Faiz artırımıyla, piyasaların beklentisinin karşılandığını söyleyen Doç. Dr. Yusuf Dinç, kendisinin faiz artış oranını 750 ila 1000 arasında beklediğini ifade ederek, piyasa beklentisine uygun bir artış olmasının olumlu görülmesi gerektiğine dikkati çekerek, durumun sürpriz olmadığını söyledi.
"Beklentiler, Merkez Bankası’nın 35 seviyesine kadar çıkacağı yönündeydi. JP Morgan’dan da bu referans oran gelmişti" diyen Doç. Dr. Dinç, "Önümüzde üç toplantı daha var, bu oranı sene sonu itibariyle %40’a kadar tartışabileceğimizi düşünüyorum ama daha sonra herhangi bir düşüş olabileceği de tartışmalar arasında yer alıyor. Bu seneki enflasyonu %60, önümüzdeki sene için de %33 civarında bekliyoruz. Merkez Bankası’nın, bu seneye göre mi yoksa önümüzdeki seneye göre mi politika faiziyle enflasyon uyumunu sağlayacağı konusundaki temel beklentiler, 2024 için ayarlama yapılacağı yönünde, çünkü adım adım gideceklerini belirtmişlerdi. Ben sene sonuna kadar artışların devam edeceğini düşünüyorum. Bu da Türkiye’de, enflasyonla mücadele anlamında güçlü mesajlar verilmişken, başka türlü yönetilemeyeceğini yani faiz artışından geri durulmayacağı, durulamayacağı söylenmişti" diye konuştu.
Merkez Bankası’nın rezervlerini geliştirme iştahının çok yüksek fakat kullanılabilir rezerv anlamındaki kısmının KKM ile bağlantılı olacağını belirten Doç. Dr. Yusuf Dinç, “KKM’den TL mevduata değil de dövize geçişler olursa, kullanılabilir rezervleri aşağı yönde olsa bile, toplam rezervleri yukarı çıkacaktır ama asıl beklenti yurtdışından döviz girişi için Türkiye’nin önemli adımlarda bulunmasıdır. Yabancıların Türkiye’ye ilgisiyle, Merkez Bankası’nın rezervleri arasında önemli bir bağlantı olacak. Önümüzdeki süreçlerde bunu takip edeceğiz. Merkez Bankası, rezervini artırmak istiyor ama o rezervi yurtiçinden çekmek istemiyor.” dedi.
“BEKLENTİLER DAHA İYİ YÖNETİLMELİ”
Yabancı sermayenin Türkiye’ye geri dönüp dönmeyeceği konusunda, Türkiye’nin doğrudan yatırımlar için cezbedici bir konumda olduğunu söyleyen Dinç, görüşlerinde şunları kaydetti:
“Yabancı sermaye, portföy yatırım anlamında kurun adil fiyatının oluşup oluşmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapacak. Kurun mevcut seviyesini adil görüyorsa, gelişi biraz daha canlı olacaktır fakat bu kuru hesaplamak da KKM’de bir belirsizliğe neden oluyor çünkü ‘KKM, Türkiye’de döviz arz talebini hangi yönde etkileyecek?’ sorusunun bir cevabı yok. Eğer KKM, TL aleyhine bir döviz arz talep dengesi oluşturacaksa, adil kur daha yukarıda görülecektir. Yabancı sermaye de portföy yatırım anlamındaki sermayeye girmek için fonun daha yukarı bir seviyesini bekleyecektir.”