
HİZMET TESPİT DAVASI AÇMADAN İŞÇİLİK ALACAKLARININ TALEBİ HAKKINDA

İşçi-işveren ilişkilerinde, hakların korunması ve işçinin emek karşılığını alabilmesi temel önceliktir. Ancak pratikte, sigortasız çalıştırılan işçilerin işçilik alacaklarını talep edebilmek için öncelikle hizmet tespiti davası açmalarının zorunlu olduğu yönünde yaygın bir kanı bulunmaktadır. Bu durum, hem işçi lehine sağlanan sosyal güvenlik haklarıyla işçilik alacaklarının hukuki mahiyetinin karıştırılmasına hem de işçilerin hak arama süreçlerinde gereksiz zorluklarla karşılaşmasına neden olmaktadır. Bu yazıda biraz da olsa sizleri aydınlatmak istedik.
İşçinin sigortasının yapılıp yapılmaması sosyal güvenlik hukukunu ilgilendirmektedir. Sigortasız çalıştırılan işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti gibi işçilik alacakları davası açabilmesi için hizmet tespit davası açması şart değildir. HMK.' nin 24/2. Maddesi gereğince hiç kimse dava açmaya zorlanamaz. Hizmet tespiti davası sosyal güvenlik hakkını ilgilendirir. Sosyal güvenlik hakkının Anayasa Madde 60 çerçevesinde kişiye sıkı sıkıya bağlı, dokunulmaz, devredilmez ve feragat edilmez bir hak niteliğinde olması nedeniyle hizmet tespit davalarından feragat mümkün olmamakla birlikte işçilik alacaklarına ilişkin davalarda işçinin davadan feragat etmesi mümkündür. Aynı zamanda bir kişinin işçi sayılması için mutlak surette SGK'lı çalışması gerekmez. Bu durumda, hizmet tespiti davası açılması zorunlu olmadığından açılan davanın toplanacak delillere göre esastan değerlendirilmesi gerekir. Yani hizmet tespiti davasının, açıklandığı üzere sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan yasal haklardan faydalanmak için açılan bir dava türü olduğu gözetildiğinde, tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı işçilik alacağı davasında, dava konusu diğer hususlar gibi çalışma olgusunun da taraflarca sunulan delillerin değerlendirilmesi neticesinde ispatlanmış olup olmamasına göre karara bağlanması gerektiği kabul edilmelidir. Mahkemenin davacının bildirdiği tüm delilleri toplamadan ve tanıklarını dinlemeden eksik incelemesi üzerine davacının verilen önele rağmen hizmet tespiti davası açmaması sonucu; davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. Fakat yerleşik kararların aksine hala Yargıtay’ın bazı daireleri; iki davanın birbirine açık etkisi gözetildiğinde ve usul ekonomisi açısından birlikte açılmaları gerektiğini savunmaktadır.