyordu. 2009'da AFAD'ı kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dahil ederek iş birliğini güçlendirdik. Vatandaşlarımız en sıkıntılı günlerinde devletini yanında buluyor. DSİ de orman yangını ve taşkınlarda mücadelede vazgeçilmez roller üstleniyor.

"VATANDAŞIMIZIN EN ZOR GÜNLERİNDE DEVLETİMİZ SEFERBER OLMUŞTUR"

Vatandaşımızın en zor günlerinde devletimiz seferber olmuştur. Zaman zaman ortaya çıkan sorunları da çözüme kavuşturuyoruz. 2013'ten bu yana TOKİ tarafından yapılan konut 1 milyon 351 bini aşıyor. TOKİ binalarımız 6 Şubat'tan alnının akıyla çıktı. Yıkılan binaların yüzde 90'dan fazlası 99 öncesi yapılanlardı. Dere yatağına inşa edilen binanın yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Bakımı zamanında yapılamayan dereler ciddi risk taşıyor demektir. Bedel ödemek kaçınılmaz hale geliyor. Her iki bakanımız karşı karşıya olduğumuz tehditleri ifade etti. Bugüne kadar DSİ'nin inşa ettiği tesisle 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolü sağladık. Toplam 1500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldi. Bu afetlerde 113 insanımızı kaybettik. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmakta. Yuvalarımızda gönül rahatlığı ile oturmak istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almalıyız.

BİZİM BÜTÜN DERDİMİZ İNSANIMIZI YAŞATMAKTIR

Deprem İstanbulumuz için beka meselesi haline gelmişken, deprem gerçeği kendini hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme lüksü yok. Ülke ve millet meselesinin siyasi parti meselesi olmaz. Bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak, ihmalden, siyasi rekabetten, tembellikten dolayı daha fazla acı çekmek, yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükümet olarak kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltmak gibi can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü projeye gereken desteği vereceğiz.

Ayrıntılar geliyor...

Editör: Yudum Özel