"Haberin İşçisi"
İstanbul
Açık
32°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,5860 %-0.48
47,7946 %-0.42
4.352,20 % -1,39
4.786.210 %1.381
İşçi Haber Gündem Marmara'da müsilaj tehlikesi geçti mi? Bilim insanlarından kritik uyarı

Marmara'da müsilaj tehlikesi geçti mi? Bilim insanlarından kritik uyarı

Marmara Denizi’nde bir süredir çevresel felaketin sembolü haline gelen müsilaja temmuz ayı itibarıyla rastlanmadı. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), Saros Körfezi ve Kuzey Ege’yi de kapsayan geniş çaplı çalışmasında 23 farklı noktada yaptığı ölçümlerde müsilaj izine rastlamadığını duyurdu.

Okunma Süresi: 3 dk

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Marmara Denizi başta olmak üzere Saros Körfezi ve Kuzey Ege'yi kapsayan 23 farklı noktada temmuz ayında yapılan incelemelerde müsilaj görülmediğini açıkladı. TÜDAV’ın MARU adlı araştırma gemisiyle 18-22 Temmuz tarihleri arasında yürüttüğü çalışmalarda, örneklemeler 0 ila 80 metre derinlikte gerçekleştirildi. Bu kapsamda Marmara Adaları, Ekinlik Adası, Balıkesir Narlı, Çanakkale Gelibolu ve İstanbul Boğazı gibi kritik noktalarda müsilaj izlenip deniz çayırları ve mercanların durumu gözlemlendi.

Prof. Dr. Öztürk, geçen yıl aynı dönemde Marmara Denizi'nde müsilaj görüldüğünü ancak bu yıl yapılan çalışmalarda böyle bir bulguya rastlanmadığını vurguladı.

‘Görülmemesi, tamamen yok olduğu anlamına gelmez’

Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Öztürk, "Temmuz 2025 itibarıyla Marmara Denizi'nde, Saros Körfezi'nde ve Kuzey Ege'deki toplam 23 noktada müsilaj görülmedi. Ancak bu, gelecekte olmayacağı anlamına gelmez." ifadelerini kullandı.

Müsilajın, doğası gereği ilkbaharda daha yoğun şekilde görüldüğünü belirten Öztürk, bu yapının mevsimsel biyolojik üretimle bağlantılı olduğunu söyledi. Yoğunluğun azaldığına dikkat çeken Öztürk, müsilajın tamamen yok olmadığını, yalnızca yüzeyde görünmediğini ve dibe çöktüğünü kaydetti.

Yüzey ve kıyı bölgelerinde fitoplanktonların üreme kapasitesindeki azalmayla birlikte müsilajın gözlemlenmediğini ifade eden Öztürk, özellikle 80 metre sonrası dip bölgelerde müsilajın bulunabileceğini de dile getirdi. Araştırma sonuçları üzerinden detaylı açıklamalarda bulunan Öztürk, şunları söyledi:

"Yani biyolojik üretim zayıflamış durumda. 80, 70, 60, 50, 40, 30 ve 0'a kadar olan derinliklerde geçen haftaya kadar müsilaj yoktu. Bu tabii Marmara Denizi'nin hiçbir yerinde müsilaj yok anlamına da gelmiyor. Bizim örnekleme yaptığımız 23 istasyonda yok."

Fitoplankton patlamaları ile deniz suyu sıcaklıklarının müsilaj oluşumunda büyük etkisi olduğuna dikkat çeken Öztürk, karasal kaynaklı azot ve fosfor yükü sürdükçe tehlikenin varlığını koruyacağına işaret etti.

‘Koruma planları ciddi şekilde uygulanmalı’

Marmara Denizi’nin özel çevre koruma alanı olduğunu hatırlatan TÜDAV Başkanı, alınan önlemlerin yeterli olmadığını vurguladı. Atık su arıtma çalışmalarında yeterince ilerleme kaydedilmediğini belirten Öztürk, özellikle biyolojik atık su arıtma tesislerinin acilen devreye alınması gerektiğini söyledi.

"22 maddelik eylem planı ciddiyetle izlenmeli" diyen Öztürk, müsilajın neden kaybolduğunun yalnızca detaylı bilimsel çalışmalarla açıklığa kavuşabileceğini kaydetti.

Öztürk, "Geçmiş yıllarda kasım, aralık, ocak ve şubat aylarında da müsilaj görülmüştü. Şimdi 1 ay boyunca görülmemesi, kalan 11 ayda da olmayacağı anlamına gelmez. Ayrıca bu tablo, alınan önlemlerin yeterli olduğu anlamına da gelmez. İzleme çalışmaları aralıksız sürmeli. Marmara; Karadeniz ve Ege arasında bir biyolojik koridordur. Marmara’yı korumak, iki denizi birden korumak demektir." ifadelerini kullandı.

Müsilaj azalınca mercanlar rahatladı

Müsilajın etkisinin azalmasıyla birlikte deniz çayırları ve mercanlar üzerindeki tabakanın da yer yer kaybolduğunu belirten Öztürk, gözlemledikleri durumu şöyle özetledi:

"Buna sıfır diyemeyiz, biz bunu 0-10 arasında kategorize ediyoruz, 9-10 en yüksek, 1-2 en düşük. Şu anda 1-2 seviyesinde, en düşük seviyede, 1 hafta için rahat nefes alındı, umarız böyle devam eder, bunu izlememiz gerekiyor."

Kaynak: AA