
ŞURA PRENSİBİNDE SENDİKA'NIN YERİ

Çağımızın bireyselleşme hastalığı insanı yalnızlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal bağlarımızı da zayıflatıyor. “Kendin için en iyisini sen bilirsin”, “kararlarını kendin al”, “kendi yolunu kendin çiz” gibi söylemler özgürlük kisvesi altında birbirimize karşı oluşturduğumuz güveni zedelerken istişare kültürünü de yok ediyor. Bugün ilişkilerimiz yüzeysel, bağlarımız zayıf, dayanışma ise güvensizlik nedeniyle yok edilmeye çalışılıyor.
Bu bireyselleşme hastalığı sadece bireyleri değil, toplumun tüm kurumlarını etkiliyor. Çünkü insanın bireyselleşmeyle birlikte güven bağları zedelenirse toplumdaki dayanışma ve ortak hareket etme becerisi de körelir. Oysa İslam, bireyselliği değil, sorumluluğu ve ortak aklı önceleyen bir ilkeyle, şûra prensibiyle hareket etmeyi emreder. Kur’an’da geçen,
“...Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar...'' (Şûra, 38) ayeti, İslam toplumlarının temel yapısını oluşturan bir müessesedir. Bu prensip aynı zamanda Hz. Muhammed nezdinde tüm müminlere bir emir ve tavsiyedir.
Şûra; yani danışma, birlikte karar alma, sadece bireyler için değil teşkilatlı yapılar içinde önemlidir. Özellikle sendikal mücadelede şûra anlayışı, dayanışmanın ve adaleti temsilin temel taşıdır.
Sendikalar, gücünü bireyden değil, birlikte hareket eden topluluktan alır. Özellikle toplu iş sözleşmesi (TİS) süreçlerinde bu durum net şekilde görülür. TİS, sadece yöneticilerin hazırladığı bir taslak değil; üyelerin taleplerinin ve beklentilerinin istişare edilerek ortaklaştırıldığı bir metindir. Çünkü Şûra prensibi, sadece yönetim kadrosunun değil, üyelerin de sürece dâhil edilmesini öngörür. Bu prensip sadece karar almayı kolaylaştırmaz, dayanışmayı artırarak aynı zamanda güveni de yeniden inşa eder.
Sonuç olarak, çağın bireyselleşme hastalığına karşı şûra ilkesi bize hem ahlaki hem de yapısal bir çıkış yolu sunuyor ve sendika gibi teşkilatlı yapılarda da görüldüğü üzere birlikte düşünen, birlikte karar alan, birlikte yol yürüyen insanlar; istişare ve dayanışma kültürüyle toplumun güven bağlarını koruyor.