Kamu kurumlarında görev yapan yüz binlerce işçi, yaklaşık altı aydır Çerçeve Protokolü’nün imzalanmasını bekliyor. Sözleşmenin hala yürürlüğe girmemesi, çalışanlar arasında ciddi bir geçim sıkıntısına ve kurumsal güvensizliğe yol açmış durumda. Artan hayat pahalılığı karşısında eriyen maaşlar ve giderek ağırlaşan yaşam koşulları, kamu işçileri için sadece bir sözleşme değil, doğrudan bir yaşam meselesi haline geldi. Güvenceli çalışma umuduyla kamuda istihdam edilen işçiler, mevcut durumda hem ekonomik hem de psikolojik bir belirsizliğin içinde yaşam mücadelesi veriyor.
Sendikal Sessizlik Tepki Çekiyor: Kamu İşçileri Çözüm Bekliyor
Sürece dair sorunlar yalnızca ücretlerle sınırlı değil. Binlerce işçinin görev tanımı hâlâ netleştirilmiş değil. Eğitim durumu ile uyumlu unvan değişiklikleri gerçekleştirilemiyor; meslek kodu düzenlemeleri ve tayin hakkı gibi temel özlük talepleri karşılanamıyor. Özellikle 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen çalışanların durumu, hala hukuki ve idari bir belirsizlik taşımaya devam ediyor. Tüm bu eksiklikler, yalnızca maddi değil; aynı zamanda kurumsal adalet, çalışma barışı ve insan onuruna dair yapısal sorunları da gündeme getiriyor.
Kamu işçilerinin büyük bölümü Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonlarına bağlı sendikaların üyesi konumunda. Ancak özellikle son aylarda, bu iki büyük işçi konfederasyonunun süreçteki sessizliği, kamuoyunda ve işçi tabanında yoğun eleştirilere neden olmuş durumda. Sosyal medyada giderek artan tepkilerde, sendikaların müzakere süreçlerinde etkisiz kaldığı, işçilerin taleplerinin geri plana itildiği ifade ediliyor. Kamu çalışanları, temel taleplerinin dikkate alınmamasını yalnızca ekonomik bir kayıp olarak değil, aynı zamanda sosyal statü ve kurumsal aidiyet açısından da bir kırılma noktası olarak değerlendiriyor.
Çerçeve Protokolü Gecikti, Kamu İşçileri Geçinemiyor
Çerçeve Protokolü’nün henüz imzalanmaması, kamu işçilerinin ücretlerinde enflasyon karşısında önemli kayıplara neden oldu. Artan gıda, kira ve temel ihtiyaç kalemlerindeki fiyat artışları karşısında gelirleri ciddi biçimde eriyen işçiler, temel harcamalarını dahi karşılamakta zorlanıyor. Aile geçindiren, borç yükü altında ezilen ve sosyal yardımlarla yaşamını sürdürmeye çalışan birçok kamu işçisi, gelinen noktada sadece geçinmeye değil, ayakta kalmaya çalıştıklarını ifade ediyor.
Belediyelerde, hastanelerde, okullarda ve çeşitli kamu kurumlarında en ağır iş yükünü taşıyan işçiler, uzun süredir toplu sözleşme masasının dışında bırakılmış durumda. Temizlikten teknik altyapıya, destek hizmetlerinden saha çalışmalarına kadar birçok alanda emek veren kamu işçileri, sistemin yükünü omuzlarken, sorunları ise sıklıkla görünmez kılınıyor. Sosyal medya üzerinden örgütlenen işçiler, taleplerinin duyulması ve geciken sözleşmenin bir an önce imzalanması için çağrıda bulunuyor. Kamuoyunun ve karar alıcıların dikkatini çekmeye çalışan işçiler, mevcut belirsizliğin artık yönetilemez bir noktaya geldiğini ifade ediyor.
Not: Haberde yer alan işçilerin değerlendirmeleri ve tepkiler, X'te (Twitter'da) kamu işçileri tarafından yapılan paylaşımlardan derlenmiştir.