Modern iş hayatında masa başı çalışmak bir zorunluluk haline geldi. Ancak saatlerce bilgisayar ekranına bakmak ve kötü postürde oturmak, omurga sağlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Çağlar Berk, bu durumun özellikle boyun fıtığı gibi geri döndürülemez hastalıklara neden olabileceğine dikkat çekiyor.
Boyun Fıtığı Nedir? Nasıl Ortaya Çıkar?
Boyun fıtığı; omurlar arasında yer alan disklerin esnekliğini kaybederek yer değiştirmesi sonucu sinirlere baskı yapmasıyla oluşur. Bu durum, boyun bölgesinden başlayarak omuz, kol ve ele kadar uzanan ağrı, uyuşma ve güçsüzlük şikayetleriyle kendini gösterir. “Boyun fıtığı belirtileri ciddiye alınmazsa kalıcı sinir hasarına kadar ilerleyebilir” açıklamasında bulunan Prof. Dr. Berk, erken teşhisin hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.
Boyun fıtığında erken teşhis için MR görüntüleme, EMG testi ve detaylı fizik muayene kritik rol oynar. Her boyun fıtığı vakası cerrahi müdahale gerektirmese de, uzman kontrolünde yapılacak tedavi planlaması gecikmeden hayata geçirilmelidir. “Tedavi geciktikçe hasar kalıcı hale gelebilir” uyarısında bulunan Prof. Dr. Berk, şikayetlerin başlamasıyla birlikte uzman hekime başvurmanın altını çiziyor.

Prof. Dr. Berk’e göre, geleneksel cerrahi yöntemlerin yerine geliştirilen servikal disk protezi, boyun fıtığının etkilediği bölgeyi tedavi ederken doğal hareket kabiliyetini de koruyor. Bu yöntem sayesinde çevredeki disklerde bozulma riski önemli ölçüde azaltılıyor. Geleneksel ameliyatlarda her yıl yüzde 3 oranında yeni fıtık gelişme riski bulunuyor. Bu risk, genç hastalarda yaşam boyu yüzde 100’e kadar çıkabiliyor.
Masa Başı Çalışanlar İçin Uzman Tavsiyesi
- Oturma pozisyonunuzu sık sık değiştirin
- Ekran yüksekliğini göz hizasında tutun
- Saat başı kısa molalar verin
- Düzenli egzersizle boyun kaslarınızı güçlendirin
- Şikayetler başladığında vakit kaybetmeden hekime başvurun
Masa başında çalışmanın getirdiği görünmeyen tehlikeler, özellikle boyun fıtığı gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Doğru duruş alışkanlığı kazanmak, düzenli kontrolleri ihmal etmemek ve gelişmiş tedavi seçeneklerini değerlendirmek, hem yaşam kalitesini artırır hem de kalıcı hasarların önüne geçer.